Akşam yemeğinden sonra herkes odalarına çekilmişti. Bende günün yorgunluğu ile duş alıp uyumuştum.
Sabah uyandığımda saat epey geç olmuştu. Normalde erken uyanan biriydim ama dün ormanın sonuna kadar gitmek beni gerçekten yormuştu.
Saat 12.00 olmak üzereydi. Bıraksalar tüm günümü yatakta geçirebilirdim. Bu şekilde daha fazla durursam gün boyu yataktan çıkamayacağımı düşünerek yataktan kalktım. Banyoya girip soğuk su ile yüzümü yıkamak kendime gelmemi sağlamıştı.
Dolaptan yırtık kot bir pantolon üstüne siyah bir tişört alıp giyindim.
Saçlarımı toplayarak odadan çıkıp aşağı indim. Salonda kimse yoktu. Karnımdan gelen gurultu ile mutfağa girmeye karar verdim.
Emine teyze mutfağı topluyordu ve arkasındaki mutfak masasında ise bir tane kahvaltı tabağı vardı. Büyük ihtimalle bana hazırlanmıştı. Emine teyze benim geldiğimi görünce gülümseyerek konuştu.
" Günaydın kızım "
Bende gülümseyerek karşılık verdim.
" Günaydın Emine teyze diğerleri nerde? "
" Pars bey oğlum sabah erkenden çıktı, çıkmadan önce de akşam için rakı masası hazırlamamı istedi. Larin de okula uğraması gerektiğini söyleyip çıktı bir saat önce. "
Anladığımı belirtecek şekilde kafamı salladım ve masaya oturup kahvaltımı yapmaya başladım. Pars neden rakı masası istemişti acaba? Bir şeyi mi kutlayacaktı?
Kısa sürede kahvaltımı yapıp mutfaktan çıktım. Uzun zaman önce kafama koyduğum ağaç eve gidecektim bu gün.
Birkaç gündür koşuya çıkarken korumalar peşime takılmıyordu. Daha önceden ağaç eve çıkmak istediğimde izin vermemişlerdi. Bende bunu fırsat bilerek onlar yokken ağaç eve çıkacaktım.
Koşuya çıktığımı düşünsünler diye tayt ve bir tişört giyip saçımı topladım.
Spor ayakkabılarımı giyinip aşağı indiğimde Emine teyze akşam için mutfakta hazırlık yapıyordu. Ona koşuya çıkacağımı sonrasında gelip ona yardım edeceğimi söyleyip evden çıktım.
Evin kapısını çektiğimde tüm korumaların gözü bana çevrildi. Belli etmemek adına her zamanki gibi ormanın başına kadar sessizce yürüdüm. Arkamdaki birkaç adamı hareketlenmesi ile bir an kalbim hızlanınca eğilip bağlı olan ayakkabı bağcığımı tekrar açıp bağladım.
Bu sırada belli etmeden arkama baktım ve hareketlenen korumaların araba garajına doğru ilerlemeleri biraz olsun beni rahatlatmıştı.
Eğer arkamdan gelselerdi ağaç eve çıkamazdım. Hatırladığım kadarıyla Parsın oraya çıkılmaması için emir vermişti adamlarına.
Aslında sıradan bir ağaç evdi ama beni çocukluğuma götürüyordu. Beni oraya çeken bir şeyler vardı. Çıkıp görmeden rahat edemeyecektim.
Ağaç evin olduğu ağaca gelmiştim sonunda. Yukarı çıkmak için bir şeyler bulmam gerekiyordu.
Uzun bir süre etrafta yukarı çıkabileceğim bir şeyler aradım ama bulamadım.
Ağacın karşısındaki büyük taşa oturup düşünmeye başladım. Eve geri dönüp merdiven istesem nedenini sorduklarında ne diyecektim ki?
Bu sırada ağaç evden sarkan bir ip dikkatimi çekti. Hemen oturduğum taştan kalkıp ağaca yaklaştım.
İp çok da kalın bir ip değildi. Beni yukarı taşıyacak kadar sağlam değildi. İpin sağlamlığını test etmek için ipi elime dolayıp aşağı doğru çektiğimde yukardan hemen soluma bir merdiven düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
General FictionPars: " Nasıl hissediyorsun kendini? " Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim. " Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım. Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Ne istiyorsun benden? " Yavaşça ayağa kalktı küçük a...