Çağrı'dan
Elif ile konuşmam lazımdı. Bu yüzden Ela bugün spora gideceğini söyleyince hemen harekete geçtim. Çok nadir yanlız kalıyordu. Yaninda ya o kolejden tiki arkadaşları ya da Ayaz oluyordu. Bu fırsatı iyi değerlendirmem lazımdı.
Spor salonuna girmek için kayıt yaptırdım. Neyseki kısa sürmüştü. Soyunma odasına gidip üstümü değiştirdim. Fitness aletlerini olduğu bölüme baktım. Yoktu. Acaba Ela yanlış mı biliyor diye düşünürken karşıda yüzme havuzu tabelası gördüm. Adımlarımı hızlıca atarak o yöne doğru ilerledim. Kapıyı açtım.
Oradaydı. Kocaman havuzda bir tek o vardı. Bu soğukta zaten kim yüzmeye gelirdi ki? Bir sağa bir sola attığı kulaçlarla hızlı, belli bir tempoda yüzüyordu. Birinin içeri girdiğini fark etmemişti.
Havuza soluna doğru yürüdüm. Elif'in şuan yüzdüğü yönün tam karşı hizasında bekledim. Dibe daldıktan sonra ellerini havuzun kenarına koyarak başını sudan çıkardı. Gözlerini açtı. Beni gördü.
Ben de onun gözlerini gördüm. Hayatımda gördüğüm en güzel gözleri, en güzel yüzü, en güzel kızı gördüm.
Ben nasıl kaybetmiştim bu kızı? Nasıl bu kadar büyük bir hata yapmıştım? Aptal piçin tekiyim.
Ne diyeceğini bilemediği çok belliydi. Şaşırmıştı beni burada gördüğüne. Ben de ne diyeceğimi bilmiyordum. Nereden başlamalıydım? Beni affetmesi için yalvaracaktım başka çarem yoktu. Bir erkek için belki bu aşağılayıcı bir şey gibi gözükebilir ama hatalı taraf bendim. Kendimi affettirmem lazımdı. Elif'in beni affetmesi için her şeyi yapacaktım.
Düşündüğümün aksine bağırıp çağırmak yerine bir çırpıda havuzu kenarına asılıp çıkmaya çalıştı. Çıkmasına yardım etmek için eğilip elinden tuttum. Ayağa kalkıp elini elimden hızlıca çekti. "Dokunma bana!" diye bağırdı. Sesini bile özlemiştim.
"Elif...Seninle konuşmam lazım. "
Yüzüme bile bakmadan sert bir tavırla "Seninle konuşacak hiç bir şeyim yok." diye bağırdı.
Arkasında şezlonga uzanıp havlusunu alıp vücuduna sardı. Onu ilk defa bikiniyle görüyordum. Gözlerim ister istemez muhteşem vücuduna kaydı. Tanrım! Bu kız resmen bir afetti. Fiziğiyle, güzelliğiyle, davranışlarıyla o kadar çekiciydi ki sadece beni değil, tüm erkekleri kendine çekiyordu. Okulundaki çoğu çocuk onun peşindeydi ama neyseki Ayaz'dan korktukları için yaklaşamıyorlardı. Ayaz Ateş Koleji'nde okuyan arkadaşlarını bile Elif'i korumaları için örgütlenmişti. İlk defa Ayaz ile aynı fikirdeydim.
Yüzüme bakmamak için kendini tutuyordu. Gözleri sürekli başka yerlerde gezindi.
"Elif seni seviyorum. Senin de beni sevdiğini biliyorum." Bunu söylediğimde bana bakacağını biliyordum. Öyle de oldu. Gözleri gözlerimle buluştu. Sonra dudaklarına alaycı bir gülümseme yerleştirdi.
"Şizofren misin? Kafanda bir hikaye yazmışsın ona inanıyorsun bence. Çünkü ne sen beni seviyorsun, ne de ben seni." Kelimeleri tek tek vurgulayarak söylemişti. Kafama sokmak ister gibi. Ama ben de etkili olamayacaktı.
"Ne kadar inkar edersen et. Biliyorum Elif. "
"Sen bana ne yaptığını hatırlıyor musun Çağrı? Yoksa hafızanı tazelemek için ben tekrar edeyim mi?" Bomboş alanda sesi yankı yapıyordu. Yaptıklarımı yüzüme vurmasını dinlemek istemiyordum. Her anını, bütün pişmanlıklarımı hatırlıyordum.
"Pişmanım. Köpek gibi pişmanım tamam mı?" diye bağırdım. Ama bu bağırış kızgınlıktan uzaktı.
"Üzgünüm ama pişman olman benim yaşadıklarımı değiştirmiyor. Benden uzak dur. Yüzünü bile görmek istemiyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Böyleyim
Teen FictionAşk mı? Dostluk mu? Yoksa her ikisi de mi? Ya da hiçbiri mi?