24. Bölüm

424 22 0
                                    

"Alo Baekhyun müsait misin?" Saat 9'da aramam dışında bir sıkıntı yoktu bence. Aslında ben de aramak istemezdim ama 3 gündür kafayı yemek üzereydim, biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Seçtiğim kurban ise en yakın arkadaşım Baekhyun olacaktı tabii ki.

"Sen deli misin ya? Bir hafta tatilin var hala sabahın köründe mi uyanıyorsun?" Tamam çok haklı bir isyandı, aşırı haklıydı, diyecek bir kelime bile sözüm yoktu. Ama sürekli erken kalkmaya alıştığım için bu saatlerde uyanıyordum. Yoksa ben de isterdim öğlen 1'e kadar uyumayı.

"Sana anlatmam gereken şeyler var. Uyandığına göre gelebilir miyim?" Karşı taraftan uzunca bir oflama sesi aldığımda gergince dudağımı yemeye başladım.

"Tamam gel başımın belası gel!" Ay ben mi baş belasıyım? Neyim baş belası be benim!? Valla bu tavırlarından sonra gitmezdim de görmezden gelecektim şimdilik. Hain Baekhyun ne olurdu sorgusuz sualsiz bu dostunu kabul edip ağırlasan?

"Tamam gelirim de bir şey soracaktım." Aman zaten anlatıcam gidip, neden lafı dolandırıyorum ki?

"Jungkook'u gördün mü partiden beri? En azından evinde olup olmadığını biliyor musun?" Bir süre telefonda hımm'lamalarını dinledim.

"Sanırım evde değil. Neden sordun ki?" Sanırım mı? Bir ihtimal üzerine mi yaşayacaktım? Tamam drama queen olmayayım da ya oradaysa ve karşılaşırsak? Tanrı'ya şükürler olsun ki bir hafta tatil verilmişti de yüzünü görmüyordum bu sürede. Yani onu sevmediğimden ya da yüzünü görmek istemediğimden değil sadece geriliyorum ve utanıyorum. Ama onu sevdiğim falan da yok! Yani romantik anlamda sevmiyor olabilirim ama insan olarak seviyorum kendisini. Ama işte o partiden sonra da ol-

"Alo? Sowon?" Telefondan gelen sesle irkildim. Kendi kendime neyin açıklamasını yapıyorum ya ben? Onu görsem ne olur görmesem ne olur. Ama öyle olmuyor. Kendimi yastıkla boğmak istiyorum.

Tamam her neyse ben bu tartışmayı sonraya ertelemeliyim.

"Gelince konuşuruz Baekhyun olur mu? Şuan pek uyanamadım sanırım." Beni onayladığında zaten üstüm başım hazır olduğu için beş dakika içerisinde evden çıkmıştım. Ehehe çok emindim Baekhyun'un gelmemi onaylayacağından.

Yol boyunca yine kendi kendime münakaşa içindeydim. Her şeyi bir kenara bırakıp düşünüyorum da Jungkook benle dalga geçiyor olabilir mi? Hayır yani neden? Nasıl benden hoşlanmaya başlamış olabilir ki? Ne zaman??? Benim ona duygularım yok değil mi? Bence yok. Zaten ben bilmesem kim bilecek ehe. Tamam yakışıklı, tamam komik, tamam eğlenceli, tamam zengin, tamam yetenekli ve hayran olunası. Bir dakika ya ben bu konuyu ciddi ciddi düşünsem mi?

Taksiden inip hızlıca aşina olduğum binaya yöneldim. Buraya gelişlerimin yaklaşık %80inde Jungkook'u gördüğüm düşünülürse Allah'a emanet gidiyordum şuan. Umarım bugün Jungkook'la karşılaşmam çok amin. Buna asla hazır değilim. Kendimi tam liseli gibi hissediyordum. Neden bu kadar gerginim ya ben? Bir şeyler hisseden taraf da değilim ki. Aynen iç ses kanka ben neden geriliyorsam, o düşünsün Sowon'la karşılaşırsam ne yapacam diye. Oha yemin ediyorum çok mantıklı bir düşünce.

Baekhyun ve Jungkook'un olduğu kata geldiğimde asansörden inip koşarak Baek'in kapısına dayandım. Alacaklı gibi çalmaya başlamıştım ki çok da ses çıkarmamaya çalışıyordum. Umarım bu minik minik ve sık sık olan vuruşlarım duyuluyordur.

Dualarım kabul olup kapı açıldı. Kaşları çatık, eli belinde olan Baek tam bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki bir elimle ağzını kapatıp diğer elimle botlarımı çıkarmaya çalışıyordum. Elimden geldiğince hızlı davranmaya çalıştığım için terlemeye başlamıştım. Bir de stres vardı tabii.

Lively - JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin