(21 Kasım 2019)
Büyük gün nihayet gelmişti ve ben ne yazık ki bu sabahta uyanmıştım. Kalktığımda saat 8.00 gösteriyordu. Konser 9.00 da başladığı için biraz zaman tanıdım kendime. Ne de olsa olanları atlatmak kolay olmayacaktı. Biraz yatakta oyalandıktan sonra kalktım. Ayaklarımın üzerinde zor duruyordum ama ayaktaydım. Her zamanki Alev diye geçirdim içimden. Her ne olursa olsun ayakta kalan Alev... Acele etmeden sakince banyoya gittim. Aynadaki görüntüm ise felaketten de öteydi. Gören mezardan çıkıp gelmişim sanabilirdi. Sarmaşığı alt etmem için mükemmel görünmem gerekiyordu. Yüzümü yıkadım ve mükemmel görünmek için en güzel elbisemi seçtim. Siyah elbisemi üstüme geçirdiğim zaman biraz daha yaşıyor gibiydim. Ufak dokunuş sırası yüzümdeydi. Küçük çaplı bir makyajdan sonra dudaklarıma hafif pembe bir ruj sürmüştüm. Artık hazırdım. Herkes karşısında yepyeni bir Alev görmeye hazırdır umarım. Kulaklığımı alıp konser alanına yürümeye başladım. Ünlü birinin konseri değildi Marmaris de olan bir kaç kişinin çalacağı bir konserdi.Kimlerin olduğuna dair en ufak fikrim bile yoktu tek derdim sadece intikam almaktı... Konser alanına gelmiştim. İçeri girmek istemedim hava çok güzeldi kapıda durup gelenlere bakmaya başladım. Sarmaşığı beklemeye başladım desem daha doğru olur sanırım. O sırada daha önce gördüğüm fakat konuşmadığım birini gördüm. Sadece adının Lavinia olduğunu ve keman çaldığını biliyordum. Gözü gözüme deydi bir anda. Normalde asla bakamam bir yabancının gözlerine ama ona baktım uzun uzun baktım yeşil gözlerine... O gözlerde bana ait bir şeyler vardı sanki. Bir de mükemmel bir parfüm kokusu doldu burnuma hayatımda ilkleri yaşıyorum bugün galiba normalde parfüme alerjim vardır ama bu parfüm farklıydı... Bana bakmaya devam etti, hafiften gülümsedi ve sırtında kemanı ile içeri girdi. İçime bir anda içeri girme isteği oluştu nedense. Onun peşinden bende girdim içeri. Salon çok kalabalık değildi. Sahneye yakın bir yere oturup konserin başlamasını bekledim. Nihayet başlamıştı. Lavinia sahnede arkada oturuyordu. Böyle birini arkaya atmak hangi mantığa sığıyordu bilmiyorum. Kemanını aldı boynuna yasladı ve konser başladı... Ona ve kemanına odaklanmıştım sadece. Bir insanın kemanı bile bu kadar yakışıklı olur muydu? Kahretsin. Tehlikeli bir aşkın kollarından yeni sıyrılmışken bu garip hoşlanma hissi de nereden çıkmıştı... Kafamda düşünceler kol gezerken bir anda bir ses duydum. Lavinia'nın sesi... O kadar narin ve kibar bir sesi vardı ki büyülenmiş gibi onu dinliyordum. Söylediği şarkıyı daha önce hiç duymamıştım. Sözleri güzel bir şarkıydı. " Ah İstanbul İstanbul olalı hiç görmedi böyle keder zulüm" diye devam ederken ben sadece Lavinia'ya odaklanmıştım.O güzel berrak sesi mest etmişti beni... Konser bitimi herkesin çıkmasını beklediğim için geç çıktım. Çıktığım zaman Lavinia yine oradaydı tam yanına gidip konuşacaktım ki yanıma öğretmenlerimden biri geldi. Mecbur konuşmak zorunda kaldım ve o sırada Lavinia arabasına binip gözden kayboldu. konuşma bittiği zaman aklıma neden buraya geldiğim geldi. Sarmaşık... Buraya geliş amacım oydu ama asla aklıma dahi gelmemişti. Bundan sonrada gelmeyecekti zaten... Eve gidip sosyal medyadan onu bulmaya karar verdim. Ne de olsa insanlar her şeyini orada paylaşırdı. Bir de hesabı herkese açık ise işte o zaman keyfime diyecek yoktu... Eve vardığımda hemen bilgisayarımın başına geçip aramaya koyuldum. Soy adını bilmediğim için biraz uzun sürdü ama buldum. İsmi Lavinia Karaca, henüz 17 yaşında ama araba kullanıyor biraz garip biri, neredeyse bütün müzik aletlerini çalabiliyor fakat uzmanlık alanı keman. Bir de Çanakkaleli galiba. Plakası "17"ydi çünkü. Koyu Beşiktaş fanı... Şimdilik bunları öğrendim umarım bir daha karşılaşırız ve bu kez konuşabilirim... Unutmayın "Zaman ufak bir pusuladır bakmasına bilen için..."