Bozcaada sınırlarına yaklaştığımız zaman çoktan telefonumu çıkarıp fotoğraf çekmeye başlamıştım. Lavinia sırıtarak bana bakarken ben adanın güzelliği karşısında büyülenmiştim. Kocaman bir evin önünde durduğumuz zaman Lavinia'ya döndüm. Kapıyı açıp indiğinde ben şaşkınlıkla ona bakıyordum. Cama tıklayıp inmem için işaret verdiğinde hızla kapıyı açtım.
—Burası sizin eviniz mi şimdi?
—Evet.
—Sarayda büyüdüğünden neden hiç bahsetmedin.
—Sürpriz olsun istemiştim.
Sinirle omzuna ufak bir yumruk attığım sırada diğerleri de arabalarını park edip yanımıza gelmişlerdi. Herkes en az benim kadar şaşkın bir şekilde, sorgular gözlerle Lavinia'ya bakıyordu.
—Bakmayın öyle, klasik bir ev.
Herkes göz devirdiğinde Lavinia artık girmemiz için işaret vermişti. Şoförler arabaları garaja çekerken bahçe kapısını açmamla üstüme beyaz bir tüy yumağının atlaması bir olmuştu. Ufak sevimli köpek suratımı yalarken ben öylece çimlerin üzerinde uzanıyordum. Lavinia köpeği kucağına alıp severken ben yavaşça yerden doğrulmuştum. Köpeği Lavinia'nın kucağından alıp kulağına fısıldadım.
—Benden gizlediğiniz başka neler var bayım?
—Gerçek duygularım matmazel...
Ben onu mat etmeye çalışırken o hep son hamlelerini vurucu yapıp beni mat ediyordu. Yanından uzaklaşıp köpeği yere bıraktım. Meydan okurcasına Lavinia'ya baktığım zaman memnuniyetle meydan okumamı kabul etmişti.
—İsmi ne bu arada?
—Eros.
Eski Yunan mitolojisindeki aşk tanrısının adını vermesi yüzümde sinsi bir gülümsemeye yol açmıştı.
—O zaman Eros ilk kime koşarsa diğer kişi sakladığı bir şeyi itiraf edecek.
—Kabul.
Herkes dikkatle bizi izlerken ben Eros'un kulağına eğilip fısıldadım. ''Bana geleceğini biliyorum.'' Onaylarcasına bana bakıp dil çıkardığında Lavinia'nın yanına yerleşip Eros'un kollarıma atlamasını bekledim. Her şey beklediğim gibi gelişmiş, Eros kucağıma atlayıp yüzümü yalamıştı. Lavinia'ya zafer gülücüğü atıp doğruldum.
—İtirafınızı annenizle tanıştıktan sonra alacağım bayım.
—Hay hay matmazel. Menekşe Karaca ile iyi anlaşacağınızı umuyorum.
—Aileniz çiçekleri çok seviyor sanırım.
—Ailemi bilmem ama ben, beni yakan isimleri seviyorum matmazel.
Yine beni alt etmeyi başarmıştı. Sadece gülümsemekle yetinip içeriye doğru yürüdüm. Bana yetişip koluna girmem için kolunu uzattığında, itina ile koluna girmiştim. Bu sırada kızlar ve Asaf ev ile ilgili konuşarak arkamızdan geliyorlardı. Biraz ilerledikten sonra üstünde menekşe motifleri olan bir kapının önünde durmuştuk. Uzun süre sonra annesini görecek olmasının heyecanını çok net hissediyordum. Sakinleştirmek için elini tuttuğumda ışıldayan gözleri gözlerime kavuştu. Kapıyı açtığında yatakta uzanan bir kadın gördüm. Kahverengi saçları, ince bedeni ile bana ne kadar benzediğini düşündüm. Lavinia koşarak sarıldığında kadının gözleri üzerimde dolaşıyordu. Ben onda yaşlılığımı görünce onun da bende gençliğini gördüğünü düşündüm. Uzun sessizlikten sonra sessizliği Menekşe Hanım bozmuştu.
—Ayperi ile geleceğini hiç söylemedin.
Ağzından dökülen kelimeler göğüsümün sıkışmasına neden olmuştu. Herkes endişeyle bana baktığı sırada yüzüme kocaman sahte gülümsemelerimden birini yerleştirip yatağının başına çöktüm.