2 yıl sonra
Günler haftaları,haftalar ayları,aylar yılları kovalamış,aradan tam 2 yıl geçmişti. Mutluyduk,huzurluyduk,daha ne isteye bilirdik ki?! Doğumdan 3 gün sonra üçümüz Hollandaya taşınmıştık. Annemler bizi tehlikeye atmamak ve bu yerin gizli kalması için bu süre zarfında sadece bir kaç kez bizi ziyarete gelmişlerdi.
Khai... Ondan hiç bir haber yoktu. İlk başlarda bu sessizlik beni her ne kadar gerse de,aradan o kadar zaman geçmişti ki,artık onsuz bir dünyaya alışmış,içimdeki korkunu bastırmıştım.
Arya...Meleğim! Geçen bu 2 yıl içerisinde büyümüş,yaramaz bir kız çocuğu olmuştu. Attığı ilk adımlar,o minik dudaklarından çıkan belli-belirsiz sesler dışında ilk kez anne deyişi,ilk kez yere düşüşü,bana ilk sarılışı,bana ilk küsüşü,ilk kez "Seni seviyoyum!" deyişi gibi bir çok ilkleri aklımdan çıkmazken,o gittikçe büyümüş,ben de yeniden çocuk olmuştum onunla birlikte. Onunla geçen her anım bana öyle huzur veriyordu ki,onunla birlikte olduğum zaman tüm kötü düşünceler ve hisler dağılıp gidiyordu bir anda. Bu özelliğini de babasından almıştı yaramaz kızım...
Drake... Aradan geçen yıllar asla engel olmamıştı sevgimize. Aramızdaki bağ daha da kuvvetlenmiş,sımsıkı birleştirmişti bizi bir-birimize. Sevgimiz asla solmamış,büyüyen kızımızla birlikte daha da yeşermişti. Kurduğumuz aşk yuvamızda sevgimizin sıcaklığı her üçümüzü sarıp,sarmalıyordu. Burada her kesten,her şeyden uzak mutlu ve huzurlu bir hayat sürüyorduk.
Arya'nın yaramazlığı yetmezmiş gibi,Drake ondan beter durumdaydı. Günlük rutinlerinin en sevdikleri yanı beni sinir etmekti. Baba kız bana sürekli şakalar hazırlayıp,beni sinir etmeye çalışıyorlardı. Bir gün kızımla birlik olmuş,bir kova suyu kapının üzerine yerleştirmişlerdi hiç üşenmeden. Ee,tabii ben de içeri girince,bir kova su üzerime boşalmıştı "slap!" diye. Bana hazırlayıp attıkları çamur topları,su tabancasıyla yaptıkları saldırılar da bunun bir parçasıydı.
Ve kızım da tabii ki,iki taraflı çalışıyordu. Sadece babasıyla birlikte annesini değil,annesiyle birlikte karşılık olarak hazırlanan şakalarla da babasını sinir etmeye bayılıyordu. Dün sabah bir sürahi suyla Drake'i uyandırmamız gibi... Ama yine de bu gibi şakalar beni çileden çıkarmak yerine daha da eğlendiriyordu. Baba ve kızına yaramaz diyorum ,ama benim de onlardan geri kalır yanım yok sanırım...
Daha kızımızın hangi güçlere yatkın olduğunu bilmiyorduk. Kurt olma olasılığı çok büyüktü. Anne ve babası ve aynı zamanda onların ailelerinin damarlarında da kurt kanı akıyordu çünkü. Belki de,annesi gibi bir tribrid-üçlü melezdi. Daha çok küçük olduğu için güçler kendini yavaş-yavaş üç yaşından sonra belli edecekti.
Ve şimdiyse,bahçemizdeki büyük,yaşlı ağaçlardan birinin gölgesinde oturmuş,sessizliğin tadını çıkararak kitap okuyordum. Fazla sessizlik! Baba kız yine bir cinlik peşinde olmalıydı. Bir azdan çıkardı kokusu... Onların hazırladıkları planları düşünürkenki halleri aklıma gelince,gülümsedim kendi-kendime. Daha sonra yeniden kitapa dönüp okumaya başlamıştım ki,Arya'nın kıkırtı sesleri duyulmaya başlandı ara-sıra. Gizli bir şey yaptığında gelen kahkahalarına engel olamadığı zamanlardaki gibi ağzını kapamış olmalı ki,boğuk ,ama yine de tatlı bir ses çıkıyordu ortaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat ~ Melez serisi- I ~
Fantasy✨🌿Hikayeden kısa bir alıntı🌿✨ O güne kadar tek istediğim elimde olanlara şükr edip,hayallerim uğrunda savaşıp,başarılı olmaktı... Ama o günden sonra hayatımın tepe taklak olup,180 derece değişeceğini nereden bile bilirdim ki?! Hayatıma bomba gibi...