Tanrım sonunda! Soojin bugün annem ve babamın yanına dönüyordu. Artık bir inek kurban etmem şart olmuştu.
2 gün boyunca Baekhyun'un yanında kalmıştık çünkü o istemişti. Ben de otelde kalmaktansa arkadaşımın evinde kalmayı daha konforlu görmüştüm. En büyük sorun Soojin'in büyük bir BTS hayranı olması ve bana sürekli onu şirkete götürmem yönünde olan yalvarmalarıydı. Halbuki ben Soojin gelmeden onu Jungkook'la tanıştırmayı bile düşünmüştüm. Kesinlikle şirket başımıza yıkılırdı!
Çalan zille birlikte kahvaltı hazırlamayı kesip kapıya yöneldim. Önümden Soojin koştura koştura kapıya gidip açtığında kapının önünde hepimiz kalakaldık. Ardından Soojin'in çığlık atmasıyla öne atılıp ağzını kapattım. Kendimi birini kaçırıyormuş moduna sokup onu sürükleye sürükleye salona getirdim. Garibim Jungkook da kapıyı kapatıp arkamızdan salona girmişti. En sonunda kardeşimi koltuğa fırlattım ve Jungkook'a şaşkınca döndüm.
"Senin ne işin var burada?" Şaşkın olmakta haklıydım çünkü Soojinle tanışmasını istemediğimden iki gündür görüşmemiştik. Şirkete de pek uğrayamamıştım bu iki günde.
"Jaebeom ile birlikte reklam çekicekmişsiniz." Kaşlarını çatarak dediği cümleyle tekrar bana bir kal geldi. Daha sonra alayla ağzımdan bir 'hah' çıktı.
"Evet çekicez bunu ben de biliyorum." Onu alaya almamla daha fazla sinirlendi.
"Neden kabul ediyorsun? Reklamda bir çift şeklinde oynayacakmışsınız!" Bu kadar sinirlenmesine anlam veremeyerek öylece duruyordum. Ali Rıza Bey'in kaderini yaşamama son birkaç dakika kalmıştı ki kendimi toparladım. Ne diye kızıyordu bana bu değişik? Ve ne haddine! Only god can judge me bitch!
"Niye kabul etmeyecekmişim? Hem sence bana mı soruluyor teklif gelirken? Minseok kabul etmiş işte!" Bana sinirle uzattığı telefonu elime aldım. Ne alaka şimdi kafasını telefonla kırdığım?
Ben sinirle elimdeki telefona bakarken günün bilmem kaçıncı şokunu yaşıyordum. Başlığı 'GOT7 Jaebeom'un ideal tipi' olan bir makalede benim adımı verdiği yazıyordu. nE? Tarihe baktığımda ise bize fikir gelmeden bir hafta önceye ait olduğu gözüküyordu. Tom Holland mısın be Jaebeom? O bu değil de Tanrı bana Tom Holland'ın her istediğinin olması skilini verir umarım çok amin.
Şaşkınlıkla telefonu Jungkook'a geri uzattım. Yanık kokusu gelmesiyle benim kafa yanmış diye düşünürken Jungkook dikkati dağılmış bir şekilde konuştu.
"Bir şeyi açık mı bıraktın?" Aklıma tost yaptığım gelirken olimpiyat atleti edasıyla mutfağa koştum. Neyseki yangın çıkmamıştı fakat yaptığım tost mangal kömürüne dönmek üzereydi.
Birden masada üç tabak görmemle aklıma Soojin'in evde olduğu geldi. Sherlock musun be kızım Sowon? Kendimi öve öve bir de salona koşarak girdiğimde koltukta ağzı açık bir şekilde Jungkook'a bakan kardeşimi gördüm. Umarım salyaları akmamıştır çünkü 10 dakikaya yakın konuşuyorduk ve o süre boyunca ağzı açıksa akması muhtemel. Lan bir dakika 10 dakika boyunca bir insanın böyle durması normal mi?
Endişeyle Soojin'in yanına gidip yüzüne eğildim. Bakışları bana değince doğruldum.
"İyi misin? Ayağa kalk da inme inmediğine emin olayım. Yoksa annemler beni öldürür." Bana bakarak ayağa kalktı. İki adım atıp kendi etrafında döndü ve yine bana baktı.
"Şuan aşırı gerçekçi bir rüya görüyorum." Yanına gidip kafasını okşadım.
"Aynen. Hadi şimdi mutfağa gidip tabağa koyduğum tostu ye." Mutfağa doğru giderken arkasından endişeyle bakıyordum. Umarım kalıcı bir hasar oluşmamıştır. Sinirle Jungkook'a dönüp çemkirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lively - JJK
FanfictionYoon Sowon Kore'de son derece normal bir hayata sahip olan, küçük şirketlerine göre hatrı sayılır bir K-pop grubunun lideridir. Sowon'un normal ve durağan hayatı Bts ile yolları kesişmeye başlayınca hareketli bir hal almaya başlamıştır. • 06.12.20