" Oy ve yorumlarınızı unutmayın. "
Duyduğum silah patlama sesiyle yerimde sıçradım. Adamı vurmuş muydu? Hemen ayağa kalkıp kapıya koştum her ne kadar yerimden kıpırdamamamı söylese de sağ elimle kapının kulpunu çevirip kapıyı açtım.
Bir iki adım ilerleyip etrafı taradım ama yoklardı, sonrasında ormanın başlarında ışık ve kıpırdanmalar görünce o tarafa doğru koşmaya başladım. Yaklaştıkça kişiler ve yüzler netleşiyordu. Bir iki korumanın kenara çekilmesiyle gördüğüm manzara karşısında şok oldum.
Pars elindeki silahıyla korumalara bağırarak bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini duyamıyordum kulaklarım duyma yetisini kaybetmişti. Önünde ise diz çökmüş bir şekilde iki koruma tarafından tutulan gövdesi kanla kaplı vurulmuş adam vardı.
Bu arada ben hala koşmaya devam ettiğim için ne olduğunu bilmediğim bir şeye takılarak yüz üstü yere düştüm.
Çeneme aldığım sert darbe ile inledim. Tabi ensemdeki ağrıyı da unutmamak gerekiyor. Kafamı kaldırıp çenemi çarptığım büyük taşa baktım taş kanla kaplıydı. Sonrasında olduğum yeri hatırlayıp kafamı ileriye doğru çevirdim.
Tüm gözler üzerimdeydi hemen onun gözlerini buldu gözlerim. Gözleri koyulaşmıştı yine, çenesini sıktığı boynunda oluşan damarlardan belli oluyordu. Sağ eliyle silahı kavrayıp diğer elini yumruk yaptı.
O anda bulunduğum ortamdan kaçmam gerektiğini düşündüm düşünmemle ayağa kalkmam bir oldu, çenemden boynuma akan sıcak sıvının kan olduğunun anlamak zor değildi. Son bir kere yüzüne bakarak geldiğim yöne doğru koşmaya başladım arkamdan Parsın bağırmasıyla daha da hızlandım.
Pars: " YAKALAYIN KIZI ! "
Ormandan çıkıp, hemen sağımda kalan büyük siyah kapıya koşmaya başladım. Kapıda kimse yoktu sanırım hepsi parsın yanına toplanmıştı.
Arkamdan gelen adım sesleriyle hızlıca kapıya yaklaştım bu sırada güvenlik kulübesinin kapısı açıldı tabi adam çıkana kadar, ben büyük siyah kapıyı açıp dışarı çıktım. Etrafımda orman dışında hiçbir şey yoktu uzun bir otobandaydım.
Daha fazla beklemeden tekrar koşmaya başladım. Villanın etrafındaki ışıklar otobanı belirli bir yere kadar aydınlatıyordu sonrası zifiri karanlıktı. Arkamdan gelen sesle korumaların kapıdan çıktığını anlamıştım. Hızımı daha da arttırmaya karar verip hızlanacaktım ki karanlık yüzünden önümü göremediğim için ayaklarım birbirine takılıp sağ ayak bileğimi burkarak yere düştüm kafama aldığım üçüncü sert darbe ile gözlerim yavaş yavaş kapandı.
& & & & & & &
Sağ ayağımda hissettiğim acıyla gözlerimi açtım. Kilitlendiğim odadaydım yine, uzandığım yatakta enseme dikkat ederek dikleştim. Ayağımda sarılı bir bandaj vardı. Ayağımı hareket ettirmeye çalıştığım sırada daha da çok acımasıyla yüzümü buruşturdum. Çenemde hissettiğim hafif sızı ile elim direk çeneme gitti. Çeneme pansuman yapılmıştı kim ne zaman bunları yaptı bilmiyordum sanırım benim baygın olduğum sırada yapmışlardı.
Ama neden babamın katilinin evinde öldürülmem gerekirken neden düştüğüm için ayağıma bandaj, çeneme pansuman yapmışlardı. Hemen sol tarafımdan duyduğum bariz bilinçli şekilde çıkarılan öksürük sesiyle soluma döndüm onu görmeyi beklemiyordum.
Pars: " Nasıl hissediyorsun kendini? "
Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim."
Pars: " Sana nasıl hissediyorsun dedim. " Dedi sert bir şekilde.
Tan: " Sen kimsin? ve benim nasıl hissettiğim seni neden ilgilendiriyor?"
Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım.
Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Benden ne istiyorsun? "
Yavaşça ayağa kalktı küçük adımlarla yanıma gelip yatağın yanına oturdu. Bana doğru eğilip gözlerime bakarak konuştu.
Pars: " Seni, seni istiyorum! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
General FictionPars: " Nasıl hissediyorsun kendini? " Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim. " Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım. Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Ne istiyorsun benden? " Yavaşça ayağa kalktı küçük a...