Ben şimdi ne diyecektim ki. Tam o sırada Savaş yanımıza geldi.
- Prenses herşey yolunda mı?
- Bende tam senin yanına geliyordum Savaş. İyi eğlenceler hocam.
Savaşın gelmesiyle Keremin gözlerinde ki o hayalkırıklığını görebiliyordum. Off Masal ya!
- Ne hakkında konuştu seninle?!
- Hiç öylesine... havadan sudan.
Saat iyice geç olmuştu artık arkada çalan müzik başımı ağırıtmaya başlamıştı. Ceren bütün gece Keremin yanındaydı. Bu beni oldukça rahatsız ediyordu. Aniden çok tanıdık bir şarkı çalmaya başladı.
Benim gönlüm sarhoştur
Yıldızların altında
Sevişmek ah ne hoştur
Yıldızların altında.Bu şarkı zihnim de Keremle olan anılarımı canlandırmıştı.
- Sizin gibi özel bir insanla tanıştığım için çok memnun oldum.
- Sana eşlik etmeme izin verirmisin?
- Uyandırmaya kıyamadım seni.
- Seni çok seviyorum bal dudak.
Hayır... hayır sus artık sus!
- Masal iyi misin?
- Savaş kapattır şu şarkıyı! Sus artık! SAVAŞ!
- Prenses endişeleniyorum bak.
- Kapattır şu şarkıyı dedim sana! Sustur şunu!
- Sakin ol!
Savaş oturduğumuz masadan kalkıp DJ yanına gitti. Bir kaç dakika sonra başka bir şarkı çalmaya başlamıştı.
- Ben gitmek istiyorum buradan.
- Tamam gel beraber çıkalım.
Savaşla birlikte kulübü terk etmiştik.
- Ne oldu sana öyle içerde?!
- Konuşmasak olur mu bugün.
Savaş bana odama kadar eşlik etmişti. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra yatağa yattım. Bütün gece boyunca tek bir gram uyku uyumamıştım. Ceren sabaha karşı odaya gelmişti ve kiminle olduğunu düşündükçe kendimi kaybediyordum. Mavi göz ben seni çok özlüyorum. Lütfen beni unutma, çünkü ben seni unutmadım. Güneş doğunca bende kalkıp kıyafetlerimi giydim ondan sonra da Cereni uyandırdım.
- Ceren hadi kalk, kahvaltıya geç kalacağız.
- Tamam kalkcam bi 5 dakika daha ver bana.
- Tamam ben iniyorum ozaman.
- Hayır dur bekle! Daha sana dün gece neler olduğunu anlatmak istiyorum.
- Duymak istemiyorum.
- Ne demek duymak istemiyorum ya.
- Kendimi gayet açık ifade ettiğimi düşünüyorum.
- Masal sen iyi misin sana şurda mutluluğumu anlatmak istiyorum.
- Duymak istemiyorum Ceren. Hem Kerem hocayla takılmanı çok yanlış buluyorum.
- Masal kusura bakma ama dünya senin etrafında dönmüyor sana gelince her şey oluyor ama Cerene olmaz niye çünkü Ceren bir Masal Özel değil.
Cerene hiç bir şey söylemeden odayı terk etmiştim. O kadar haklıydı ki söylediği cümlelerle. Aşağıya indiğim de Savaşla karşılaştım.
- Günaydın Prenses.
- Günaydın bay ukala.
- Beraber kahvaltı yapalım mı?
- Olur. Zaten Cerenle biraz tartıştık.
- Neden?
- Ya işte sabaha karşı geldi bende doğru bulmadığımı söyledim Kerem hocayla takıldığını.
- Masal bundan sana ne?! Bırak insanlar yaşasın nasıl yaşamak istiyorlarsa bu Cerenin sorunu. Ama ben biliyorum senin neden böyle davrandığını...
- Tamam sus Savaş bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
- Masal artık unut onu. Etrafına bak biraz, bak burda bende varım. Ben seni çok seviyorum Prenses.
- Savaş-
- Tamam bir şey deme Prenses. Ama biliyorum bir gün sende beni seveceksin.
- Ben biraz hava almaya çıkacağım.
- Tamam Prenses.
Savaşın söyledikleri öyle içime oturmuştu ki. Tam o arada Keremi gördüm o da beni fark etmişti. Keremi gördükçe aklıma Cerenle olan kavgamız geliyordu.
- Bulmuşsun hemen yeni birisini.
- Anlamıyorum seni Masal?
- Cerenle aranızda ne var?!
- Bende sana aynı şekilde Savaşla aranızda ne var diye sorabilirdim.
- Sor ozaman çünkü-
- Bu beni artık ilgilendirmiyor Masal. Sende lütfen artık benim özel hayatıma karışma.
- Öyle olsun HoCaM.
Tam arkamı dönüp gidecektim Kerem bana seslendi.
- Çok ince giyinmişsin çok fazla dışarıda kalma üşütürsün.
Keremin beni halen düşünüyor olması içimi o kadar çok ısıtmıştı. İçimden ona gidip sım sıkı sarılasım geliyordu ama bunun mümkün olmadığını biliyordum ve bunların hepsi benim hatam yüzünden. Hatırladıkça kendime olan öfkem daha da çok artıyordu. Odama çıktığım'da Ceren yoktu muhtemelen aşağıya yemek yemeye inmişti. Bugün kayak yapacaktık ama benim hiç motivasyonum yoktu. Aradan bir kaç saat geçtikten sonra kayak için hazırlanmaya başladım Ceren halen odaya gelmemişti. Ben kıyafetlerimi giyindikten sonra aşağıya indim Cereni bulma ümidiyle ama hiç bir yerde göremiyordum.
- Savaş, Cereni gördün mü?
- Yok. Hadi gel gidelim.
- Tamam.
Buranın manzarası o kadar güzeldi ki.
- Korkuyor musun Prenses?
- Kim ben mi? O soruyu bence siz kendinize sorun bay ukala.
- Ben ne korkacam kayak kaymaktan.
- Var mısın yarışa?
- Olur Prenses. Nesine?
- Hmm... eğer ben kazanırsam Kereme herşeyi anlatacaksın.
- Tamam zaten ben kazanacağım için sorun yok.
- Allah allah. Göreceğiz bakalım bay ukala. Sen şartını söylemedin.
- Süpriz. Ben kazanırsam ozaman söyleyeceğim.
- Pekiii.
Savaşla birlikte en tepeye çıkmıştık.
- Hazır mısın Prenses?
- Hiç olmadığım kadar.
Savaş la birlikte kaymaya başlamıştık ve bence çok iyi ilerliyordum. Tam kazandım diyordum ki içimden Savaş bir hamle yapıp beni geçti. Off Masal birde o kadar iddialı iddialı sözler söyledin.
- Prenses? Ne oldu sesin soluğun çıkmıyor.
- Tamam tamam sen kazandın bay ukala.
- Ozaman gelelim benim şartıma.
Savaşın ne isteyeceğini gerçekten çok merak ediyordum. Ben söylemesini beklerken o bana bir adım yaklaşmıştı.
- Ne oyunu oynuyorsun yine Savaş?!
Savaş benim söylediğime cevap vermeyip bir adım daha yaklaşmıştı bana. Ben tam 'napıyorsun' diye soracaktım ki bana sormama fırsat vermeyip dudağımdan öptü.
- Senden tek bir şans istiyorum Prenses...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pâyidar
Romance"Söyle kim üzdü seni bu kadar?... Seçtiklerin mi vazgeçtiklerin mi?" Yaşamımız boyunca bizi en çok kimler üzer? Bizim kendi hayatımıza seçtiklerimiz mi vazgeçtiklerimiz mi? Masal Özel gittiği yaz kampın da hayatının aşkına rastlar( Kerem Ergün) a...