Yine lanet okuyarak gözlerimi açtığım bir güne uyanmıştım. Kalktım, yüzümü yıkadım, hızlıca üstümü giydikten sonra mutfağa inip ayaküstü bir şeyler atıştırdıktan sonra kulaklığımı ve çantamı alıp evden çıktım. Sezen Aksu'dan "Aldatıldık" açıp yürümeye başladım. "Bize neler neler öğrettiler sevdalar üstüne aldatıldık" diyordu. Gerçekten neydi sevda? Prensin Sindirella'yı ayakkabısından tanıması mıydı? Bihter'in Behlül için ölmesi miydi aşk? Kafamda binlerce düşünce kol gezerken okula çoktan varmıştım. Bahçede sıra olduktan sonra ismimin okunması ile sınav sınıfına giriş yaptım. Sonra birini gördüm. Sarmaşık... Aynı sınıfta sınava girecek olmak beni hem sinirlendirmiş hem de germişti. Kafama takmamaya çalışarak denemeye başladım. Hem Sarmaşığın burada oluşu hem de sınavdan sonra Lavinia'nın yanına gidecek olmam kaynaklı olsa gerek asla denemeye kendimi veremedim. Süre dolduğu zaman kağıdımı verip çıktığım zaman deneme kötü geçtiği için moralim bozulmuştu. Bir süre oturup sakinleştikten sonra kalkıp Lavinia ile buluşma yerimize ilerledim. Bu sefer Zakkum'dan "Güneşimi Kaybettim" çalıyordu. Sözlerine odaklanıp yürümeye başladım. "Ben benden geçtim ama bir senden vazgeçemem" bu şarkının sözlerinin naifliğine aşıktım. O sırada aklıma hoş bir cümle düştü. Unuturum diye bulduğum ilk yere oturdum, defterimi çıkartıp yazmaya başladım. "Sizi sevmek bayım; her şarkı sözünde kendimi bulmaktı, sizi bulmaktı, bizi bulmaktı..." Defterimi çantama atıp yeniden yürümeye koyuldum. Çalışma alanına vardığımda beynimden vurulmuşa dönmemi sağlayan bir manzara ile karşılaştım. Lavinia ve bir kız sarılmış gülerek bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Ayaklarım koşarak kaçmayı dilese de dizlerimin izin verdiği kadar onlara doğru yürümeye başladım. Lavinia beni gördüğü zaman gülerek kızdan ayrıldı ve konuşmaya başladı.
—Hoş geldin Alev. Kız arkadaşım Ayperi Atacan.
O kadar kolay bir şekilde söylemişti ki bu cümleleri... Silkelenip kendime saçmalama dedikten sonra yine sahici gülüşümü takınıp cevap verdim.
—Merhaba. Tanıştığıma memnun oldum ben Alev, Alev Deniz.
Ayperi kocaman bir gülümseme ile bana baktığı zaman neredeyse orada bayılıp kalacaktım neyse ki dizlerim benden yana olup ayakta durmama yardım ettiler. O sırada Ayperi konuşmaya başladı.
—Bende çok memnun oldum. Lavinia çok bahsetti senden. Benden sonra en sevdiği kişisin diyebilirim.
O kıkırdadığı sırada Lavinia sert bir bakış atıp cebinden sigara paketi çıkardı. Sigara içtiğini öğrenmem beni şoke etse de şu an bütün odağım Ayperi'nin üzerindeydi. İnce belli, sarı saçlı, uzun boylu bir kızdı. Lavinia'dan sigara istedi. Lavinia sigarayı alıp onun dudaklarına yerleştirirken ben yine ayakta zor duruyordum. Onların yanında durmam için sebebim olmadığı için "Bu haftaki parçamla ilgilenemedim içeride biraz çalışayım" derken sesim titremişti. Cevaplarını beklemeden neredeyse koşarak içeri girdim. Lavinia durumumu anlamış olacak ki arkamdan içeri girdiği zaman beni duvar dibinde neredeyse ağlarken görmüştü. Şok içinde yanıma oturdu konuşmaya başladı.
—Geldiğinden beri neyin olduğunu anlatmayı düşünüyor musun?
O konuştuğu sırada ayağa kalkmış ve gözlerimi silmiştim. Ayperi buradayken onunla yalnız olmam hatta oturup derdimi anlatmam benim için mümkün değildi.
—Ben iyiyim sadece bugün uykusuzum biraz bugün ki çalışmayı iptal edelim iyi hissetmiyorum.
Cümlemi bitirdikten sonra yürümeye başladım ama bu sefer dizlerimde izin vermediği için yere düşmüştüm. Lavinia telaşla yanıma gelip elini uzattı ama tutmadım elini. Her düştüğüm de yalnız kalkmıştım şimdi de öyle olacaktı. Derin bir nefesten sonra kendi kendime ayağa kalkmayı başardım tam söze girecekken o konuşmaya başladı.
—Alev gerçekten iyi misin? Hastaneye gidelim mi?
—Ben gerçekten iyiyim siz merak etmeyin. Ayperi de yalnız kaldı siz onun yanına gidin ben giderim hastaneye.
Cevabını duymamak için hızlıca kaçtığım sırada yine beni rahat bırakmayıp kolumu yakaladı.
—O neydi şimdi?
—Ne neydi?
—Bak o kocaman kafanda neler dönüyor bilmiyorum ama şu an benimle hastaneye geliyorsun.
—Hiç bir yere gelmiyorum sizinle.
—Alev, geliyorsun. Ayrıca yine siz demeye başlamanın sebebi ne?
—Böylesi inanın daha iyi. Şimdi siz beni bırakıp işinizle ilgilenin ben kendim gidebilirim.
Cümlemi bitirip arkama bakmadan kaçtım. Koşabildiğim yere kadar, nefessiz kalana kadar koştum... Durduğum zaman bütün Marmaris'in ayaklarımın altında olduğu bir tepeye gelmiştim. Bağırdım. Sesim kısılana kadar bağırdım... Ağlayarak yere çöktüm, bacaklarımı uçurumdan salladım. Uçurumun beni içine çekmesi için yalvarırken yavaş yavaş gözlerimin kapandığını hissetmemle yere serilmem bir oldu. Baygın değildim ama gözlerim açılmıyordu. O sırada yine onun sesini duydum. Ya ben delirmiş hayal görüyordum ya da gerçekten beni buraya kadar takip etmişti. Delirmiş olmayı umut ettiğim sırada beni kaldırıp arabaya bindirdi. Yüzüme kolonya sürdüğü sırada anca anca açabiliyordum lanet olası gözlerimi. Gözlerim açıldığı zaman hayal olmadığını anlayıp yerimden sıçradım. Lavinia öfkeli ama endişeli bir sesle konuşmaya başladı.
—Alev, hastaneye niye gitmedin?
—Ayperi nerede?
Yeni ayılmanın etkisi ile ağzımdan çıkan cümle sadece bu oldu. Aptal Alev...
—Yok Ayperi. Soruma cevap ver. Neden hastaneye gitmedin?
—Hasta değilim.
—Seni takip etmesem neler olacağını düşünmek ister misin?
—Belki de olacakları yaşamak istediğim için gelmişimdir.
—Ölmek isteyecek kadar neyin olduğunu söylemek ister misin?
—Hayır. Sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum.
Kapıyı kapatıp şoför koltuğuna oturdu. Yüzünde çok büyük bir korku vardı. Arabayı çalıştırdı. Hiç konuşmadan bana nereye gideceksin diye sormadan evimin önüne gelmiştik.
—Hastaneye girmeyeceğini bildiğim için buraya getirdim seni ama yarın sana neler olduğunu, neden bu hale geldiğini uzun uzun konuşacağız Alev Hanım.
—Peki.
Arabadan inip eve girdiğim zaman hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Biraz sakinleştikten sonra telefonumu açtım. Lavinia dan bir sürü mesaj ve cevapsız arama olduğunu görünce şaşırdım. Mesajlarını okumaya başladım. Arada fotoğrafın altına yazdığı cümle dikkatimi çekti. Benim uçurumda henüz otururken çekilen fotoğrafım ve altında büyüleyici o cümle "Unuttuğunuz bir şey var matmazel: Ölüm Çiçekleri uçurumlarda açmaz..." Ölüm Çiçeği... Bana isminin anlamı ile hitap ediyordu... Bu oyunun şakası olmadığını anladım. Bu bir oyundu, kirli bir oyun...
Selam canlarım. Bugün upuzun bir bölüm ile karşınızdayım. Alev sizce kirli oyundan temiz bir biçimde çıkabilecek mi? Ayperi ile Lavinia arasında neler olacak? İnanın soruların cevaplarını bende bilmiyorum. İlerleyen bölümlerde hep beraber göreceğiz. Çiçek gibi geceler...