Gözlerimi açtığım da hastane odasındaydım. Sağ tarafım da Kerem oturuyordu, elleriyle benim elimi tutuyordu. Ellerimi hemen ellerinden çekmiştim.
- Masal! Çok korkuttun beni, sana bir şey oldu zannettim-
- Ne oldu yoksa endişelendin mi benim için?!
- Masal tabiki endişe-
Kerem cümlesini tamamlayamadan odaya Alara girmişti.
- Ya siz şakamısınız ya?! Bi de bu kadını da mı buraya getirdin?! Defolup gidin ikinizde yanımdan.
- Masal-
- Kerem çıkın dedim!
- Alara lütfen çıkarmısın?
Keremin rica etmesiyle Alara çıkmıştı oda dan.
- Kerem sende çık git. Senden iğreniyorum.
- Masal çok ileriye gidiyorsun! Farkında mısın bilmiyorum ama asıl benim senden iğrenmem lazım! Sen değilmiydin benimle sadece bir heves uğruna sevgili olan.
- Kerem bilip bilmeden konuşuyorsun şuan.
- Ozaman anlat'da öğrenelim Masal.
- Senin Rusyaya gittiğin hafta Ceren evinde bir Parti verdi bende oraya gittim Savaş da oradaydı ondan sonra...sabah kalktığım da yanımda Savaş vardı. Ve ben o gece ne yaşadığımızı hatırlamıyorum! Hatırlamıyorum işte hatırlamıyorum!
Keremin gözlerinde ki öfkeyi görebiliyordum.
- Keşke bunu bana ozaman da böyle açık açık anlatsaydın... boşuna kafanı yormuşsun o iğrenç uyduruk bahaneni bulman için.
Kerem tam odadan çıkıyordu ki kendimi tutamadım.
- Peki ya sana ne demeli Kerem?! Bugün gördüğüm Tablo bizim yaptığımızdan daha iyiydi. Sen ne diyorsun?!
- Gerçekten sana çok acıyorum Masal. Bunu sen mi diyorsun bana SEN?! Farkında mısın bilmiyorum ama şuan da bir ilişkin var! Sen böyle bir hakka sahip değilsin.
- Kerem... Alarayı gerçekten seviyormusun?!
- Gerçekten çok gülünç durumdasın Masal ama gerçekten bunu merak ediyorsan söyliyeyim, evet çok seviyorum!
Kalbim'de ki acıyı nasıl tarif edeceğimi bilmiyordum.
- Açık sözlülüğünüz için teşekkür ederim hocam.
Göz yaşlarımı tutamıyordum.
- Masal...ben.. bugün gördüğün manzarayı sen çok yanlış-
- Şimdi odamdan çıkınız!
KEREM'DEN
Masalın kalbini kırdığımın farkındaydım ama o kadar öfkelenmiştim ki.. öfkeme hakim olamadım. Biz ne ara bu hale gelmiştik.
" Öylesine güzel seviyorum ki seni,
Öylesine saf.
Öylesine temiz.
Öylesine derin.
Ve "Öylesine" değil!..."-Özdemir Asaf.
MASAL'DAN
Kerem odadan çıktıktan sonra hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım. Aradan kısa bir süre sonra Savaş la birlikte annemgil gelmişlerdi.
- Prenses çok korkuttun bizi!
- Tansiyonum düştü öyle abartılacak bir şey yok.
- Kızım çok korktum.
- Size kim haber verdi?!
- Hocan aradı. Hayır yani sen niye Cerenin kitabını almaya gidiyorsun ki?!
- Bizim ev daha yakın diye annecim. Ceren'de benden rica edince gittim öyle almaya.
Savaş yanıma gelip bana sımsıkı sarılmıştı. Bende ona sarılmıştım ona o kadar çok ihtiyacım vardı ki. Geceyi hastanede getirmişti Babam biraz sağlık konusunda takıntılı olduğu için bütün tetkikleri yaptırmıştı. Sabah evimize gitmiştim. Okula da gidememeiştim zaten gitmek de istemiyordum açıkcası. Gün içerisinde Savaş gelmişti yanıma beni güldürmek için elinden geleni yapıyordu.
- Prenses hadi iyileş artık ya daha kaynana testim bitmemişti.
- Ne yapalım ukala bey birazcık beklemek zorunda kalacaksınız testinizle artık.
- Bir şey dicem bana başka bir takma ad mı bulsak daha tatliş bir şey:)
- Demek daha tatliş bir şey istiyorsun:) hmm.. öküze ne dersin?
- Çok kötüsün Prenses.
- Şaka yaptım tamam ozaman ben sana ama zaten yahuşuklum diyorum.
- Hahahahahaha bir daha desene nasıl diyorsun?:)
- Benim yahuşuklu Prensim.
- Ya ben seni çok seviyorum Prenses.
- Ben de seni.
Savaşın göğüsüne kafamı koyup gözlerimi kapatmıştım. Gerçekten mutlu olmak istiyordum artık. Böylece bir günün daha sonuna gelmiştik. Sabah olduğun da Babam halen okula gitmememi söylese de ben gitmek istiyordum malum sınavlar yaklaşıyordu.
- Masal canikom daha iyimisin?
- Evet canom çok daha iyiyim.
Derse girdiğimiz de Kerem girmişti içeriye herkes çok şaşırmıştı.
- Hocam siz haftaya gelmeyecekmiydiniz?
- Evet ama projem daha erken bitti bende sizi yalnız bırakmak istemedim malum sınav haftası yaklaşıyor.
- Hocam süper adamsınız.
'Ya ne demezsin'. Kerem dersi bitirdikten sonra bahçeye çıktık Ceren'le birlikte, Savaş yine gelmemişti okula ulaşamıyordum da muhtemelen halen uykudaydı beyfendiler. Okul bittikten sonra Savaşın yanına gittim. Kapıda biraz bekledikten sonra açabilmişti sonunda Savaş.
- Prenses niye sabahın köründe geliyorsun.
- Sabahın körü mü?! Öğlen oldu Savaş, okula da gelmedin zaten.
- Sen anlatırsın bana.
Savaş bana sımsıkı sarılıp boynumu öpmüştü. Bende ona sımsıkı sarılıyordum. Elleri belimi kavrayıp beni kendine daha da çok yaklaştırmıştı.
- Beni öldürüyorsun Prenses, direnemiyorum sana karşı.
Kalp atışlarım hızlanmıştı...
- Savaş-
Cümlemi bitirmeden Savaş beni öpmüştü. Bende ona karşılık vermiştim.
- Seni çok seviyorum Prenses.
' Seni çok seviyorum bal dudak'
Zihnim de Keremin sözleri canlanmıştı. Savaşı kendim den itmiştim.
- Ne oldu Prenses?! Yalnış bir şey mı yaptım eğer çok ileriye gittiysem çok özür dilerim-
- Dileme Savaş yalnış hiç bir şey yapmadın.
- Ozaman ne oldu birden bire?! Ne oldu?! Neden hep mutlu anlarımız yarıda kesiliyor?!
Savaşa ne diyeceğimi gerçekten hiç bilmiyordum.
- Ah tabi ya ben anlıyorum artık Prenses sen onu, Keremi, halen unutamadın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pâyidar
Romance"Söyle kim üzdü seni bu kadar?... Seçtiklerin mi vazgeçtiklerin mi?" Yaşamımız boyunca bizi en çok kimler üzer? Bizim kendi hayatımıza seçtiklerimiz mi vazgeçtiklerimiz mi? Masal Özel gittiği yaz kampın da hayatının aşkına rastlar( Kerem Ergün) a...