Bölüm 15: Kahverengi Saçlar

37 10 2
                                    

Selammmm yaklaşık 2 haftadır buralarda yoktum, olmamam gerekiyordu çünkü :) Ama size 2 haftayı telafi eden bir bölümle geldim ama ufak bir ricam var, bu bölümü okumadan önce "Yeşil Gözler" bölümünü bir kez daha okumanızı istiyorum. O zaman her şey daha net olacak. :)

21 Kasım 2019 (Lavinia'nın gözünden)

Bugün büyük gündü, ilk kez bu şehirde, Marmaris'de sahneye çıkacaktım. Garip bir yerdi burası, çok garip... Saat 8.00 olduğu için acelem yoktu. 1 saatim vardı ve bu zamanı kahve içerek geçirecektim. Kalkıp kahvemi hazırlamaya koyuldum. Tam o sırada evin önünden birisi geçti. Kahverengi saçlı bir kız... Hiç görmemiştim daha önce. Büyük bir merak oluştu içimde ona karşı. Normalde kimseyi merak etmem, hatta genel olarak kimse ile konuşmam. Su kaynayınca düşünceleri kafamdan atıp kahvemi alıp içeri geçtim. Muhteşem Yüzyıl izlemeye başladım. En sevdiğim sahnelerden biri Hürrem'in haseki olduğu sahneydi. O sahneyi açıp izledim. Başımı kaldırdığımda saatin 8.45 olduğunu gördüm. Hemen kemanımı toparlayıp çıktım evden. Üstümde en sevdiğim kırmızı takımım vardı. Arabama binip yola koyuldum, radyoda en sevdiğim ve konserde söyleyeceğim şarkı vardı Sezen Aksu'nun "İstanbul" şarkısı. Şarkı bittiği zaman konser yerine varmıştım. Arabadan indim. İçeri girmeden sigara içmek için kapının önünde durdum. Sigaram bitince atmak için arkamı döndüğüm zaman yine o kızı gördüm, kahverengi saçlı kızı... Birini bekliyor gibiydi, kimi bekliyordu acaba. Sonra kafasını kaldırdı, gözü gözüme deydi. Saçları ile aynı renk olan gözleri o kadar kötü bakıyordu ki, çok yorgundu sanki. İstemsizce gülümsedim o da aynı şekilde gülümsedi. Yanına gidip konuşmak istesem de konser başlayacağı için içeri girmek zorunda kaldım. Kimdi bu kafamı karıştıran kız? Konser başladığı zaman gözüm onu aradı, acaba içeriye girmiş miydi? Tam o sırada köşede, herkesten uzak oturduğunu gördüm. Konser başladı ama benim aklım hala o kızdaydı. Adı neydi acaba. Konsere odaklanmaya çalıştım ama sürekli beni izlediğini fark ettim. Neden beni izliyordu? Kapıda birini bekliyor gibi görünüyordu ama yanında kimse yoktu. Bu beni anlamsız bir şekilde mutlu etmişti. Konser çok güzel ilerliyordu ve benim şarkı söyleme sıram gelmişti. Kemanımı bıraktım, mikrofonu aldım ve söylemeye başladım. "Uzanıp Kanlıca'nın orta yerinde bir taşa gözümün yaşını gezdiririm Hisar'a doğru" diye başladım şarkıya. Kahverengi saçlı kıza kaydı gözlerim istemsiz. Pür dikkat beni izliyordu, sanki o gözlerde bana ait bir şey varmış gibi bakıyordu. Konser bittiği zaman çıkışta onu görebilmek için bekledim ama ortalıkta yoktu. Biraz daha bekledikten sonra nihayet çıkmıştı. Bana doğru geliyordu ama o sırada bir kadın yolunu kesti. Merak edip konuşmalarını dinlemeye başladım. "Nasılsın Alev" dedi kadın. Demek adı Alevdi. Konuşma sıradan bir konuşma olduğu için arabaya binip eve doğru yola çıktım. "Alev" dedim sesli bir şekilde. Kendisi gibi bir ismi vardı. Eve gidip sosyal medyadan onu bulacaktım. Eve vardığım zaman hemen bilgisayarımı açtım. Arama yerine Alev yazdım ve o kahverengi saçları bulmaya çalıştım. Sonunda bulmuştum. ismi Alev Deniz, 16 yaşında, piyano çalıyor. Beyaz önlüklü bir fotoğrafı var, çok güzel gülümsediği bir fotoğraf... Doktor olmak istiyordu sanrım. Kafamda bu kadar dönüp durması hiç iyi değildi. Aşk mıydı bu? Aşık mı oluyordum? Ben aşık olmazdım ki, ben hiç bir duyguyu hissedemezdim. Hayat insanları duygusuz yapardı çünkü... Yeteri kadar kafamın karıştığını düşündüğüm için bilgisayarı kapattım. Bir anda kendimi piyanomun başında buldum. Usulca bastım tuşlara ve çalmaya başladım. "Senden daha güzel" diye eşlik etmeye başladım. Bu kız hayatımın düzenini bozacaktı ve bu apaçık belliydi. Bende buna memnuniyet ile izin verecek gibi gözüküyordum. Kalktım piyanonun başında kitaplığıma doğru ilerledim, sevdiğim klasiklerden biri olan "Ermiş"i aldım elime, rastgele bir sayfasını açıp okumaya başladım. "Aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. Hem besler, hem büyütür hem de budar sizi. Aşk bütün bunları, yüreğinizin sırlarına ermeniz ve bu bilgiyle Hayat'ın yüreğinin bir parçası olabilmeniz için yapacaktır." Ben bu sefer çarmıha gerilen olacaktım sanırım...

Yeniden selam. Şimdi Lavinia'nın hikayesi hepimizin aklında soru işaretleri bıraktı ama bir kaç bölüm sonra onunda hikayesini okuyacağız, kim bilir belki onunda bir laneti vardır... Hem ne demiş Ece Ayhan "İnsan; yarası yarasına denk geleni sever ancak." Sağlıcakla kalın sizi seviyorum...

ÖLÜM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin