Etraftan burnuma dolan kanalizasyon kokusu ile rahatsız olup,burnumu sağa-sola kırpıştırdım. Yavaş-yavaş haps olduğum karanlığı ışıklandırmak için,kirpiklerimi aralamaya çalıştım. Ama ne kadar denesem de, bir türlü ışığı yakalayamadım. Her taraf döndügü için nerede olduğumu kavrayamıyordum. Ama etraftan gelen kokudan yer altında olduğum kesindi. Peki buraya nasıl gelmiştim?
Başımı tutarak,elimle duvardan destek alarak hafif ıslak zemin üzerinde oturdum. İki elimle gözlerimi ovarak etraftaki görüntünün netleşmesini sağladım. Kesinlikle yer altındaydım!Uzakta bir yerlerden gelen loş ışık sayesinde etrafımı anca inceleye biliyordum. Burası bir nevi zındandı. Parmaklıklar ardındaydım. Bulunduğum hücrede hiç bir eşya ve ya obje yoktu. Zındanın karşı tarafında bir kaç sandalye,garip-garip aletler,kutular görünüyordu.
Kendimi toparlayıp,ayağa kalktım yavaşça. Su damlaması ve bir kaç dakikada bir gelen fare sesinden başka bir ses duyulmuyordu. Parmaklıklara yaklaşıp dayanıklığını kontrol etmeye çalışınca,ellerimde hiss ettiğim acıyla,geri adım attım hemen. Parmaklıklara sürülmüş bir madde ellerimi yakmış,elimde derin olmayan izler bırakmıştı. Bu mine çiçeği olmalıydı.
Daha sonra ellerimi arkaya doğru gererek,büyü ile oluşturduğum güç topu ile parmaklıkları nişan alıp,ateş ettim. Top parmaklıklara değer- değmez buharlanıp,yok olmuştu. Durmadan ateş ediyor,farklı-farklı yollarla parmaklıkları devirmeye çalışıyordum. Jacob'dan kaçış planımı hatırlayınca,ışınlanıp çıkmayı bile denemiştim. Ama nafile. Hiç bir yol işe yaramıyordu.
Öfke tüm vücudumu ele geçirmiş,sinirimden deliye dönmüştüm. Kendimi tutamayarak, "Her kimsen ortaya çık! Eğer cesaretin olsaydı,karşıma çıkıp,benimle yüz-yüze savaşırdın,seni pislik! Ödlek gibi arkamdan vurmazdın!" dedim bağırarak.
Ses gelmeyince daha da kudurmuştum.
"Aşağılık herif! Sana diyorum!"
Nefes-nefese kaldığım için ıslak zeminin üzerine oturup kendime gelmeye çalıştım. Bir kaç saniye sonra gelen kapı gıcırtısı sesiyle ayağa kalktım yavaşça. Parmaklıklardan uzanıp, gelenin kim olduğuna bakmaya çalışsam da,bir şey göremiyordum.
"Minik kraliçemiz uyanmış bakıyorum!" diye bir ses boş zındanda yankılandı.
"Sen de kimsin, pislik?! Cesaretin varsa,parmaklıkları aç da öyle yüzleşelim!"
"Sen beni salak mı sandın?"
"Ne oldu korktun mu?""Her neyse...Kapa çeneni! Kafamı şişirdin zaten!"
"Kimsin sen?" dedim dişlerim arasından tıslayarak...
"Pierce soy ismini hatırlıyor musun?"
"Evet,bana ihanet edenleri asla unutmam!" dedim dudağımın kenarını kıvırarak.
Odada yankılanan kahkaha sesi kulaklarımı çınlattıktan sonra,sesin sahibi bir kaç adım daha ireli adımlayarak tam karşımda durdu. Ardından ışığa doğru durup,yüzünü görmemi sağladı. Karşımdaki kişi uzun boylu,siyah saç, kaş ve gözlere sahip,yaptığı kötülükler yüzünden okuna bilen bir tipdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat ~ Melez serisi- I ~
Fantasy✨🌿Hikayeden kısa bir alıntı🌿✨ O güne kadar tek istediğim elimde olanlara şükr edip,hayallerim uğrunda savaşıp,başarılı olmaktı... Ama o günden sonra hayatımın tepe taklak olup,180 derece değişeceğini nereden bile bilirdim ki?! Hayatıma bomba gibi...