Bugün günlerden Cemre ve Ege. Babam onları havaalanından almak için bugün işten erken çıkmaya çalışmıştı ama her zamanki gibi yine işi çıkmıştı.
Yine imdadıma Ayaz yetişmişti. Onunla beraber almaya gidiyorduk. Ayaz'ı ikinci defa araba kullanırken görüyordum.Ilkini hayal meyal hatırlıyorum tabi. Mecbur kalmadıkça tercih etmiyordu. Zaten gittiğimiz yerler çoğunlukla yakın yerlerdi.
Havaalanına tam zamanında gelmiştik. Girişte Cemre ve Ege'yi görünce arabadan hızlıca inip onlara doğru koştum. Cemre ile birbirimizin üstüne atladık. Onları görene kadar ne kadar özledigimi farkında değildim sanki.
Cemre ile birbirimizden ayrılmayınca Ege "Burada sarılmayı bekleyen başka birisi daha var." deyince bu sefer ona sarılıp "Aman da kıskanırmış da." diye dalga geçtim.
Ayaz yanımıza gelince Cemre elini uzatmadan "Oo meşhur Ayaz sensin demek." dedi.
"Ayaz benim ama meşhur olan kim bilmiyorum." deyince hep bir ağızdan güldük.
Ege elindeki bavulu arabaya doğru sürerken "Bir kaç gün için bu kadar şey konulur mu?" diye söyleniyordu Cemre'ye. Evet dakika bir gol bir.
Cemre "Sırtında taşıdın sanki Ankara'dan buraya." diye azarladı.
Ellerindeki çantaları bagaja koyup ben öne, Cemre ve Ege arkaya oturduktan sonra yola çıktık. Arkamı dönüp Cemre'ye "Saçını kestirmişsin." Dedim. Önceden baya uzun olan saçları şimdi omuzlarındaydı. Ona farklı bir hava katmış, yakışmıştı.
Ellerini saçlarına götürdü. Göz ucuyla Ege'ye bakıp "Evet, birileri beğenmedi ama." dedi.
"Ben beğenmedim mi dedim?"
"Beni görünce yüzün düştü. Öyle kaldın, hiç bir şey demedin."
"Yahu benim güzelliğinden dilin tutuldu. Ondan konuşmadım."
Onlar arkada tartışmalarına devam ederken biz Ayaz ile önde gülmekle meşgulduk. Cemre ile Ege hep böyleydi ve anlaşılan sevgili olmaları onları hiç değiştirmemişti. Hala aynı tas aynı hamam.
Eve geldiğimizde annemin sarılma faslı on dakika sürdü. Kızım diye Cemre'ye oğlum diye de Ege'ye sarılıp bir türlü bırakmadı.
En sonunda "Anne, sarılma faslın Ege ile Cemre gitmeden biter inşallah."
"Onlarda benim çocuklarım sayılır. Özlemişim, ne var?" dedi ama neyseki bırakmıştı artık.
Annem her zaman ki Ayaz'ı da bırakmamıştı. Hep beraber oturup yemek yedik.
Yemek de Burak Ege'ye "Senden daha iyi Playstation oynayan birini buldum." takıldı.
Ege yanında oturan Burak'a döndü "Hadi ya kimmiş o?"
Burak Ayaz'a doğru bakınca Ege güldü. "İfadesini alalım o zaman."
"Dikkat edin de ben sizin ifadenizi almamayım." diye meydan okudu.
Annem "Ayaz yener." diye ortaya atladı.
Ege anneme bakıp komik bir şekilde kaşlarını çattı. "Nihal Teyze, benim pabucum dama atıldı gibi geldi."
Burak "Ohoo benimki bile atıldı." deyince hepimiz gülmeye başladık.
Annem mutfakta, Burak odasında, biz de salonda sohbet ettik. Cemre ile Ege Ayaz'ı sevmişti. Gerçi Ayaz o kadar iyiydi ki herkes Ayaz'ı severdi. Rüzgar hariç tabii.
Cemre, Ege ile nasıl sevgili olduklarını anlattıktan sonra "Ben olmasam bu şapsallar hala kanka ayağına yatacaklardı." dedim.
Ege "Ee seninkiyle ne zaman tanışacağız?" dedi laf arasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Böyleyim
Novela JuvenilAşk mı? Dostluk mu? Yoksa her ikisi de mi? Ya da hiçbiri mi?