1.BÖLÜM

2K 44 10
                                    

" Öncelikle kitabıma hoş geldin ❤"

" Buraya bir yazar klişesi bırakıyorum; Hikayeme başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz."

" İyi okumalar umarım kitabımı beğenirsiniz..."


Bir şeyleri hissediyorum ama ne olduğunu bilmiyorum. Bir yerlerden kaçıyorum ama nereye olduğunu bende bilmiyorum.  Bir şeylerden soğuyorum ama yaşamdan mı? insanlardan mı? çözebilmiş değilim. Birileri beni üzüyor ama sorsalar isimlerini söyleyemem.

Sabah erkenden kalkmış, spor kıyafetlerimi giyinmiş ve kordona koşuya çıkmıştım. Bu gün kendimi havanın güzelliğine kaptırıp bir saat daha fazla koşmuştum. Daha şubat ayında olmamıza rağmen günlük güneşlik bir hava vardı. Üç saatlik koşunun ardından eve gelip hızlıca duşa girdim. 

Ilık bir duşun ardından odamın içindeki giyinme odama girip dolabımı açtım. Dolaptaki kıyafetler daha çok siyah ağırlıklı olmak üzere koyu renklerden oluşuyordu. Aslında pek koyu renkleri seven biri değildim. Ama hayat insanları karanlığı sevmeye mecbur bırakıyor.

Siyah dar bir kot ve transparan tül bluzumu alıp giyinme odasından çıktım. Yatağa bıraktığım kıyafetleri giydikten sonra tekrar giyinme odasına girip sağ tarafımdaki büyük aynadan kıyafetlerimi kontrol ettim. 

Siyah dar kot ikinci bir deri gibi bacaklarımı sararken tül bluz içimdeki siyah sütyenin gözükmesini sağlıyordu. Bu görünümü seviyordum. Kafama sardığım havluyu çıkartıp tekrar odama girdim. Bu sırada makyaj masamın üzerindeki saati görmem ile hızlıca banyoya girip saçlarımı taradım. Kuruttuğum saçlarımı maşa ile şekillendirip makyaj masasına yöneldim. 

Böyle bir günde makyaj yapmam söz konusu değildi, masanın üzerindeki annemden bana kalan tarif ile hazırladığım hanımeli esanslı losyonumu alıp elime damlattım. Boynuma ve el bileklerime sürdükten sonra masanın üzerinde her zaman hazır duran siyah omuz çantamı alıp, hemen yanındaki telefonu içine koyduktan sonra odadan çıktım. 

Sabah yaptığım koşunun süresini arttırdığım için şirkete geç kalmıştım. Hızlıca merdivenlerden inip kapıya doğru yürüdüm. Bu sırada sağımda kalan mutfağa hüzünlü bir bakış attım. Karnım gerçekten açtı ama kahvaltı yapacak zamanım yoktu. 

Kapının hemen yanındaki ayakkabı dolabını açıp göz gezdirdim. Tam bir topuklu ayakkabı hastasıydım, maaşımın neredeyse yarısından çoğunu ayakkabılara yatırıyordum. Neredeyse her şey ile giyilebilecek olan siyah yüksek ince topuk stiletto'larımı  alıp giydim. Dün gece eve geldikten sonra koltuğa attım deri ceketimi alıp çıktım.

Çantamın içerisinde arabanın anahtarını ararken bir yandan da garaja yürüyordum. Arabanın anahtarını bulup çıkarttım ve garajın şifresini girip içeri girdim. Garajda iki tane siyah bir tane beyaz araba vardı. Evet üçü de benim arabamdı. İlk göz ağrım olan ve babamın bana üniversite hediyesi olarak aldığı beyaz Porsche Panamera'ya doğru ilerledim. 

Arabama binip elimdeki ceketimi ve çantamı yan koltuğa koyup kemerimi taktım. Arabamı çalıştırıp yola çıktım. Bir saatlik yolu yaptığım hızla yarım saatte gelmiştim. Araba şirketin önünde durduğunda güvenlik hızla bana doğru gelmeye başladı. Yan koltuktan sadece çantamı alıp kapımı açan Mustafa'ya  teşekkür ederek arabadan indim. 

Birkaç toplantı ve görüşmeler sonrasında gerçekten bitkin düşmüştüm. Sabahtan beri hiçbir şey yememiştim ve her an bayılabilirdim. Önümdeki bilgisayarı kapatıp çantamı ve telefonumu alıp odamdan çıktım. 

Odamın hemen karşısındaki odanın hemen üst köşesinde yazan isime kaydı gözlerim. "Kenan Tokel" her baktığımda olduğu gibi kalbimi derin ağrılar istila etmeye başlamıştı. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde hemen gözlerimi yazıdan ayırdım ve çıkışa doğru ilerlediğim sırada bu gün İlker amcayı görmediğimi fark ettim ve hemen onun odasına doğru ilerlemeye başladım.

Araf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin