Bölüm 1: Her şeyin başlangıcı...

893 146 71
                                    

Yine her zamanki gibi planlamalarım çerçevesinde bir günümü daha tamamlamak üzereydim. Ailemle birlikte geçirdiğim keyifli akşam yemeğinden sonra,ödevlerimi yapmak için odama kalkmıştım. Yarın için mimarlıktan yeni bir proje hazırlamam gerekiyordu. Proje üzerinde bir kaç saat uğraştıktan sonra,sonunda tamamlaya bilmiştim. Ödevimi öğretmenin istediği gibi,hayal gücümü orataya koyarak hazırlamam gerekiyordu ve sanırım başarmıştımda!

İşimi bitirdikten sonra,dişlerimi fırçalamak için banyoya geçtim bir taraftan da esnememe engel olamayarak. Dişlerimi fırçalarken yarın yapılacak işlerin hepsini beynimde planlamaya başladım yine. Yapılacak işlerimi önceden planlamayı,daha sonra onları planlamalarıma göre uygulamaya alıştırdım hep kendimi. Bu şekilde günümü sorunsuz bir şekilde tamamlaya biliyordum. Dişlerimi fırçaladıktan sonra,telefonun alarmını ayarlayıp, yatağıma girdim. Yerimde bir kaç dakika kıvrandıktan sonra,sonunda göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamıştı...

Gözlerimi daha yeni kapamıştım ki,üzerimde hiss ettiğim anlam veremediğim ağırlıkla,irkilerek gözlerimi açtım hemen. Karanlıkta bana bakan bir çift parlak gözle gözlerim birleşince korku ve heyecan hissi ele geçirdi bedenimi. "Bu da kim böyle?!" dedim içimden olanlara anlam vermeye çalışarak.

Üzerimdeki yabancı kişini, yüzünü ancak ay ışığına doğru tutunca göre ve onun iyirmili yaşlarında bir adam olduğunu anlaya bilmiştim. Adam gözlerimin içine dikkatle bakarak suskun bir şekilde beni izliyordu. Şaşkınlıktan ve korkudan ne bağıra,ne de her hangi bir tepki vere biliyordum... Bağırmak için sonunda kendimde cesaret toplayıp,derinden nefes alıncaysa, iki eliyle ağzımı kapayıp,bana engel oldu karşımdaki gizemli adam.

"Sakın korkma,benden sana zarar gelmez. Ben seni korumak için buradayım. Sen seçilmiş kişisin. Senin peşindeler,senin peşindeler..." diye anlam veremediğim cümleleri söylemeye başladı ardından.

"Anlamıyorum! Ne söylemek istiyorsun?!" dedim kendimi toparlayarak

Sorduğum soruya karşılıksa, yeniden aynı cümleni söylemeye başladı...

"Senin peşindeler...Senin peşindeler!..."

Ağzımı açıp,ne söylemek istediğini sormaya çalışınca gizemli bir şekilde kayboldu karşımdaki adam. Aniden her yer karanlıklaşınca,nefesim kesilmeye başladı sanki. Nefes-nefese kalıp neler olduğunu kavramaya çalışırken, aniden gözlerimin önünde garip bir simge belirdi. Hilal...

Bana neler olduğu ve bu simgenin nereden tanıdık geldiği konusunda en ufak bir fikrim yokken,aniden duyduğum ses gördüğüm simgenin bulanıklaşmasına ve kaybolmasına sebep oldu. Kalb atışı ritmim ve nefes alışım normale dönünce,gözlerimi uzaktan gelen ışığa doğru çevirdim. Gözlerimi açtığımda her şeyin farkına varmıştım. Uzaktan gelen garip ses telefonumun alarm sesiydi... "Nasıl yani,gördüklerim hepsi bir rüya mıydı?!Nasıl da gerçekçi hiss ettirmişti halbuki!..." dedim kendi-kendime.

Gördüklerim rüya olduğu için sevinçle yerimde doğrulup,derinden bir oh çektim. Ardından başıma gelen bu garip olayın detaylarını düşünmekten kendimi alı koyamadım. O simge nereden tanıdık geliyordu bana?!Bir kaç dakika düşünsem de,bunun bir faydasının olmadığını anlayıp,kalkıp banyoya geçtim. Üzerimdeki yorgunluğu atmak için güzel bir duş aldım. Dişlerimi fırçalayıp,saçlarımı kuruladıktan sonra,mavi kot pantolonumla,beyaz tişortümü giyinip,deri ceketimi elime alıp,aşağı, kahvaltıya indim. Annem yine çok güzel bir sofra donatmıştı. Babamsa,yerine geçmiş,gazete okuyordu. İkisinin de yanaklarından öptükten sonra kahvaltı etmek için masadaki yerime geçtim. Kurt gibi acıkmıştım!

"Nasılsın,tatlım?" dedi annem gülümseyerek.

"İyiyim kraliçem,sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim,prensesim.Bir şey unutmuyor musun?"

"Hayır,her şeyi aldım!"
"Emin misin?"

"E..ve...Hayır! Olamaz! Projemi yukarıda unuttum!İyi ki,söyledin anne. Benim için çok önemliydi."

"Acele etme tatlım,yemekten sonra alırsın."

"Sen olmazsan, ne yapardım ben?! " dedim annemin yanağına tekrar öpücük kondurarak.

Annem gülümseyerek bana karşılık verdikten sonra,ballı ekmekle kahvemi içip, ardından yukarı çıkıp,projemi aldım. Babam işe geçerken beni arabayla üniversiteye bıraktı. Arabadan inerken,Olivia ile karşılaşınca,ona seslendim hemen.

"Merhaba Olivia,nasılsın?"

"İyiyim Triss,idare eder.Sen nasılsın?Projen mi?Çok güzel görünüyor!"

"Teşekkür ederim,az daha unutuyordum ya,annem son anda hatırlattı..."

"İyi sıyırmışsın,hadi derse geçelim zil çalacak şimdi."

"Tamam..."

İlk ders Mimarlıktı. Bana sıra gelince,proje sunumumu yapmıştım sorunsuz bir şekilde. Öğretmen ve bir kaç arkadaşım sunumu beğendiklerini dile getirince çok mutlu olmuştum haliyle. Emeğin karşılığını görmek gerçekten de çok güzel bir hissti.

Ders bitince,çantamı alıp kantine indim acıktığım için. Olivia bir sonraki dersi öğrenmediği için kütüphaneye ders çalışmaya gitmişti. Kantinden atıştırmalık bir şeyler aldıktan sonra,kızlarla birlikte bahçeye inmiştim. Kızlar lafa dalmıştı,ama ben sessizce yemeyimi yiyordum. Aklım gece gördüğüm rüyada kalmıştı...

O simge bir türlü aklımdan çıkmıyordu... Tanrım,nereden hatırlıyorum?!Çok tanıdık!Acaba herhangi bir kitapda mı gördüm?!Bu gibi düşünceler beynimi kemirirken,aniden yanlışlıkla sesli bir şekilde " Tabii yaa! " -diye bağırdım sevinçle.

Her kes bana şaşkınlıkla bakınca,yüzüm domates gibi kızardı utançtan.

"Triss,bir şey mi oldu?!" dedi kızlardan biri.

"Hayır,bir şeyi hatırladımda..." dedim geçiştirerek.

Başımı aşağı eyip,düşünmeye devam ettim yine. Tabii ya,o simge benim sırtımdaki doğum lekesine çok benziyor. Hatta,tıpatıp aynısı!Evet,ama bunun anlamı ne ki? Aman...boş ver Triss,ne anlamı olacak ki?!-diye iç sesimle tartışmaya başladım.

Belli ki,geçen gün kızlarla izlediğim korku filminin etkisinden daha çıkamamıştım. Kızlarla vedalaşıp,derse girmem gerektiğini söyledikten sonra,kalkıp sınıfa gitmek istiyordum ki,bahçede gözlerim tanıdık bir çift göz ile buluşunca,yerimde dona kaldım!

Ama bu nasıl olur?! Bu dün gece rüyamda gördüğüm o adam! O da benim gibi gözlerini gözlerime kenetlemiş,haraketsiz bir şekilde beni izliyordu. Daha neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum ki,aniden başıma saplanan acıyla ayakta kıvranmaya başladım. Sanki birisi başımı avcuna almış,iki eliyle sıkıyordu portakal gibi. "Tanrım,yardım et!Bu da ne?!" diye acı içinde yerimde kıvranmalarım devam ederken,vücudum daha fazla dayanamayıp,kendini acıya teslim etmişdi.

Göz kapaklarımın ağırlaşmaya başladığını hiss edince,daha fazla dayanamayıp,karanlığa teslim ettim kendimi... Karanlıktan önce son gördüğüm şey ise gizemli adamın bana doğru koşması olmuştu...

Bölüm sonu✨

***

Merhaba sevgili okurlarım,ilk bölümü nasıl buldunuz?Triss hakkında ne düşünüyorsunuz?Sizce gelecek bölümlerde başına neler gelecek?

Umarım hikayemi okurken keyif alırsınız.Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!🥰

Yeni Hayat ~ Melez serisi- I ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin