Bölüm sözü:
Ay gitti, gece bitti,sıra güneşin doğuşundaydı...
Yağmur sonrası toprak kokusu... Ne zaman dalıp gitsem toprak yağmuru ağırlıyor oluyordu. Şubatın son yağmurları yağıyordu.
Havada olan boğucu toprak kokusunu derince içime çekip, gelen nikotin isteğimle camı kapattım. Dolaptan siyah yağmurluğu alıp giydikten sonra masanın üstündeki sigara paketini ve çakmağı alıp odadan çıktım.
Ev sessizdi, Pars ve Larin ortalarda gözükmüyorlardı.
Sessizce merdivenlerden inip kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açıp tekrar burnuma dolan toprak kokusunu tekrar içime çektim. Kapıyı aralı bırakıp kapının hemen soluna verandaya geçtim. Olduğum yere yağmur gelmiyordu. Parsın adamlarının gözleri hemen beni bulmuştu, onları umursamadan elimdeki paketten bir dal sigara alıp dudağıma sıkıştırdım. Paketi hemen arkamdaki camın önüne koydum.
Elimi rüzgara siper ettim ve sigarayı yaktım, ucu tutuşurken derin bir nefes çektim içime. Duman ezbere bildiği yollarda akciğerlerimde hoş bir seyahate çıktı.
O sırada evin kapısı açıldı. Kafamı o yöne çevirmiştim ki Pars çıktı evden. Sanki benim burada olduğumu biliyormuş gibi evden çıkar çıkmaz kafasını olduğum yöne çevirmişti. Önce uzunca yüzüme bakıp üstümü inceledi ve elimdeki sigarayı gördü. "ya sabır " dercesine kafasını sallayıp bana doğru gelmeye başladı.
Yanıma gelip, cebinden çıkardığı paketten bir dal alıp dudaklarıyla sıkıştırdı ve paketi tekrar cebine koydu. Bu arada onu izlediğimi fark etmiş olacak ki kafasını bana çevirdi.
Yaptığımı fark edip hemen önüme döndüm ve sigaramdan bir nefes daha aldım. Sanırım çakmak arıyordu. Önce ceplerine baktı, sonra benim paketimi koyduğum yere baktı. Elimde çevirdiğim çakmağı fark edip verip vermemek arasında kalmıştım ki kafasını bana çevirdi. Çakmağı ona uzattım ama almadı. Eğilip sigarasını çakmağın ucuna yaklaştırdı. Benim yakmamı istiyordu. Gözlerini bana çevirdi ve adeta yak komutu verdi. Çakmağı yakacağımı anladı ve tuttuğum çakmağa elini yaklaştırıp rüzgara siper etti. Çakmağı yaktım sigaranın ucu tutuşurken bir nefes çekti içine.O ikinciyi söndürürken ben üçüncü sigaramı yaktım. Yaklaşık beş dakikadır yağmuru izleyerek sigara içiyorduk. Sanırım dünkü konuşmadan sonra artık sigara içmeme bir şey demiyordu. Aklıma İlker Amca geldi. Kim bilir ne kadar aramıştı beni. Onu çok özlemiştim, o benim ikinci babamdı. Babamın ölümünden sonra o bana babalık yapıp, yol göstermişti.
Kapının açılmasıyla ikimizde kafamızı oraya çevirdik. Larin etrafa bakarken kafasını olduğumuz yöne çevirdi ve sanki aradığı bir şeyi bulmuş gibi bir ses çıkardı.
Larin: " Yemek hazır hadi gelin içeri. " dedi ve tekrar içeri girdi.
Elimdeki sigaraya bakıp tam dudaklarıma yaklaştıracaktım ki Pars elimden aldı ve bir nefes çekip sigarayı yere attı ve ezdi.
Pars: " Hadi " dedi ve kafasıyla kapıyı gösterdi.
Camın kenarındaki sigara paketimi alıp çakmağımın olduğu yağmurluğumun cebine koydum. İçeri girdiğimdeki yemek kokusu karnımın acıktığını hissettirdi bana. Yağmurluğumu sandalyenin başına asıp oturdum.
Yemek gayet sessiz geçmişti. Larin ile Pars pek ilgimi çekmeyen konularda konuşmuşlardı. Ben konuşulanlara ilgilenmeden yemeğimi yemiştim. Şimdi ise Larin ile saçma sapan bir film izliyorduk. Larin filmi pür dikkat izliyordu. Benim hoşuma pek gitmemişti zaten romantizm filmlerinden oldum olası nefret ederdim. Larin'i de kırmak istemiyordum çok ısrar etmişti.
Merdivenlerden gelen sesle merdivenlere baktım pars aşağı iniyordu. Üzerinde siyah kumaş bir pantolon ve siyah boğazlı bir kazak vardı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Sürekli siyah giymesini bıraktım takım elbiseden başka bir şeyle görmemiştim onu. Bazen onun siyah takımlarıyla uyuyup kalktığını düşünüyordum.
Yanımıza gelip oturdu ve elindeki telefonla birisiyle mesajlaşıyordu. Acaba sevgilisi miydi? Sonuçta Pars yakışıklı bir adamdı kesin sevgilisi vardır. Ne saçmalıyordum ben yine!
Parsın telefonu çalmaya başlayınca ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Larine baktığımda o da bana bakıyordu. Ne oluyor gibisinden kafamı sallayınca, alt dudağını büzdü.
Birkaç dakika sonra dışarıdan gelen siyah kapının sürüklenme sesi ve araba sesiyle Larin ayaklandı ve cama doğru gitti. Artık ne gördüyse sevinç çığlıkları atıp bağırmaya başladı.
Larin: " Geldii. Sonunda geldi! "
Tan: " Ne oluyor ya? Kim geldi? "
Larin: " Poyraz geldi " dedi. Poyraz kimdi ? Larin neden bu kadar heyecanlanmıştı.
Tan: " Poyraz kim ? " dedim ve
Larin: " Poyraz abimin sağ kolu en yakın arkadaşı " dedi. Bende
Tan: " Peki sen neden bu kadar heyecanlandın? " Dedim ve Larin birden kendine geldi ve öksürüp
Larin: " Hiiç, bayadır görmüyordum ondandır . Hadi gel bizde dışarı çıkalım. " dedi ve yüzüme bakmadan hemen kapıya ilerledi tabi bende peşinden ilerledim.Kesin Larin bu Poyraz denilen çocuktan hoşlanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araf
General FictionPars: " Nasıl hissediyorsun kendini? " Tan: " Ne istiyorsunuz benden? Bırakın beni evime gideceğim. " Cevap vermesine izin vermeden tekrar konuşmaya başladım. Tan: " Babamı öldürdüğün yetmedi mi? Ne istiyorsun benden? " Yavaşça ayağa kalktı küçük a...