Özel Bölüm|Ne Kestane Şekeriymiş

3.7K 327 134
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Özel Bölüm |Ne Kestane Şekeriymiş


Yusuf Selim'den

"Selâmun aleyküm abi, kestane şekeri var mıydı?" dedim nefesimi serbest bırakırken.

"Aleyküm selâm aslanımda, bu saatte ne yapacaksın kestane şekerini? Yani zor bulursun biraz.." diye açıklama yapan bakkalı dinlemek istemediğimi belli edercesine konuştum.

"Yok mu yani?"

"Yok maalesef."

"Hayırlı günler.."

"Hayırlı geceler diyecektin herhalde." demesini umursamayarak çıktım. Hâlime ağlasam mı gülsem mi bilemediğim bir yüz ifadesiyle üst sokağa yöneldim. Çok sürmeden eve geldiğimde İslâm'ın heyecanlanıp almadığımı öğrenince üzüleceğini düşünüyordum. Zili basmakta tereddüt etsemde yarım saatlik mesafede olan markete bile gidip bulamadığım için elmecbur bastım.

Kapı açıldığında tekrar geriye kapandı. İslâmdan başka birisi mi vardı evde? Sakin olmaya çalışarak tekrar zile uzandığımda kapı açılmıştı. Ve karşımda biricik eşim duruyordu.

"Birisi mi var?"

"Kestane şekeri aldın mı?" diye sordu heyecan dolu gözleri ellerimi ararken.

"Şey.. Yokmuş."

"Ya.." diye söylenirken gözleri gözlerime teşrif edebilmişti.

"Hoşbuldum bu arada." diye söylendim.

"Ha şey Yusuf, sen odaya geç. Mücahit'in kardeşi.."

"Mücahit abi diyecektin herhalde?"

"Mücahit abi'nin kardeşi gelmiştide."

"Bende diyorum bu kapı niye yüzüme kapanıyor.."

Adımlarımı yatak odasına yönelttim. Üstümdeki ceketi çıkarırken günün verdiği -daha çok yaklaşık 2 saattir yürüyor olmanın verdiği- yorgunlukla yatağa uzanmıştım. Dış kapının kapanma sesi geldiğinde yatsıyı kılmadığım aklıma geldi. Nefesimi serbest bırakıp gözlerimi açmamla kapının koluda açılmıştı. Mümkün mertebe gözlerim İslâm'a çevrildiğinde tebessüm eden yüzüyle istemesemde gülümsedim. Kolumu başımın altına koydum bakışlarım eski hâlindeyken. O da eli karnında yanıma oturdu. Boşta kalan elimi elinin arasına almasıyla karnındaki gözlerim gözlerine yöneldi.

"Çok mu yoruldun..?"

"Evet." dedim doğruyu söylemekten kaçınmayarak.

"Ya, insan yok yorulmadım, senin için değerdi falan der Yusuf.."

"Yalan söyleyeyim yani?" dedim yüz ifademi düz tutmaya çalışarak. Gözlerini sinirle kaçırıp elini çekecekken elini daha fazla kavrayıp kendime çekmemle bakışları tekrardan beni bulmuştu. İstemsiz yağmurda karşılaştığımız an zihnime üşüştü. Bana çarptıktan sonra gözlerinin anlık gözlerime teması ve ardından oyalanmanın verdiği pişmanlık ve acelikle gözlerini kaldırımla çevirişi.. Şimdi ise gözlerine istediğim kadar bakabiliyordum, çekmiyordu. Duyacağı kadar bir sesle fısıldadım.

Yüreğimdeki İslâmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin