BÖLÜM 34: "Gökkuşağı Salıncağı"

138 11 53
                                    

Çok özel bir bölüm ile geldim. Özlenen ve uzun zamandır beklenen türden...
Keyifle. Multideki şarkıyı mutlaka dinleyin. Çok kalp❤️


.
.       .

BÖLÜM 34: "Öylesine doğru geliyorsun ki..."

Var olduğum yerdi, kayboluşumun merkezi. Ben buradaydım. Aslında hiç yoktum. Duyulmayı bekleyen bir sağır, görülmeyi umut eden bir hayalet... En çokta savaşamadığım bu harbın, kaybedeniydim.

Yıllarım gidiyordu. Hayallerim. En çokta sevdiklerim...

Oysa şimdi elimde kalan şey sadece müzikti. Ben, yalnızca ona tutunabilirdim. Onunla yaşayabilir, belki de savaşabilirdim.

"Heyecanlı mısın?"

Önümdeki aynaya vuran yansımasına tebessüm ederek baktım. Onur, hemen gerimde elinde tuttuğu yaka çiçeğiyle dikiliyordu. Bu gece bizim yeni işimizde ilk gecemizdi. Elbette bunun için heyecanlıydım. Ama beni en çok geren şey aklımda dönüp duran bambaşka düşüncelerdi.

Anlaşma imzaladıktan sonra dört gün geçmişti. Dört koca kayıp gün.

"Avuçlarım terliyor."demiştim. Hemen ardından avuç içlerimi uzun siyah saten elbisemin eteklerine sildim.

"Bu çok normal. Ama merak etme harika geçecek."

Omuz silkip geriye döndüm. "İstanbul'a ne zaman döneceğiz?"

"Şirketin oradaki şubesi hazırlanıyor. Açılış gününden evvel döneriz. Zaten açılış gecesinde biz olacağız. O zamana kadar sende rahat kafayla şarkılarını seçmiş olursun."

Sessizlik içinde onu dinliyorken birden kulisin kapısı açıldı ve içeriye Eray girdi. "Hazır mısınız?"

Başımı salladım. "Evet."

"Süper. Bizimkilerde hazır. Birazdan sahneye çıkıyoruz. Haydi Onur." Cevap beklemeden çıkıp gittiğinde ben yeniden Onur ile başbaşa kaldım. Olduğu yerde durmuş beni izliyordu.

Dayanamayarak, "Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?"diye sordum.

Güldü. "Seni tanıdığım ilk ana gittim. Şu an olduğun kızdan çok farklı biriydi."

Elimi gelişi güzel savurup bakışlarımı indirmiştim. "Değişen tek şey görüntü. Ben hâlâ o..."

"Hayır Fıral. Sen deli filan değilsin."

Bu defa ben güldüm. "Bunu senin değil, ablanın doktorum olarak tasdiklemesi gerekiyor."

Olduğu yerden kıpırdanıp bana doğru adımladığında duruşumu dikleştirip gözlerine baktım. Aramızda bir nefeslik uzaklık varken huzurla gülümseyip omuz silkmişti. "İnan bana. Her geçen gün katettiğin yolu görseydi, bir an beklemez sana bunu kendisi söylerdi." Bir anlığına durup bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Seninle gurur duyuyorum."

"Onur."

"Şşş. Bir şey söyleme. Sadece kendine zaman ver. Her şey iyi olacak." Elini yanağıma bastırmıştı. Teninin soğukluğunda ürperip gözlerimi yumdum. "Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Bana inandığın için."

Gözleri anlayışlı bir gülüşle kısıldı. "Asıl ben teşekkür ederim Fıral."

Sakin bir şaşkınlığa kapılmıştım. Bu defa aynı soruyu ona ben sordum. "Ne için?"

"Varlığın için."

F I R A L Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin