1. YILIMIZ KUTLU OLSUN CANLARIM ❤️
Bu özel geceye yakışır bir bölümle geldim. Beğenmeniz umuduyla. Keyifle...BÖLÜM 19: "O ölünün hayâleti hâlâ kalbinde."
Benim hikâyem bitti. Hemde o gün, o kaldırım üzerinde tek başıma ağlarken...
Bitmişti, bitmiştim.
Ama şimdi, bitti dediğim hikâyenin kahramanı karşımdaydı. Benim hikâyemin kahramanı...
Onu tanıyordum. Onu biliyordum. Güzel gülümser, sözleriyle insanı gün doğumu kırmızısına boyardı.
Ama bu adam bir yabancıydı.
Yüzündeki soğuğun tipisi, sevdiğim kıştan çok daha öfkeliydi. Karşısında, bakışları altında üşümüştüm.Kimdi bu adam? Nereden gelmişti?
Kalbim. Ah ne yaptığını, ne istediğini bilmez kalbim...
Onca insanın önünde beni nasıl da zora koşuyordu. Donup kalmıştım. Onca zaman hayâlini kurduğum andaydım ama kilitlenmiştim. Ya da bakmayı umduğum gözler değildi bunlar, eğer olsaydı böylesine üşür müydüm?Yıllar sonra gördüğüm yüzde yabancı naralar çınlarken hareketlenip bana doğru yavaş ama kararlı birkaç adım attı. Doğrudan bana, üzerime geliyordu. Ama hayır. Tam karşımda durmak yerine beni umursamaz bir tavırla es geçip geride kalan kalabalığa yöneldi.
O an sanki bir yumru boğazımda takılı kalmıştı ve ben nefes alamıyordum. Düşündüm. Bunun bir rüya olabileceği gerçeğini düşündüm. Karıncalanan elimi yumruk yaptığımda kendimi öyle sıktım ki tırnaklarım yine etime battı. Hayır. Bu bir rüya değildi.Sonra yine o yabancının sesi etrafı doldurdu. "Yarın gece güzel bir organizasyon istiyorum."dedi tok sesiyle. Zorda olsa kıpırdanıp omuzum üzerinden usulca geriye baktım. Sırtı bana dönüktü. Oysa zaten bana bakarken bile bakmıyor gibiydi. İçimde bir yerlerde kendini belli yıllarca belli eden sızı şimdi, şu anda dayanılmaz bir hâl almıştı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi sıkıca yumdum. Sonra yine konuştu. "Yeni patronunun geldiğini herkes duymalı."
İrkilip gözlerimi açtım. Yıllar önce öğretmenim olan adam şimdi de patronum mu olmuştu?
Kabullenebilir miydim? Önce gidişini sonrada bir yabancı olarak dönüşünü...Öylece durmuş kendi denizimde boğuluyorken adım sesleri yine yakınıma kadar geldi. Tam yanımdan geçtiğinde yine aynı yerine, sahnenin önüne geçti. Bakışlarımı yerde tutup düzenli nefesler almaya çalıştım.
Ben kendi bilincimi toparlamaya çalışırken o birkez daha konuştu. "Bu arada, buranın adı değişecek."dedi ciddi bir tavırla. O an başımı kaldırıp yine ona baktım. O ise benden uzağa bir yerlere bakıyordu. "Herkes bilsin."dedi elindeki kağıtları Rüya'ya verirken.
"Bundan sonra bu mekânın adı Kırlangıç."
Şaşkınlıkla açılan ağzımı uzanıp elimle kapamıştım. Ne tür bir tesadüf bizi yıllar sonra bu anda, bu isimde buluşturmayı başarırdı ki? Ya da şunu sorayım, bu bir tesadüf müydü? Yoksa daha mı fazlası?
İnsanların ilgisi dağılmaya yüz tuttuğunda kendi aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı. Ben ise zaten yeterince burada kalmıştım. Daha fazla gücüm kalmadığında hareketlenip insanları eş geçtim ve kendimi doğrudan kulise attım. Kapıyı kapatıp arkasında durduğumda bir süre öylece kaldım. Şoktan ya da hayâl kırıklığından ne yapmam gerektiğini bir süre idrak edememiştim.
Bundan sonra ne yapabilirim diye düşünüyorken gözüm hâlâ elimde duran kırık gitarıma ilişti. Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Bunu onun bana hiçlikle bakan gözlerinde görmüştüm.Olduğum yerde derin bir nefes aldım. Artık bir şeyler için umut edip hayâl kurma yaşını çoktan geçmiştim. Üstelik artık ortada hayâlini kuracağım bir umudumda yoktu. O yokken bir yerlerde var olduğunu bilerek yaşamıştım. Yoktu ama bir yerlerde hâlâ benim tanıyıp sevdiğim adamdı. Böylece yılları geçirdim ben. Şimdi burada, ama hiç olmadığı kadar uzakta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F I R A L
Teen FictionYüreğimdeki kırlangıç ile karşımda duran sapana bakıyordum. Gün gelip beni vuracaktı. Ama belki de ölmeye bile değecekti. . . . . 2020/4 ŞUBAT