"Sowon!" Duyduğum sesle kaşlarım çatıldı. Doğru mu duydum ben diye arkama döndüm.
"Jungkook?"
"Nasılsın balım?" diyip yanıma geldi. Tek koluyla beni sarıp kafamın üstüne bir öpücük kondurduğunda ne oluyoruz aq? diye düşündüm. Ulan son birkaç haftadır olanlar benim hayal ürünüm olabilir mi? Böyle bir şey gerçek olabilir mi? Aslında ben bir şizofren hastasıymışım ve şuan hastanede yatıyorum. Tabii benim bunlardan haberim yok ve kendi hayal alemimde yaşayıp gidiyorum öyle.
"Sen iyi misin?" dediğinde kendime geldim. Yok be o kadar da yüksek prodüksiyon kuramam herhalde hasta kafamla. Her şey gerçektir gerçek.
"İyiyim iyiyim. Sen nasılsın?" Yüzünde kocaman gülümsemeyle öylece bakıyordu bana. Ben ise kalp krizi geçirmemeye çalışıyordum. Tamam biraz daha sakin ol kalbim. Ah kalbim ben senden çok çektim. Söyle nedir bu halin valla sen delisin delisin.
"Kötüydüm seni görünce daha iyi oldum. Nereye böyle?" Ağzım yere ulaşmak üzereydi şimdi. Acaba kusuru kendimde ararken yanlış mı yaptım. Jungkook alzheimer olabilir mi? Aksi takdirde üç haftayı unutmuş olamaz. Ah yakışıklı sevgilim bu genç yaşında hasta olacak ne yaşadın ben hayatına girmeden önce? Ya da ben mi hasta ettim seni?
"Sowon sen iyi olduğuna emin misin? Kızma sevgilim ama bugün baya alıksın." demesiyle kaşlarımı çattım. Alık değil aşığım ve sorguluyorum şerefsiz.
"Minseok'un yanına gidiyordum." Lafım bitince çattığım kaşlarımı parmaklarıyla düzeltmek için dokundu. Dokunur dokunmaz çözülmüştüm zaten.
"Neden?" Kaplumbağa deden. Ha şimdi tekrar aklıma geldi. Bu gezi işini bangtandan kimse bana söylememişti. Hemen bir adım geri çekilip kollarımı kavuşturdum.
"Gezi işini konuşacaktım. Sen gidiyor musun?" Ben ona sorgulayıcı bakışlar atmaya çalışırken karşımda dalmış gibi gülümsüyordu. Jungkook evin yanıyor alo.
"Evet. Sen neyi konuşacaksın ki?" O çocuksu masum gülüşüne kanmamak için alayla gülüp sağa çevirdim kafamı.
"Kimsenin bana haber vermemesini konuşacaktım. Haberi olmayan bir biz kalmıştık da." Sol eliyle kafamı kendisine geri döndürdü.
"Gelmiyor musunuz siz?" Hafif kaşlarını çatmıştı. Ben de elinden kurtulup arkamdaki duvara yaslandım. Derin bir nefes verdim. Bıktım.
"Bilmiyorum ki. Dün sahneden sonra öğrendik gezi olacağını." Jungkook kaşlarını çatıp yanağının içini ısırıyordu. Geldiği halinden eser yoktu. O essski haaalimden eser yok şimdi.
"Tamam ayarlamaya çalışıcam ben." demesiyle göz devirdim. Errrkek be dememi mi bekliyordu?
"Az önce sana Minseok'la konuşmaya gidiyor olduğumu söyledim Jungkook. Konuşurum olursa olur olmazsa ne yapalım yani." Tek elini yanımdaki duvara koymasıyla salak mısın Cemile bakışımı attım ona. Bu ne ya ne bu badboy havaları? Aman aman nerelere geldik!
"Niye bana soğuk davranıyorsun?" Hey allahım çıldırcam şimdi. Ağzımdan çıkan alaylı gülüşe engel olamadım. Bu duruşu ve hiçbir şey yokmuş gibi konuşması ona tokat atma isteği oluşturuyordu bende. Sinirli olmasam belki tavırlarına düşebilirdim. Tamam tamam düşerdim.
"Jungkook asıl sen niye böyle davranıyorsun aniden?" Etrafına bir bakış attıktan sonra kafamı göğsüne bastırarak sarıldı bana.
"Çünkü seni özledim. Yeter bu kadar ayrılık." dediklerini kısa bir süre düşündüm. Harbiden de yeto.
Ben de sarılmasına karşılık verdim. Yumuşama sürem 3 saniye falandı. İlk defa biri görecek korkusuyla kendimi geri çekmemiştim çünkü gerçekten özledim onu. Göğüs kaslarıyla aşk yaşarken birden beni ayırdı kendisinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lively - JJK
FanfictionYoon Sowon Kore'de son derece normal bir hayata sahip olan, küçük şirketlerine göre hatrı sayılır bir K-pop grubunun lideridir. Sowon'un normal ve durağan hayatı Bts ile yolları kesişmeye başlayınca hareketli bir hal almaya başlamıştır. • 06.12.20