23 - Yangın

1.7K 195 249
                                    

Medyadaki şarkı bundan sonra hikayemizin resmi müziği olacak. Çünkü sözleri tamamen kitabımızın ve senaryomuzun içeriğine uygun. Mithat Can Özer - Ateş Böceği

"Nayeon ne oluyoruz ya? Niye bayılacak gibi bakıyorsun?"

"İnsanlar içeride bekliyor. Gidelim."

Tam arkamı dönüp çıkacaktım ki bu kez Sehun kolumdan tutup beni durdurdu. "Nayeon."

"Ne?"

"Neyin var?"

"Bırak." Sesim çok güçsüz çıkmıştı ama Sehun beni tutmaya devam etti.

Yine önemsiyormuş gibi yüzümü okumaya çalıştı. Benim için endişeleniyormuş gibi, "Sen iyi misin?" dedikten sonra bir anda alnıma dokundu. "Ateşin de yok ama-"

"Çek elini." der demez başımı sağa sola sallayarak elini alnımdan uzaklaştırdığımda şaşkınlıkla bana baktı.

"Be-ben... Ateşine bakmak istemiştim. İyi görünmüyorsun, baygın bakıyorsun ve ben hani-"

"Benim için endişeleniyormuş numarası yapmana gerek yok. Bak burada tekiz. Kimse görmüyor. Rol yapmayı bırakabilirsin."

"Rol mü? Ya sen-"

"İçeride misafirlerin var. Gidelim hadi."

Bu kez kolumu tamamen çekip banyodan çıktım, peşimden gelmedi. Şaşırmıştır muhtemelen, neler olduğunu anlamaya çalışıyordur. Umurumda değil, asla söylemeyeceğim. Zaten şu anda kendimde değilim, onu asla düşünemem. Bu saatten sonra onu düşünmek için tek bir saniye bile harcamayacağım.

Hayal kırıklığına uğradığım halde bunu belli edemediğim için canım yanıyordu, duygusal bir acı çekiyordum ama bunu yansıtamayınca içimde tutmaya çalıştığım her şeye vücudum tepki gösteriyordu. İçimde bir yangın çıkmıştı adeta. Kalbimde, canımda her yerde bir yangın. Hafiften bir mide bulantısı hissediyordum, sebebi bariz. Zihnim bulandığı için acısını yine midem çekiyordu.

Ben ona yeniden aşık olmuşum, bunu şu anda acı çeken tüm hücrelerimle hissedebiliyorum. Bu yüzden Joohyun'u kıskandırmak için beni seçtiğini öğrenmek canımı iki kat yakıyor. Sahte, evet biliyorum lanet olsun ki sahte! Bunu bilerek yola çıktım ama dakikalardır canım yanıyor. Var mı ötesi?

Salona vardığımda yemek masasındaki herkes bana baktı, kimseyle göz teması kurmadan yerime oturdum. Birkaç saniye sonra Sehun da gelip oturunca dedesi bana hitaben konuştu.

"Kızım iyi misin?"

"Evet dede, iyiyim. Lütfen devam edin, buyurun."

İçimde kaynayan acıya rağmen ses tonumu sabit tutabildiğim için kendimle gurur duydum. Bunun üzerine masadakiler yeniden yemeğine döndü. Tabağıma bir şeyler koyarak oyalandım ki kimse daha fazla bir şey sormasın.

Suho'nun sağlık konusundaki merakı yıllar geçmesine rağmen değişmediği için doktor bulmuşken aklındaki her şeyi sormasıyla yemeğin konusu Suho ve Sana'nın sorularına yanıt veren Daniel'ın açıklamaları oldu. Büyüklerimiz de konuya eşlik ederken masada asla sesi çıkmayan üç kişi vardı. Joohyun, ben ve Sehun.

Krem sürülen parmağıma değdirmeden çatalı tutmaya çalışarak tabağımdaki yemekleri bir oraya bir buraya sürükleyerek karıştırıyordum. Dalıp gittiğimi Sehun'un bana, "Neden yemiyorsun?" demesiyle fark ettim.

"Hı?" diyerek ona döndüğümde gözlerinde bir mahcubiyet gördüm. Ya da gördüğümü sandım. 

Sehun neden mahcup olsun ki? Sehun bana karşı hiçbir şey için mahcup olmaz. O sadece kalbimi kırar. O sadece düşünmeden konuşur ve kalbimi kırar. O sadece düşünmeden konuşur ve kalbimi kırdığını bile bilmez.

Lades / Sehun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin