Hangi ara uyuyakaldığımı bilmiyordum ama gözlerimi açtığımda oldukça rahattım, boynumu gıdıklayan bir şey vardı. İlk başta ne olduğunu anlayamasam da biri yüzünü boynuma gömdüğünü ve bana sıkıca sarıldığını fark edince neye uğradığımı şaşırdım. Koltukta değil yataktaydım.
En son Pars mutfakta beni tek bırakınca, kalkıp mutfağı toplamıştım. Sonra da film izlerken koltukta uyuyakalmıştım.
Yatağın el verdiği kadar Pars'dan uzaklaşırken şaşkınlığım boğazımı düğümlemişti adeta. Hangi ara buraya gelmiştim?
Pars'ın uykusunda huzurlu bir hale bürünen yüzüne öfke içimi kemirdi ve yastığı alıp tüm gücümle ona vurdum. Gözleri anında açılırken refleks olarak bileklerime o kadar sıkı yapıştı ki ellerim kopacak sandım. Sonra gözleri beni buldu ve tehlikeli bir durum olmadığını fark etmiş gibi gözlerini kırpıştırdı. Ellerini gevşetirken " Ah " diye inledi ve tekrar yastığa gömdü başını.
Tan: " Senin derdin ne?, " diye bağırdım. " Niye senin yanındayım? "
Pars: " Sorgulamasan?, "diye homurdandı. " Sadece uyusak? "
Tan. " Sadece uyusak mı?, " diye öfkeyle soludum. " Sen ne cürretle benimle yatıp, bana sarılırsın? "
Pars: " Tan gerçekten çok abartıyorsun. "
Tan: " Abartıyorum öyle mi?, " diye bağırdım. " Sen ne anlarsın ki? Tecavüze uğrama korkun yok, dengesiz bir katilin elinde olan da sen değilsin! Öldür... "
Pars birden doğrulup ben yatağa bastırdı ve üstüme çıktı. Gözlerim iri iri açılırken bu sefer herhangi bir şey yapamayacağını gözlerindeki bakışlardan anlamıştım, ayrıca bedenini bedenime değdirmemek için ayrı bir çaba harcıyordu.
Pars: " Sana öyle bir şey yapmam tamam mı?, " diye tısladı. " Yaptıklarım sana göre doğru değil ama baban hakkında hiçbir şey bilmiyorsun! "
Tan: " Babamı öldürdün! " dedim dişlerimin arasından.
Pars: " Evet öldürdüm. " dedi ifadesizce.
Gözleri gözlerimle aynı hizadaydı ve yüzlerimiz birbirine çok yakındı.
Pars: " Şu an bu yataktasın çünkü uykuya ihtiyacım var ve sen yanımdayken deliksiz uyuyabiliyorum. "
Dudaklarım aralanırken bakakalmıştım.
Pars: " Lütfen... " diye fısıldadı. " Sadece uyuyalım olur mu? "
Tan: " Senden nefret ediyorum. " diye fısıldadım ama neden bilmem dudaklarımdan küçük bir tebessüm döküldü.
Pars: " Biliyorum " diye fısıldadı dudaklarıma doğru. Aramızdaki mesafe gitgide kapanıyordu. Birden istem dışı nefesimi tuttuğumu fark ettim, kalp atışlarım hızlanırken damağım kurumuştu. Dudakları tam dudaklarıma değecekti ki başımı çevirdim, dünya etrafımda dönüyordu resmen.
Pars güler bir ses çıkardı.
Pars: " Pekala, " dedi alayla. " Ben çıkayım yataktan sen rahatça uyu. "
Kalbim ağzımda atıyordu resmen. Pars yataktan kalkıp odadan çıkarken öylece kalmıştım. Resmen neye uğradığımı şaşırmıştım, böyle bir şey ilk defa başıma geliyordu. Ellerimin tersini yanan yanaklarıma bastırdım.
İçimde iki taraf savaş içerisindeydi; su ile ateşin savaşı gibiydi bu.
Yattığım yerde doğrulup Pars'ın yattığı yere baktım. Böyle davranmaya hakkı yoktu, babamı öldürdüğü halde onunla yakınlaşmamı isteyemezdi. Dişlerimi birbirine bastırdım. Nereye gitmişti?
Nereye gittiyse gitti, diye azarladım kendimi. Yat uyu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
General FictionPars: " Nasıl hissediyorsun kendini? " Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim. " Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım. Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Ne istiyorsun benden? " Yavaşça ayağa kalktı küçük a...