35

22 5 2
                                    

Ağzımdan çıkan cümle ile Kerem bana bakıp dona kalmıştı.

- Masal sen ne diyorsun?

- Kendimi gayet açık ifade ettiğimi düşünüyorum.

- Masal... bal dudağım sen ne dediğinin farkında mısın?!

- Evet. Senden ayrılmak istiyorum Kerem.

- Neden?!

Kerem çok öfkelenmişti. Ben şimdi ne diyecektim ki?!

- Sana neden diye sordum!

Keremi kendimden soğutmam lazım ancak böyle vazgeçebilirdi benden. Ah mavi gözüm..

- Ben seni sevmiyorum Kerem ve hiç bir zamanda sevmedim.

- Masal sen kendinde misin?

- Sadece bana gösterdiğin ilgi hoşuma gitti yoksa ben kendimden sekiz yaş büyük birisiyle hiç sevgili olurmuyum akıl var mantık var birde üstelik hocamsın.

Şuanda ben bile ağzımdan çıkan kelimelere inanamıyordum ama bu tek çaremdi.

- Şuanda bunları ciddi ciddi söylüyor olamazsın değil mi?! Şimdi mi aklına geldi senden sekiz yaş büyük olduğum ve hocan olduğum?! Ha söyle şimdi mi geldi aklına!

- Neye inanmak istiyorsan ona inan Kerem aa pardon Kerem hoca.

Kendimden gerçekten iğrenmeye başlamıştım. Kerem ortalığı dağıtmaya başlamıştı yemek masasını çoktan dağıtmıştı bile.

- Beni delirtmek mi istiyorsun Masal! Delirtmek mi istiyorsun!

Kerem herşeyi kırıp döküyordu. Dur Mavi gözüm canını acıtacaksın.

- Sen benim eğitim hayatım için büyük bir engelsin Kerem. Artık ilginde hoşuma gitmiyor kim bilir belkide senin ilgini dolduracak birisini bulmuşumdur çoktan.

Kerem elindeki bardağı elinde kırmıştı. Her yer kan revan içerisinde kalmıştı. Sanki canımdan can gidiyordu.
Tam ayağa kalkıp gidecektim ki Kerem sıkı bir şekilde kolumdan tutup.

- Çok pişman olacaksın!

dedi.

- Ben zaten seninle birlikte olduğun her an için pişmanlık duyuyorum! Şimdi bırak kolumu! Seni ömrüm boyunca birdaha görmek istemiyorum Kerem Ergün.

Bu son cümlemi söyledikten sonra Keremin evinden çıkmıştım. Göz yaşlarımı o kadar çok bastırmıştım ki içeride dışarıya çıkınca özgürlüklerine kavuşmuşlardı ve ben hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Bunu sana yaptığıma inanamıyorum Mavi göz. Ama başka çarem yoktu... Keremi benden ancak böyle vazgeçirebilirdim.
Bir taksiye binip eve gitmiştim.

- Masal bu halin ne böyle berbat görünüyorsun.

- Şuanda konuşmak istemiyorum anne.

- Neyin var senin.

- Sana konuşmak istemiyorum dedim.

- Kendine gel karşında annen var!

- Keremle ayrıldık oldu mu! İstediğiniz sonunda oldu. Git hemen babama da söyle bu mutlu haberini beraber göbek atarsınız.

- Masal bak üzgünsün diye üzerine gelmek istemiyorum ama haddini bil! Saygı çerçevesi içerisinde konuş benimle.

- Ya gerçekten sana inanamıyorum anne.

Annemin laflarını daha fazla dinlemeyip odama çıkmıştım. Yatağıma yatıp ağlamaya başlamıştım bir süre sonra uykuya dalmışım. Sabah alarmımın sesiyle uyandım. Üniye gitmem gerekiyordu ama gidersem Keremi görecektim nasıl bakacaktım ki onun o deniz mavisi gözlerine nasıl dinleyecektim ki dersini. Tam gitmemeye karar vermiştim ki annem odama girdi.

- Ne yapıyorsun sen? Hemen kalk hazırlan geç kalacaksın dersine.

- Gitmeyecğim bügün.

- Masal tamam üzgünsün yeni ayrıldınız biliyorum büyük bir ihtimalle de görceksin onu bugün ama eğitim hayatını mahvedemzsin anlıyormusun beni. Bir adam için-

- O adam diye bahsettiğin kişinin bir ismi var. Ve ben onu çok seviyorum.

- Ozaman niye ayrıldınız?! Masal hiç bir itiraz kabul etmiyorum kalkıp hazırlanıyorsun şimdi. Yoksa bunun sonuçlarına katlanırsın.

- Neymiş bunun sonuçları gerçekten çok merak ettim anne.

- Seni başka bir okula aldırırım.

- Yapamazsın bunu!

- Masal beni zorlama biliyorsun bunu yapabileceğimi.

Annem isterse gerçekten herşeyi yapabilecek bir kadındı.

- 10 dakikan var.

Annem odamdan çıkınca bende mecburen hazırlanmaya başlamıştım. Bir şeyler atıştırdıktan sonra şöför beni okula bıraktı. Kapıda Cerenle Savaşı gördüm. Yüzlerini dahi görmek istemiyordum. Yanlarından geçerken Savaş bana laf attı.

- Günaydın Prenses.

- Bana Prenses demeyi kes!

- Anlaşılan bugün birileri ters tarafından kalkmış.

Daha da fazla Savaşla muhattap olmamak için içeriye girmiştim koridorda Kadiri gördüm.

- Günaydın canikom.

- Günaydın.

- Sana ne oldu?

- Kadir... biz ayrıldık.

Yine gözlerim dolmaya başlamıştı. Kadir bana sımsıkı sarılmıştı.

- Ah benim Masalım...

Zilin çalmasıyla sınıfa girmiştik. Derse Kerem girmemişti onun yerine Burak hoca girmişti ve bu benim onu daha da çok merak etmeme sebep olmuştu. Dersden sonra Burak hocanın yanına gittim.

- Hocam size bir şey sorabilirmiyim?

- Tabiki Masal.

- Kerem hocamız neden bugün derse girmedi?

- Bende bilmiyorum tam olarak zaten son anda haberim oldu derslere benim gireceğim.

- Anladım hocam. Sağolun.

Keremi gerçekten çok merak ediyordum. Ona şimdi sarılmaya o kadar çok ihtiyacım vardı ki o muhteşem kokusunu içime çekmeye.
Okuldan çıkarken Savaş yanıma gelip beni kolumdan tuttu.

- Napıyorsun sen ya?

- Dinle beni.

- Bırak kolumu Savaş!

- Bana sormuştun ya Keremden neden bu kadar çok nefret ediyorsun diye.

- İlgilendirmiyor artık beni. Kolumu bırak şimdi Savaş!

- Kerem...benim abim.

PâyidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin