Güzel kızlarım sizin için uzuun mu uzun bomba bir bölüm yazdım. Bu benim yazdığım en uzun bölüm oldu. Umarım emeğimin karşılığında bol bol yorum atarsınız ve beğenirsiniz. Bu bölümle biraz idare etmeniz gerekecek, çünkü kitabı baştan sona düzenlemeye karar verdim. İlk bölümlerde çokça eksik var onları tamamlayacağım. Merak etmeyin konu değişmeyecek. Kısa bir süre sonra yeni bölümle görüşürüz :)
İyi okumalar❤
Aynadaki görüntüme bakıp hafifçe gülümsedim. Pek benim tarzım olmasa da bir gece için idare edebilirdim. Ayrıca kırmızının bana yakıştığını yeni fark ediyordum.
Üzerimdeki elbise kırmızıydı ve uzun yere kadar bir eteği vardı. Eteğindeki derin yırtmaç olası bir durumda rahat edebilmem için yeterliydi. Çok da derin olmayan bir göğüs dekoltesi vardı ve tüm sırtım açıktaydı.
Larin'in yardımıyla saçlarımı dağınık bir topuz yapmıştık, salarım uzun olduğu için bizi biraz zorlamıştı ama sonuç olarak güzel olmuştu.
Elimdeki kırmızı rujun kapağını açıp dudaklarımın üzerinden tekrar geçirdim ve tatmin olmuş bir şekilde gülümsedim. Ruju komodinin üzerine bıraktıktan sonra sağ bacağımdaki kemeri sıkıp silahımı ve küçük çakıyı sabitledim. Sol bacağımda yırtmaç olmasaydı oraya da bir şeyler yerleştirebilirdim.
Pars'ın Kemali evime eşyalarımı alması için yolladığında kutuların içine baktırmaması işime gelmişti. Bu silah bana babamdan kalan iki silahtan biriydi. Diğeri ise kaçırıldığım gün belimdeydi ama uyandıktan sonra onu bulamamıştım. O silahı tedbir amaçlı her zaman yanımda taşıyordum.
Telefonumun bildirim sesini duyduğumda yatağa doğru ilerledim ve yatağın üzerindeki telefonu elime aldım. Pars biraz sonra evde olacağını belirten bir mesaj atmıştı. Neyse ki hazırdım ve bir sıkıntı yoktu.
Yatağın üstündeki ufak gümüş rengi çantayı elime alıp telefonu içine attım ve elbisenin eteklerini diğer elimle toplayarak odadan çıktım. Topuklu ayakkabıyla yürümek benim için çok zor değildi fakat çok da rahat olduğunu söyleyemezdim.
" Tan. Kızım "
Emine teyze merdivenlerin başında bana hayranlıkla bakarken gülümseyerek son kalan üç merdiveni de inip karşısında durdum.
" Güzel olmuş muyum? " Yapmacık bir şımarıklık ile konuştuğumda gülümseyerek beni onayladı.
" Muhteşem görünüyorsun. Pars Bey oğlum bayılacak. "
İçten bir şekilde gülümsedim ve salona doğru ilerlediğimde bahçe kapısından giren Pars ile göz göze geldim.
Beğenip beğenmediğini merak ettiğim için dikkatle ona bakıyordum. Dudağı hafifçe yukarı doğru kıvrılırken tepeden tırnağa beni süzdü. Elindeki telefonu ceketinin iç cebine koyarken tek kaşını kaldırıp bana doğru iki adım attı.
" Hazırsın sanırım? " Boğazını temizleyerek konuştuğunda gülümseyerek onu onayladım. Bir şey söylemesine gerek yoktu. Bakışlarından beğendiği çok netti. Hatta biraz şaşırmış bile olabilirdi.
Derin bir nefes alıp kafasını aşağı yukarı salladı ve ifadesiz olmaya çalışarak bahçe kapısından dışarıya çıktı. Adımlarım onu takip ederken bacağımda olan mini cephanemden bahsetmem gerekiyor mu diye düşünüyordum.
Bence bu yanlış bir hamle olabilirdi, çünkü silahımı alabilirdi ve bunu asla istemezdim. Bacağımı ellemeyeceğine göre anlayamazdı.
Arabasına ilerleyip şoför koltuğuna oturduğunda göz devirdim. Yani en azından bu gece için öküz olmayı bırakıp kapımı açabilirdi değil mi? Ben gayet hanımefendi kimliğimi yaşıyordum şu an çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
General FictionPars: " Nasıl hissediyorsun kendini? " Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim. " Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım. Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Ne istiyorsun benden? " Yavaşça ayağa kalktı küçük a...