Bilmem ne kadar zaman geçti. Sanırım 6 gün, ya da bir hafta.Gerçi zaman kavramının ne önemi var? Dün de kötü hissediyordum. Bugün de kötü hissediyorum. Yarın da kötü hissedeceğim. Bu kadar kötü hissetmem normal değildi.
Rüzgar sanki düşüncelerimi okur gibi "Biraz güler misin Ela?" dedi.
Okuldan çıktıktan sonra beraber sinemaya gitmiştik.Şimdi de alışveriş merkezinin yemek katında oturmuş yemek yiyorduk.Daha doğrusu karşımda Rüzgar yiyordu, ben ise sadece yemeğimi didikliyordum.
Gözlerimi yemeğimden ayırıp Rüzgar'a baktım. Yüzüme yapmacık olduğu cok belli olan bir gülümseme yerleştirdim. "Gülüyorum işte."
Elindeki çatalı tabağının kenarına bıraktı. "Hep böyle gülüyorsun. Gözünün içi gülmuyor hiç."
Bir taraftan yemeğimi didiklemeye devam ederek "Deniyorum Rüzgar ama yapamıyorum. Sanki Ayaz'a ihanet etmişim gibi geliyor. " diye itiraf ettim. Bu histen bir türlü kurtulamiyordum.
"Sen Ayaz'ı aldatmadın Ela!" Sesini yükseltmişti. "Benimle çıktıgın için kendini suçlu hissetmeni anlayamıyorum."
"Anlamanı beklemiyorum zaten." Neredeyse fısıldamıştım.
"Bu ilişki için hep ben çabalıyorum." dediginden hayretle ona baktım.Başka bir şey demesine fırsat vermeden ben devam ettim. "Ben senin için arkadaşımdan vazgeçtim Rüzgar!"
"İstersen ayrılalım." deyiverdi birden.
"Ne? Ne?" Neye ugradıgımı şaşırmış bir şekilde kekeledim. "Ayrılmak mı istiyorsun?" diye sordum.
Kafasını iki yana salladı. "Hayır Ela, bunu senden ayrılmak istedigim için söylemedim.Böyle bir şey istemiyorum." dedikten sonra elime uzandı.
"Tamam, özür dilerim.Biliyorum, bundan sonra böyle davranmamaya çalışacagım."
Yemeklerimizi yedikten sonra Rüzgar'ın arabasına binerek evimin yolunu tuttuk.Evin sokagına geldigimizde arabadan inmeden Rüzgar "Yarın ki maça geleceksin degil mi?" diye sordu.Yarın okulun basketbol maçı vardı.Sanırım bayagı önemli bir maçtı.Çünkü koç bu maç için takımı deli gibi çalıştırıyordu. Rüzgar genelde antremanlara gelip onu izlememi söylüyordu ama bunu hiç yapmamıştım.
Miray bir grup röntgenci kızın her antremanı takımın erkeklerini kesmek için izlediklerini söylemişti.Antremanlara Ayaz'ı görme korkusuyla gitmemiştim ama maçtan kaçamazdım. "En önde sevgilime tezahürat yapacagım." diyerek güldüm.
İki parmagıyla çenemi tuttu. "İşte böyle gül." O da gülüyordu.Gülüşü çok güzeldi.Fazla güzeldi.Hemen ardından dudagımın hemen kenarını öptü.Dudagımı degil dikkatinizi çekerim.Dudagımın kenarını.Dudaklarım hala hiç öpülmemiş bir şekilde duruyordu.
Arabadan gülümsememi yüzümden eksik etmeden indim.Eve dogru yürüdüm.Nurgül Teyze'nin evinin önüne baktım.Ayaz'ı görmek istemiyordum aslında.Ama belki Elif'i görürdüm.Ama hiç kimseyi göremedim.Bu sogukta bahçede oturma ihtimalleri de yoktu tabii.
Gece başımı yastıga koydugumda bir şeyi farkettim.Rüzgar bu ilişki için hiçbir şey yapmadıgımı söylerken haklıydı galiba.İlk duydugumda çok kızmıştım ama şimdi düşündükçe ona hak veriyordum.Tamam, onun yüzünden Ayaz ile aram bozulmuştu ama ben hala Ayaz'dan vazgeçmiş sayılmazdım.Er ya da geç Ayaz beni affedicekti.Ayaz ile aram bozuk oldugundan sürekli yüzüm asık geziyordum.Rüzgar konuşmasa dogru düzgün konuşmuyordum.Rüzgar için bir şeyler yapmaya karar verip yavaş yavaş uykuya daldım.
~
Maçın yapılacagı okula gitmek için okuldan otobüs kalktı.Bizim okulda da spor salonu vardı ama gidecegimiz okul kolejmiş.Tabi bir devlet okulundaki spor salonuyla kolejdeki spor salonu bir degildi.