Bölüm 20: Aşk ve İhtiras

37 10 2
                                    

Maskemi alıp eve döndüğümde saat 18.00 olmuştu. kalan 3 saatimde kendime kahve yapıp elbisemi kılıfından çıkarmıştım. Kırmızı uzun ve derin yırtmaçlı tango elbisemi giyecektim. Tango hevesim çocukluğumdan geliyordu. Bir sürü tango kursuna gitmiştim ama bu elbiseyi hiç giymemiştim. İlk kez bu baloya özel olacaktı. Kalan tüm süremi hazırlanmak için ayırdım. Elbisemi giyip saçlarımı yapmaya başladım. Aşağıdan dağınık bir topuz yapıp iki tutam saçımı başımın iki yanında serbest bıraktım. Kırmızı rujumu da sürdüğüm an hazırdım. Siyah tüylü maskemi yüzüme geçirip kapıya yöneldim. Siyah tek bant topuklu ayakkabımı ayağıma geçirip evden çıktım. Bu elbise ve ayakkabılar ile yürüyemeyeceğimi bildiğim için bir taksi çevirdim ve balo salonuna doğru yola çıktım. Şehir merkezinden biraz uzakta çok şık bir binada düzenlenmişti. Vardığımız zaman taksiye ödememi yapıp indim. Yavaşça salona doğru ilerlediğim sırada herkesin gözü benim üzerimdeydi. Herkesin o maskenin altındaki kızı merak ettiğini biliyordum ama bu gece kimse beni tanıyamayacaktı. Sadece Siyah maskeli kız olarak kalacaktım ve bir iki gün sonra herkes beni unutacaktı. Salona geldiğim zaman çok kalabalık olmadığı için biraz rahatlamıştım. Tüm gece dans edenleri izleyerek geçirecektim. Dansa kaldıran olursa belki dans ederdim. Gece ilerlediği sırada kapıdan biri girdi. Uzun sarı saçlarından onu tanımıştım bu Ayperi olmalıydı. İçeri girdi ve bir masaya oturdu, etrafına bakınmaya başladı. Lavinia'yı aradığını bildiğim için bakışlarımı ondan ayırıp diğer konuklara bakmaya başladım. Herkes birini arıyor gibiydi ve ben aralarında baya ruhsuz kalıyordum. O sırada gözüm birine takıldı. Siyah takım elbiseli bir adam. kim olduğunu anlamam için bana bakıp kadeh kaldırması yetmişti. Laviniaydı. Ayperi'nin hala onu bulamamış olması beni istemsizce mutlu etmişti. Artık herkes yavaş yavaş birilerini dansa kaldırmaya başlamıştı. Müzikler eşliğinde maskelerinin altında birbirlerine gülerek bakan çiftleri izliyordum. Müzik değişti ve yerini en sevdiğim tango parçalarından biri olan "El Choclo" almıştı. O sırada Lavinia'nın bana doğru yürüdüğünü görünce hem korkmuş hem de heyecanlanmıştım. Tam yanımda durdu, elini uzattı, elini tuttum ve birbirimize bakarak dans pistine doğru yürümeye başladık. Parmağını şıklatıp beni döndürdü ve belimi kavrayıp kendine çekti. Tutkulu bir şekilde tango yapmaya başladık. Her şeyde olduğu gibi tabi ki bu konuda da harikaydı. Beni tekrar döndürüp koluna yatırdı, tekrar kaldırdı ve bunları yaparken gözlerini gözlerimden asla ayırmıyordu. En sonunda sessizliği bozdu ve kısık ama etkileyici bir sesle;

 —Ölüm Çiçeği,dans ederken ne kadar da ihtiraslı davranıyorsun...

 —Tango bu bayım. Aşkın, ihtirasın ve tutkunun dansı olarak tanımlıyor Bihter.

 —Seninde aklında o sahne ile dans ettiğini biliyordum...

 —Saat kaç?

 —23.59

 —Sindirella az sonra kül kedisine dönüşecek bayım. Üzgünüm gitmeliyim...

 —Hoşça kal Sindirella. Unutma, seni bulmak için ayakkabına ihtiyacım yok.

 —Biliyorum...

Kollarının arasından sıyrılıp balo salonundan çıktığım sırada yağmur bastırmıştı. Maskemi çıkartıp yüzümü gökyüzüne çevirmiş yağmurun tadını çıkartıyordum. Bu gece çok mutluydum ve kimse bu mutlu anı bozamazdı...


(Lavinia'nın dilinden)

Eve geldiğimde saat 17.00'i  gösteriyordu. Hızlıca hazırlanmaya başladım. Siyah takım elbisemi ütüleyip üstüme geçirdim. Saçlarımı taradım, ayakkabılarımı da giydiğim sırada saat çoktan 20.00 olmuştu. 1 saat erken gidecektim çünkü baloyu ben organize etmiştim. Arabama binip parfümümü sıktım ve yola koyuldum. Alev'in evinin önünden geçerken lambalarının hala yandığını gördüm, daha çıkmamıştı evden. Güzel bir müzik açıp yola devam ettim. Davetin olacağı yere geldiğim zaman bir kaç kişinin erkenden gelmiş olduğunu gördüm. Maskemi taktım ve içeri girdim. Kimse benim düzenlediğimi ve kim olduğumu bilmeyecekti. Son bir kez müzikleri kontrol ettikten sonra masama geçip beklemeye başladım. Saat tam 21.00 olduğu zaman içeri kırmızı elbiseli bir kadın girdi. Siyah maskesi ardındaki kahverengi gözleri ve topuz yapılı kahverengi saçlarından onun kim olduğunu anladım. O gelmişti, Alev... Saat 21.30 olduğu zaman içeriye Ayperi girdi. Onu tanımak benim için zor değildi çünkü iki gündür ne giyeceğini anlatıyordu. Ayperi'ye karşı hiç bir şey hissetmiyordum. O sadece Alev'i kıskandırmak içindi ve amacına ulaşıyordu. Ayperi'nin beni aradığı çok belliydi ama beni asla bulamayacaktı. O sırada Alev'in bana baktığını gördüm ve kadehimi ona doğru kaldırdım. Yüzündeki ince gülümsemeden kim olduğumu anladığını biliyordum. 2 saat sonra Alev'in en sevdiği tango parçası çalmaya başlayınca masamdan ayrıldım ve ona doğru yürümeye başladım. Heyecanlı olduğunu görünce belli belirsiz bir gülüş yayıldı dudaklarıma. Yanına gidip elimi uzattığım zaman tutkuyla elimi kavradı, birbirimize bakarak dans pistine doğru yürüdük. Dans etmeye başladığımız zaman bilerek ondan gözlerimi ayırmıyordum, o da aynı şekilde bana bakıyordu ve zaman benim için, bizim için duruyordu. 20 dakika dans ettikten sonra Alev kollarımdan sıyrılarak gitti. Orkestraya balonun bittiğini söyleyip bende balo salonundan ayrıldım. Yağmur yağdığı için koşarak arabama bindim ve ilerlemeye başladım. Yaklaşık 50 metre ileride onu gördüm. Yüzünü gökyüzüne çevirmiş öylece ıslanıyordu. Telefonumu çıkartıp fotoğrafını çektim ve altına şu cümleyi ekledim. "Ölüm Çiçekleri yağmurda çiçek açar..." Biraz onu izledikten sonra hasta olacağından endişelendiğim için arabadan şemsiyeyi alıp yanına gittim. 

 —Seni bulmak için ayakkabına ihtiyacım yok demiştim.

Yüzünde kocaman gülümsemesi ile bana döndü.

 —Bende biliyorum demiştim.

 —Bu kadar ıslanmak yeter hadi eve bırakayım seni.

 —Yürümek istiyorum ama bu yağmurda bu ayakkabılar ile mümkün değil sanırım. Seninle geliyorum.

Uzattığım elimi tuttu ve arabaya doğru ilerledik. Bu sefer ben demeden ön koltuğa oturması gülümsememe yol açtı. 

 —Şarkı seçmek ister misin?

 —Bu gece sessizliği dinlemek istiyorum bayım, sizin sessizliğinizi...

 —Siz tarafından dinlenecek olan bir sessizlik olamaya razıyım matmazel...

Gülümsedi, gülümsedim. İkimizde eve varana kadar konuşmadık. Nihayet kapısının önüne geldiğimiz zaman sessizlik bozuldu.

 —Bu gece için teşekkür ederim Lavinia.

 —Rica ederim matmazel...

Gülümsedi ve arabadan indi. Eve girene kadar bekledikten sonra bende eve doğru yola koyuldum. Hayatımın en güzel en özel gecesiydi. Zamanı durdurma şansım olsaydı hakkımı kesinlikle bu gecede kullanırdım...

Selam canlarım. Bu bölümde Alev ve Lavinia arasındaki tutkulu dansa ve aşka şahit olduk. Peki sizce bu geceden sonra Alev'in davranışları nasıl değişecek? Lavinia ve Ayperi ilişkisinin yalan olduğunu da öğrendik peki Ayperi bu durum karşısında ne yapacak? Şimdilik benden bu kadar canlarım. Güzel günler...

ÖLÜM ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin