27. BÖLÜM

318 19 10
                                    

Bu bölüm için bayağı uğraştım. O yüzden oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin...

İyi okumalar ❤



Parmak uçlarımı hafifçe yüzünde gezdirdim. Güzel yüzünün her bir santimini aklıma kazımak istiyordum. Dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Yüzünü izlerken hafifçe iç çektim. Çok güzeldi... Ona her baktığımda kalbim sıkışıyordu. Dolgun pembe dudakları uyuduğu için aralanmıştı. Köşeli çenesini süsleyen sakalları uzamıştı. Hızlı uzuyordu sakalları. Anlına dökülen koyu renkli saçlarını düzelttim. Dudaklarımı çıplak omuzuna yaklaştırıp sıcak bir öpücük bıraktım. Teninin kokusunu derin derin soludum.

Sabahın ilk ışıklarında elimdeki sızı ile uyanmıştım. Tekrar uyumak yerine bu durumu fırsata çevirerek onu izlemeye başlamıştım. Çıplak omzunu bir kez daha öpünce kıpırdanmaya başladı. Hareketsiz kaldım, uyanmasını istemiyordum. Yorgundu.

Kolunu aniden belime sardı. Sıkıca sarılınca uyandığını anlamıştım. Birden bire beni çevirerek sırtımı yatakla buluşturdu. Üstümdeki yerini alırken yüzünü boynuma gömmüştü.

" Şey, uyandırmak istememiştim. " diye fısıldadım.

Burnunun ucu boynumda gezinirken uykunun boğuklaştırdığı sesiyle, " Ama uyandırdın " dedi.

Hafifçe kıkırdadım " Özür dilemem gerekiyor mu? "

Tenime doğru gülünce huylandım. Yüzünü boynumla yüzüm arasına sıkıştırırken, " Gıdıklanıyorum " diye sızlandım. Sakallarını üstümdeki pijamanın boş bıraktığı çıplak tenime sürtmeye başlayınca tekrar kıkırdamaya başladım. " Pars, dur artık. " Altında kıpırdanırken gıdıklamaya devam ettim. Sert bedeni yumuşak bedenime her temas ettiğinde heyecanım daha da artıyordu. " Dursana "

Yüzünü boynumdan kaldırıp kıvrılan dudaklarıyla bana baktı. " Özrümü istiyorum. "

Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Özür dilemek için tam dudaklarımı aralamıştım ki  yüzünü eğip sıcak ağzı ile dudaklarımı kavradı. Kollarımı boynunu dolayıp onu kendime doğru çektim. Bu özrü daha çok sevmiştim. Sanırım hatamı sık sık tekrarlayacaktım. Elleri belimden yukarı doğru tırmandı. Çıplak göğsünü göğsüme yasladı. Onunla bu anı yaşamak, yaşanmış tüm tatsızlıklara mola veriyordu. Sanki hiçbir sorun yokmuş gibi hissediyordum.

Saçlarını okşarken eli, leğen kemiğime doğru indi. Üstümdeki pijamayı yukarı doğru kıvırmıştı. Sıcak avuçları pijamanın içine girdi. Tenimi saran elektrik kasıklarımda birikti. Nefes almam için çekilen dudakları çenemden aşağı kaydı. Boynuma derin bir öpücük kondurduktan sonra köprücük kemiğime doğru indi. 

" Tenin ipek gibi, " diye mırıldanınca dudağımın iç kısmını ısırdım.

&            &           &

Gözlerimi aniden açtım. Boş bakışlarım etrafta dolaşırken tekrar uyuya kalmış olduğumu anladım. Pars da göbeğimin üstünde uyuyordu. Bakışlarım komodinin üzerinde çalan telefona kaydı. Uykumdan uyanmama telefon neden olmuştu anlaşılan. Pars da uyanıp uykulu gözlerle, " Saat kaç? " dedi. Duvardaki saate kaydı bakışlarım. " Saat on olmuş. " 

Yataktan kalkan Pars komodinin üzerinden hala çalamaya devam eden telefonu aldı. Kaşları sertçe çatıldı.

" Kim arıyor? " dedim.

Cevap vermeyip elindeki telefonu açık kulağına götürdü.

" Efendim Nazlı? " Nazlı mı? Nazlı kim ve Pars'ı bu saatte neden arıyordu?

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin