20 - Kıskançlık

1.7K 184 256
                                    

Duş aldıktan sonra odamda uzanmış telefondan sosyal medyada geziniyordum. Kapım tıklatılınca Sehun'a girmesi için izin verdim. Kapıyı sonuna kadar açıp konuştu.

"Nayeon, kahvaltı hazır."

"Tamam hemen geliyorum." dedikten sonra yataktan kalktığımda hala bana bakıyordu.

"Saçlarını kurut, hastalanma." dedi.

"Hava sıcak zaten, açık kalsın kendi kendine kuru-"

"Olsun sen yine de kurut."

Ne bu düşünceli hareketler diye tersleyeceğim ama durduk yere evdeki huzur bozulmasın. Yine yüce gönüllü Nayeon sayesinde durum kurtarılıyor, hadi yine iyisin Oh Sehun.

Tam çıkacakken kapının dibinde duran makyaj masasının üzerindeki zarfı gördü. Eline aldıktan sonra, "Bu da ne?" diye sordu.

"Davetiye."

"Onu görebiliyorum, ne davetiyesi?"

"Bizim okuldan bir hoca evleniyor. Düğüne davet etti bizi."

"Ne zamanmış- heh burada yazıyor haftaya. Hafta içi ama olsun ben şirketten gelince birlikte-"

"Bizi derken okuldaki hocaları kast ettim. Gelmek zorunda değilsin."

"Gelmeyeyim mi? Arkadaşlarınla mı gidecektin?"

Yanına vardığımda gerçekten gelmek istiyor mu diye anlamak için gözlerine baktım. Gayet doğal bakıyordu, yine de şüpheyle konuştum. 

"Aslında hayır, arkadaşlarla bir plan yapmadık."

"Birlikte gitmek istediğin biri mi var? Okulda bir hoca... ne bileyim... sürekli toplantı yaptığın arkadaşların gibi."

"Kimden bahsettiğini pek anlamadım ama hayır, kimseyle gitmiyorum. Herkes muhtemelen eşleriyle gidecek ama ben tek gidecektim."

"Neden? Sen de eşinle gidebilirsin."

"Sahte eşimle mi?" dedikten sonra gülümsedim.

Şakamı pek beğenmedi, yine de eşlik etti. "Evet sahte eşini götürebilirsin yanında."

"Eşimi yanımda her yere götürüp yoramam. Gelmek istersen gelebilirsin tabii ki ama zaten çok meşgulsün. Vaktini almak istemem."

Anlamadığı her halinden belliydi. "İyi de anlamıyorum. Herkesin çift olarak katıldığı düğüne sen neden yalnız gidiyormuşsun?"

Sonunda itiraf ettim. "Çünkü düğün zaten çarşamba günü. Hafta içi, işten gelince yorgun olursun diye düşündüm. Üzerine bir de benim için yorulma diye bilerek söylemedim."

Bana tıpkı şirket pikniğinde baktığı gibi hayranlıkla bakıyordu. Niye böyle bakıyor? Söylediklerimde onu etkileyecek derecede ne olabilir ki? İyiliğini düşünüp yorulmasın diye zorla düğüne götürmüyorum, bu hayran olunası bir şey mi?

"Sorun değil. Sen de meşgul olduğun halde bizim pikniğe gelmiştin. Ayrıca... bu işe başlamadan önce ne demiştik?"

"Ne demiştik?"

"Evli bir çift olarak bulunmamız gereken yerlerde birlikte bulunacağız demiştik."

Niye bu kadar sakin bir tonda konuşuyor? Alt tarafı düğüne seninle geleceğim diyecek, öyle bir konuşuyor ki ilanı aşk ediyor zannedersiniz.

"Peki... teşekkür ederim. O zaman... kahvaltı yapalım, hadi." dedikten sonra odadan çıktım.

Masaya oturduktan sonra tabağıma her şeyden azar azar koymaya başladım. Sehun da çoktan yemeğine odaklanmıştı. Haşlanmış yumurtamın sarısını ayırıp kenara koydum, beyazını yerken şaşkınlıkla sordu.

Lades / Sehun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin