26. BÖLÜM

352 27 7
                                    

" Hanımeli kokusu "

Yaklaşık bir saattir hastanedeydik. Larin abisi ile konuşurken bağırınca Pars telaşlanıp on dakika içinde eve gelmişti. Elimdeki kesiği görünce de sakarlığım yüzünden bana bayağı bir saydırmıştı. Bir de uzun bir süre mutfağa girmeme yasak koymuştu.

Dikişimi tamamlayan hemşire pansumanımı ve sargımı yaptıktan sonra odadan çıktı. Aslında bana kalsa dikişlik bir durum yoktu ama doktorun söylediğine göre derin kesilmişti elim.

" Gel canım. "

Oturduğum sedyeden Larin'in yardımı ile kalktım. Pars köşede durmuş bana bakıyordu. Ona gerçekten sinirliydim. Küçük bir olay için onca insanın içinde bağırarak söylediği sözler kalbimi kırmıştı.

Ona bakmamaya çalışarak kolumdaki Larin ile odadan çıktık. Sesli bir nefes verdiğini duydum.  O da peşimizden geliyordu. Gözlerim elime kaydı. Verilen uyuşturucunun etkisi yavaş yavaş geçiyordu ve elimdeki sızıyı hissedebiliyordum. 

Ah Larin bir kesik yüzünden başımıza neler geldi.

Hastaneden çıktık hava karamıştı ve hafif bir esinti vardı. Gözlerimi kapattım ve kafamı yukarı kaldırıp derin bir nefes aldım.  Ah ne gündü ama!

Kolumdaki elin çekilmesi ile gözlerimi açtım ve Larin'e baktım. Kemalin başında beklediği arabaya doğru gidip arabaya bindi. Kemalin arabayı çalıştırması ile araba hızla hareket etti.

Kemalin arabayı çekmesi ile hemen yerine hastanenin valesi ile Pars'ın arabası geldi. Koluma dolanan Pars'ın elleri ile arabaya ilerledik. Arabanın ön kapısını açtı ve girmem için bekledi. Zor da olsa yüzüne bakmamaya çalışarak arabaya bindim. 

Yüzüne bakmamış olmam onu sinirlendirmiş olacak ki arabanı kapısını sert bir şekilde kapattı. Yaptığı şey yüzünden olduğum yerde sıçradım. 

Arabanın etrafından dolanıp kapısını açan valeye cebinden çıkardığı bir iki yüzlük verip arabaya bindi. Ben ona bakmamakla kararlıydım. Kafamı olduğum taraftaki cama çevirip dışarıyı izlemeye başladım.

Yol boyu hiç konuşmadık. Bu sırada ekimdeki sızı zaman geçtikçe acıya dönüşüyordu. Sessizce gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Ağlamamak için sıkıca çenemi sıkıyordum.

 Eve geldiğimizde bahçenin kapısı açıldı ve içeri girdik. Kemal'in kullandığı araba bahçedeydi. Belli ki Larin gelmişti.

Pars'ın ağladığımı görmemesi için hızla arabanın kapısını açıp arabadan indim. Kemal Pars'ın kapısını açmak için arabaya doğru geliyordu. Açtığım kapıyı kapatmadan hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Bahçedekilerin gözünü üstümde hissediyordum ama pek de umurumda değildi.

Evin kapısını bir kaç kez tıklattım ve Emine teyze kapıyı açtı. 

" Kuzum geçmiş olsun. Nasılsın iyi misin? " Emine teyzenin telaşında akan göz yaşlarıma rağmen gülümsedim ve kollarımı açıp ona sıkıca sarıldım.

" İyiyim Emine teyze, teşekkür ederim. " dedim ve merdivenlere doğru ilerledim. Bir an önce doktorun ağrım olursa içmem için verdiği ilacı içmem gerekiyordu.  

İlacın reçetesini Larin almıştı. Umarım ilaçları almıştır diye düşünerek odasının kapısını tıklattım.

Larin'in içeri gelmem için seslenmesi ile odanın kapısını açıp içeri girdim. Makyaj masasının önünde durmuş saçlarını tarıyordu. Allah aşkına bu kız günün her saatinde bu kadar bakımlı olmak zorunda mı?

Benim odaya girmem ile elindeki tarağı masaya bırakıp bana doğru yaklaştı.

" Larin doktorun söylediği ilaçları aldınız mı? " Larin söylediğim şey ile ağzını kocaman açıp eliyle kapattı. 

" Ayy Tan gerçekten çok özür dilerim. Nasıl unuttum bilmiyorum. " Larin panikle konuştu.

Derin bir nefes alıp yatağın ucuna oturdum. Elimdeki acıyı hissetmemek adına derin derin nefesler almaya başladım.

Larin masanın üstündeki çantasını hızla alıp içinden telefonunu ve doktorun verdiği reçeteyi çıkardı. Katlanmış reçeteyi açıp masanın üzerine koydu. Telefonunun kamerasını açıp reçetenin fotoğrafını çekecekti ki kapı açıldı. 

İkimizin de bakışları hızla kapıya çevrildi. Pars sinirli olduğu belli olan yüz hatlarıyla içeriyi süzdü. Önce Larin'e bakıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştı. Sonra ifadesiz gözleri beni buldu ve gözleri gözlerimde takılı kaldı. Ağladığımı anlamış olmalıydı ki çenesi kasıldı.

Kapıyı tam olarak açıp hızla yanıma geldi ve önümde diz çöktü. Dizimin üstündeki bandajlı elimi alıp küçük bir öpücük kondurdu. Elimde bandaj olmasına rağmen kondurduğu öpücüğün sıcaklığı içimin titremesine sebep oldu. Diğer elini kaldırıp yanağıma koydu. Bir kaç saniye belki de bir kaç dakika yanağımı okşadı. 

İşte o bir kaç dakika elimdeki acıyı unutmamı sağladı. Gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmemişti. Gözümden akan gözyaşımı baş parmağı ile sildi. 

" Ağlama güzelim, senin her bir gözyaşın için dünyayı yakarım. "  dedi ve elini koyduğu yanağıma sıcak bir öpücük bıraktı. Söylediği şey kalbimin daha da hızlanmasına neden olmuştu.

Ayağa kalktı ve masanın üstündeki reçeteyi aldı. Larin'e dönüp,

" Hemen ilaçları aldırıp geliyorum. Tan'ı benim odama götür ve Emine Hanıma ona yemek çıkarmasını söyle.  " dedi ve hızla odadan çıktı.

Larin'in yardımlarıyla odaya geçtim ve Emine teyzenin getirdiği yemeklerden yiyebildiğim kadar yedim. Larin içinde bir kaç tabak olan tepsiyi alıp odadan çıktı. Bende oturduğum yatakta uzanır bir pozisyon aldım. Uyku yavaş yavaş bedenimi sarıyordu. Gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya bırakacağım sırada kapı açıldı.

Elinde bir bardak su ve ilaç poşeti ile birlikte Pars girdi odaya. Kapıyı kapatıp yanıma geldi. Bende uzandığım yatakta sırtımı yatak başlığına dayayabileceğim bir şekilde oturdum. Pars yanıma oturdu ve suyu bana uzattı. Elindeki suyu aldım ve ilaçları kutularından çıkarmasını izledim.

İlaçlarımı içtikten sonra Pars'ın uyumam gerektiğini söylemesi ile ayağa kalkıp ne ara benim kıyafetlerimin onun dolabına geldiğini bilmediğim bir şekilde dolabından bir takım saten bir pijama takımı çıkardı.

Elindeki pijama takımını alıp odadaki lavaboya girip kapıyı kapattım. Elimdekileri lavabonun kenarına koydum ve bakışlarımı aynaya çevirdim. Gerçekten bitik bir durumdaydım. Yaşananlar yüzünden saçlarım kabarmış, gözaltlarım çökmüştü. Tek elim ile soğuk suda yüzümü yıkadım ve elime dikkat ederek pijamalarımı giyindim.

Banyodan çıktığımda Pars çoktan pijamalarını giyinmiş yatakta yerini almıştı. Yavaş adımlarla yatakta kendi köşeme geçip elime dikkat ederek yatağa uzandım. Pars kollarını başının altına koymuş tavanı izliyordu. Düşünceli bir hali vardı.

Yataktaki sıcaklık ile uykum daha da ağır basmaya başlamıştı. Pars'ın tepkisizliği üzerine konuşmayacağımızı anlayıp ona arkamı dönüp gözlerimi kapattım.

Yataktaki hareketlilik ile belime elleri dolandı ve beni kendisine doğru çekti. Sırtım göğsüne yaslanmıştı. Her akşam yaptığı gibi kafasını saçlarıma yaslayıp derin nefesler almaya başladı.

Pars'ın teması, günün yorgunluğu ve ilaçların verdiği etki ile tam uyuyacağım sırada duyduğum sözler gülümsememe sebep oldu.

" Hanımeli kokusu "





Yeni bir bölüm, umarım beğenirsiniz.

Oy ve yorumlarınızı unutmayın.❤

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin