12. BÖLÜM

711 26 1
                                    

Bölüm Sözü :  Tüm dünya sensin ve sen bana aitsin 

İlk defa böyle bir ağrı çekerken bu kadar uzun süre uyumuştum. Deliksiz bir uyku olduğu söylenemezdi, arada sancılar yüzünden uyandığım olmuştu. Bazen Pars'la uyuduğumu idrak edemiyordum ama o mışıl mışıl uyuyordu. Uyuyorken o sert ifadesi yok oluyor, tamamen normal biri gibi oluyordu. O  kadar güzeldi ki.

Sabah da ondan önce uyandım. Ama bunun sebebi bu sefer ağrı değil, sıcaktı. Pars bana sıkıca sarılmıştı, kolları arasında neredeyse ezilecektim. Derin uykuda olduğu belliydi. 

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Pars hep uyumalıydı bence, sadece bu zamanlarda tehlikeli görünmüyordu. Yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını bu kadar yakından çok iyi görebiliyordum. Kendimi tutamayıp elimi yüzüne götürüp yanağına dokundum.

Pars: " Fırsatçı " Pars'ın  dudakları kıpırdayınca neredeyse çığlık atıyordum. Ödüm kopmuştu. Artık nasıl bir dikkatle bakıyorsam.

Tan: " Sen uyanık mıydın? " diye sordum dehşet içinde.

Pars: " On dakika önce su torbana sıcak su doldurdum," dedi. " Kıpırdanıp durma, uyumaya çalışıyorum burada. "

Tan: " Bana sarıldığının farkında mısın peki? " Dudağının kenarı alaycı bir ifadeyle kıvrıldı.

Pars: " Evet " dedi. " Saçının kokusu hoşuma gitti. " 

Kafasını saçlarıma doğru yaklaştırıp derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı. Tam gözlerimle buluştu gözleri. İşte tam o anda karnımda uçuşan kelebekleri hissettim. Bir anda gözleri dudaklarıma indi ve yutkundu. Olacakları az çok bildiğim için hemen kollarından sıyrılıp dikleştim.

Hiçbir şey söylemeden yataktan kalktı. Akşam yatmadan önce çıkardığı gömleği alıp sinirle odadan çıktı. Bu neydi böyle? Onu öpmediğim için mi böyle yapıyordu? Ne yani babamın katilini mi öpecektim?

Bende yavaşça yataktan kalkıp  dolaptan duş sonrası için siyah bir tayt ve siyah yünlü bir sweat alıp banyoya girdim. Sıcak bir duş bana iyi gelebilirdi. 

Uzun bir süre sıcak suda oyalandım. Sıcak su gerçekten de ağrımı azaltmıştı. Kıyafetlerimi giyinip aşağı kendime kahvaltı hazırlamaya inmeye başladım. Yaklaşık bir aydır buradaydım ve her hafta sonu evdeki hizmetliler izine çıkıyordu. Bizde iki gün boyunca kendimiz hazırlıyorduk yemeklerimizi.

Merdivenlerden indiğimde mutfaktan sesler geliyordu. Bir umut tonton teyzenin olmasını diledim. Gerçekten eli lezzetliydi, bana güzel bir kahvaltı hazırlayabilirdi.

Mutfağın kapısına gelip içeri baktığımda adeta şok oldum. Beklediğim manzara kesinlikle bu değildi. Dudaklarım aralandı, kollarım bağını çözüp yanıma düştü.

Pars tezgahın önünde bir şeyler doğruyordu. Beni şaşırtan veya ayran budalası gibi ona bakmamı sağlayan görüntü bu değildi.

Pars'ın üst kısmının tamamen çıplak olmasıydı.

Sırtı bana dönük olan adamın, belinden düşecek gibi duran siyah eşortmanından başka bir şeyi  yoktu. Baştan ayağa onu süzdüğümde, gözlerim irice açıldı. Tezgahın üstünde artık ne doğruyorsa, sırt kasları ve kolları yaptığı işten geriliyor ve muazzam bir manzara sunuyordu ortaya. 

Yutkundum.

Elinin birini havaya kaldırdı ve elinin tersi ile anlını sildi.

Biscolata reklamlarından fırlamış bir adam vardı şuan karşımda.

Peki ben bu reklamları sevmezken, şuan karşımda duran adama neden baktıkça bakasım geliyordu?

Pars: " Eee bir yunan tanrısı eder miyim? " 

Bir anda ortama yayılan ses ve cümleler ile olduğum yerde sıçradım. Gözlerim irice açılırken o aniden arkasını döndü ve göz göze geldik. Dirseğini tezgaha dayadı ve sağ kaşını havaya kaldırdı.


Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin