15. Bölüm

531 31 5
                                    

Yemek yiyip tekrar yola çıkmıştık ve bu sefer şoför koltuğunda oturan isim bendim. Yaklaşık 3 saat önce yola çıkmıştık. Jungkook'un gelmek istediği yere ulaşmak üzereydik. Şuan hiçbirimiz neden burada olduğumuzu bilmeden Jungkook'un peşine takılmış gidiyorduk. Gerçi Baekhyun hiçbir şeyi umursamadan Taehyung için gelmişti. İşte gerçek sevgi be!

"Tamamdır burası Sowon." Jungkook'un heyecanla konuşmasıyla ben de heyecanlanmış arabayı kenara çekmiştim.

"Sormadım ama biz neden buradayız?" Jungkook hyungunu takmadan arabadan inince ben de kontağı kapatıp arkaya döndüm.

"İnan ki bunu hiçbirimiz bilmiyoruz. Ama öğrenmek üzereyiz."

"Hadi inelim!" Baekhyun'un neşeli cıvıltısıyla biz de arabadan inmiştik. Geldiğimiz yere bakınca bir koleksiyoncu olduğunu görmüştüm. Koleksiyonculuğun dışında bir dükkanla birleşikti içerisi. Güzel bir yere benziyordu.

"Vay anasını belki ben de bir şeyler alırım." Diyip önden koşturmuştu Baek. Taehyung ve ben de onları takip ederek dükkandan içeri girdik. Kafamızın üstünde çalan zil farklı bir hava katmıştı.

"Kendimi korku filminde gibi hissetmem normal mi?" Taehyung'un bana sorusuyla arkama dönüp kapıyı kapattım.

"Bence normal değil."

"Eh o zaman hala kendimce normalmişim." Onu kaşlarımı çatarak anlamaya çalışıyorken Baekhyun'un çığlığını duydum. Yoksa haklı mıydı Taehyung? Çığlığın geldiği yere doğru koştum hemen.

"Baekhyun! İyi misin ne oldu?" Yanına geldiğimde korkuyla bana baktı.

"Elimdeki şişeyi düşürüyordum az kalsın. Çok pahalı görünüyor valla ruhum çıkıyordu." Ona beni endişelendirdiği için kızmak istesem de kızamadım çünkü çok haklıydı. Buradaki her şey çok pahalı duruyordu. Bir şey kırsak bizi kurtarsa kurtarsa Taehyung ve Jungkook kurtarırdı. Gerçi Baekhyun da zengindi neden çığlık attığını anlayabilmiş değilim. Ah ben, yalnız ben. Neyse fakir edebiyatı yapmaya gerek yoktu benim de maaşım iyiydi şimdi.

"Hadi Jungkook'u bulalım da ne alacaksa alsın." Bir şey demesini beklemeden sürüklemeye başlamıştım onu. Kasada gördüğüm Jungkook'a yöneldim.

"Jungkook ne alıyorsun?" Merakla ona sorduğumda bana dönüp elindeki tişörtleri gösterdi. Oha bunlar Justin Bieber ve Metallica imzalıydılar. Yalnız aradaki bağlantı göz yaşartacak kadar fazlaydı. Bu Azer Bülbül ve Billie Eilish şarkısına benziyordu. Nereden rastladım şu şarkıya ya? Bırak peşimi artık.

"Ben de bunları alıyorum." Taehyung'a baktığımda elinde iki tane yüzükle geldiğini gördüm. Ben de mi bir şey alsam ya? Gaza gelip biraz daha gezintiye çıktım dükkanın içinde. Antika kısmından çıkıp daha çok hediyelik eşyaların olduğu kısma geldim. Öylece bakınırken bir kolye almıştım elime. Gerçekten pahalı gibi duruyordu. Üstünde sadece beyaz taşlarla örülmüş üç sıra vardı ve boğazı hafif saran bir modeldi. Aslında güzel kolyeydi de böyle bir yerde işi ne diye fiyatına baktım. Oha! Hediyelik eşya dediğin 1 lira 2 lira falan olur 300 dolar ne? Çok beğenseydim alırdım ama bu fiyata layık bulmamıştım seni, üzgünüm kolye.

"Sowon hadi gidelim." Taehyung'un bağırmasıyla arkama dönüp onlara baktım. Kapının önünde ördek yavruları gibi dizilmiş beni izliyorlardı. Bu düşünceyle gülerek yanlarına geldim. Dükkandan çıkıp arabaya binince yine sürücü koltuğuna geçmiştim. Yol tarifini açıp arabayı çalıştırdım.

Arkadan gelen hafif müzik eşliğinde yolculuğumuza başladığımızda çok geçmeden ilerimizdeki yolun kapalı olduğunu gördüm. Kimseye bir şey demeden kenara çektim ve telefonun gösterdiği yol tarifine baktım.

Lively - JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin