Dün akşam kapıda Baekhyun'un bize mal mal bakmasının ardından içeri geçip oturmuştuk. Tüm gece boyunca oyun oynamış, yiyip içmiş ve film izlemiştik. Neden böyle bir gece geçirdiğimiz hakkında bir fikrim olmasa da sabah pratiğe geldiğimden beri bulanan midem ikisine de sövmem için yeterli bir sebepti. Uzun süredir gecenin köründe atıştırmamıştım ve biz dün sabaha kadar çöpçü balığı gibi ne bulduysak gömmüştük. O yediklerimi Minseok görse saçlarımdan tutup yerlerde sürükleyeceğine o kadar eminim ki.
"Şimdilik bu kadar yeter, mola verelim!" Dans hocamızın bizi bırakmasıyla dansçılarla birlikte kendimizi yere atmıştık. Herkes ayrı bir şekilde yerde ölü gibi uzanırken bana doğru sürüne sürüne gelen üçlüyü gördüm. Biraz daha sürünmelerini izledikten sonra solucan gibi ben de onlara doğru ilerlemeye başladım. Ortada buluştuğumuzda ise onlar da kendilerini rahatça yere bıraktılar.
"Dün gece kendimi kandırılmış anne gibi hissettim. Baekhyunlaydın gerçekten de değil mi yavrum?" Bora'ya göz devirip kafasına bir tane vurdum.
"Sizden izin mi almam gerekiyor da Jungkook'ta kalsam saklayacağım?" Gözlerimi zar zor açarken onların da benim gibi perperişan olduklarını görünce meraklandım.
"Siz ne yaptınız dün? Yorgun görünüyorsunuz." Yejin yüz üstü dönüp çenesini avuç içlerine yasladı.
"Dün baya eğlendik. Keşke sen de olsaydın bizimle." Sonra aydınlanmış gibi bir eliyle kolumu tuttu heyecanla. "Sahi siz ne yaptınız dün?" Yüzümde sinsi bir sırıtmayla onlara baktım.
"Ben demiştim bu kız niyeti bozdu diye." Bora'nın bu sefer daha sert bir şekilde omzuna vurmamla inleyip geri çekildi. Kafasına vursaydım beyin sıvısı kulağından akıyor olabilirdi. Onu boşverdim ve oturur pozisyona geçip boğazımı temizledim. Sanki basın açıklaması yapacağım niye bu kadar toparlandıysam.
"Dün bir restorana gittik, konuşmaya başladık. Sonra ben pat diye söyledim duygularımı." 'Pat' derken elimi onlara doğru sallayınca üçü de irkilmişti. Kocaman olmuş gözleriyle bana bakınca ben de o anı tekrar yaşadım. Nasıl itiraf ettim o anda duygularımı vay be. Vallahi kendimi gaza getirerek yapamayacağım şey yokmuş.
"Sonra ne oldu?" En başından beri bu konuda en heyecanlı olan Yejin yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Bayılıyor böyle gönül işlerine bu kızcağız. Kendisi tam bir shipper olmakla kalmıyor shiplediklerini birleştirmeye çalışıyordu da. Daha kral bir hareket görmedim ben.
"Eh zaten onun duygularını biliyorduk." Omuz silkip havalı havalı konuşurken Yejin omuzlarımdan sarsmaya başladı beni.
"Ne yani çıkıyor musunuz? Oha inanamıyorum, Sowon'un sevgilisi var!" Beni bırakıp ellerini ağzına götürdü. Aynı heyecanla Jiyeon ve Bora'ya döndü. "Siz inanabiliyor musunuz?"
Yüzümdeki gülümseme yavaşça soldu. Gerizekalı bağıra bağıra sevgilim olduğunu söylüyordu. Onu da geçtim benim sevgili yapmış olmam bu kadar imkansız bir olay mıydı ya?
Jiyeon yattığı yerden elini sallayıp Yejin'in bacağına rastgele vurdu.
"Uf sus be başımı şişirdin." Etrafıma baktığımda birkaç kişinin bize döndüğünü gördüğümde yapmacık bir şekilde güldüm. Of ben gerçekten bıktım ya.
"Vah Yejin'im yine hangi hayran kurguyu okudun anlat bakalım bana. Hani sürekli takip ediyorsun ya bizimle ilgili olanları. Hani geçen gün benimle ilgili olanı okumuşsun ya. Hah o işte." Saçlarını okşarken aynı zamanda yüzümdeki 'sıçtın sen' bakışıyla bakıyordum ona. O da suçunu anlayıp sessiz sessiz başını salladı.
"Ehehe öyle işte anlattım ya." Diyip ellerimden kaçmıştı. Kötü kötü bakıp biraz korkutacaktım ki aramıza giren Minseok ile bakışlarımın hedefi o olmuştu. Kaşlarını çatıp anlamazca bana bakınca bakışlarımı düzelttim. Adamla hazır yıldızlarımız birleşmişken ayırmasam bari.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lively - JJK
FanfictionYoon Sowon Kore'de son derece normal bir hayata sahip olan, küçük şirketlerine göre hatrı sayılır bir K-pop grubunun lideridir. Sowon'un normal ve durağan hayatı Bts ile yolları kesişmeye başlayınca hareketli bir hal almaya başlamıştır. • 06.12.20