Kulağıma gelen kapı tıklatma sesiyle açtım gözlerimi, gözlerimin içi yanıyordu uykusuzluktan. Dışarıdan Aram'ın büyük halasının sesini duydum
' yavrularım uyanın hayde geç oluyor yola çıkmanız gerekir.'
Dedi. Belimde Aram'ın elini fark edince aniden irkildim, ve arkamı dönmek için yeltendiğimde Aramla burun buruna geldik. Hafifçe kafasını kaldırdı
' günaydın karıcığım'
Diyerek alnımdan öptü. Gözümün içine bakıyordu koyu yeşil gözleriyle, hemen toparlanıp çıktım yataktan. Aram boğuk sesiyle hala kapıda bekleyen halasına seslendi
' geliyoruz hala!'
Aram kafasını yastığına tekrar gömdü ama aniden kafasını kaldırıp bana döndü
' karıcığım biz bu odadan çıkınca senden çarşaf isteyecekler.'
Dedi, sesi Telaşlı çıkmıştı. Bu cümleyle rengim attı, Aram sahte evliliği kimsenin bilmesini istemiyordu ama eğer halasına bir çarşaf vermezsek dün gece gerdek gecemizin bir düzmeceden ibaret olduğunu anlarlardı. Birden tüm vücudumu bir endişe sardı, ne yapacaktık şimdi? Aram yataktan doğrulurken
' sen şimdi üzerini değiştir bende o ara birazcık omzumu kanatıp çarşafa süreyim, elimi falan kesersen belirgin olur.'
Dedi. Hafifçe kafamı onaylar bir şekilde oynatıp dolaptaki kıyafetlerden birini elime alıp banyoya girdim. Ben üzerimi değiştirene kadar Aram da halletmişti, üzerini değiştirmişti. Hızla çarşafı yatağa güzelce gerdirip düzelttim, anlamamaları lazımdı...
Sabah çok erkendi ama büyük bir kahvaltı hazırlanmıştı, Aram'ın halaları oturmuş bizi bekliyorlardı günaydın diyerek masaya geçtik. Annem yoktu muhtemelen eve gitmişti ve biz onu oradan alacaktık. Aram'ın büyük halası güler yüzle konuşmaya başladı
' gızım bizim oğlanı gaçıracakmışsın İzmir' e. Okuyacakmışsın orda, afferim sana '
Dedi. Bende tıpkı onun gibi içten bir gülümsemeyle karşılık verdim
' evet hala, okumak istedim ve Aram da sağ olsun çok yardımcı oluyor '
Dedim. Aram inanamayan gözlerle bana baktı ama hemen toparladı kendini, sonuçta ortada bir anlaşma vardı ve Aram nasıl sadık kalıyorsa anlaşmaya bende sadık kalacaktım. Uzun bir sohbet eşliğinde ve Alya'yla Aram'ın didişmelerinin ardından kahvaltı bitince kalktık. Düğünden bir gün önce her şey İzmir'e gitmiş ve yerleştirilmişti. Biz de Aram'ın ailesiyle vedalaşıp gidecektik. Tüm aile kapıya kadar geldi bizimle, Aram halalarının elini öpüp kardeşine sarılırken bende büyük haladan başlayıp ellerini öptüm helallik istedim. Aram bir ara içeri girip odadaki diğer kardeşinin yanına gitmek için ayrıldı yanımızdan, Alya yanıma gelip sarıldı bana
' biliyorum Dilvan, tüm olanlar için kızgınsın ama inan bana ben seni çok seviyorum, içimde sana karşı birazcık bile art niyet yok. Abimde çok seviyor, keşke bu şekilde olmasaydı...'
Dedi. Bazı tavırlarına ne kadar sinir olsamda Üzüldüm ona bana çok yardım etmişti aslında, bende ona sarılıp sırtını sıvazladım.
' üzülme Alya, insan kaderinde ne varsa onu yaşıyor. Kötü başlangıçlar oldu evet ama bu ikimizin de suçu değildi. Sık sık gel ziyaretimize olur mu?'
Dedim. Sıcacık gülümsemesiyle
' tabi ki gelirim yenge!'
Dedi, biraz komik olmuştu bana yenge demesi ama ister istemez içimde onu seven bir taraf vardı. Aram da gelince arabaya binip yola koyulduk, aram elimi tutup öptü
' karıcığım, anneni getirecekler ama yarın çünkü toparlanmak istediğini söylemiş halama'
Dedi, biraz şaşırsam da ses çıkarmadım ve yavaşça elimi Aram'ın elinden kurtardım. Aram kaşlarını çatarken ben kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım.
Yazardan...
Genç adam kavuşmuştu işte sonunda kadınına. O kadar emek vermişti ve sonunda almıştı onu yanına, şuan sadece yanındaydı ama bir gün kadınının kalbine girecekti. Ona kendini sevdirecekti. Şuan kadınına acı veriyor onu üzüyordu bunun farkındaydı ama onsuz yapmıyordu ki. Bu zamana kadar hep sabretmişti ama artık dayanamıyordu uzak kalmaya. Her şeyi telafi edecek ve kadınını dünyanın en mutlu insanı yapacaktı ama zaman gerekiyordu. Zaman geçtikçe düzeltecekti her şeyi...
Genç kadın kırgın ve çok yorgundu, ne yapacaktı şimdi? Tek seçeneği vardı oda okuluna odaklanmaktı. Aklından çıkmıyordu Mir'in kırgın bakışları, üzgün ses tonu... En büyük hatayı onun kendisine yardım etmesine izin vererek yapmıştı genç kadın. Tek başına devam edip onu hiç karıştırmamalıydı hayatına, şuan hem onu özlüyor hem de büyük bir vicdan azabı çekiyordu. Ne hakkı vardı onu bu kadar kırıp incitmeye? Oysa kendisi de paramparça değil miydi zaten? Ah bu genç adam olmasaydı, hayatına girmeseydi, her kaçtığında onu bulup dizinin dibinde tutmasaydı hayatı daha güzel olacaktı. Mahvetmişti genç kızın hayatını, hayallerini, hislerini... Tıpkı bir cam gibi kırmıştı genç kadını. Yolsuz, izsiz, kimsesiz kalmıştı sonunda. Annesi vardı ama gerçeği bilmiyordu ki, Mir biliyordu ama onu da kaybetmişti işte. Belki de hiç kazanamamıştı? Kim bilir?
Mir yolunu kaybetmişti, ilk defa birinin gözlerinde kendini görmüş, gerçekten sevildiğini hissetmişti. Alışmıştı genç kadına, hatta bazen hayal kuruyordu onunla farkında olmadan. Genç kadın o canavarı sevdiğini söylese bile inanmak gelmiyordu içinden. Emindi korkuyordu genç kadın ama söyleyemiyordu bunu. Koruyacak, sığınacak kimsesi olmadığını düşünüyordu belki de genç kadın. Doğruydu ama koruyamamıştı Mir onu, kaçıramamıştı o canavardan. Belki de o canavar onu tehdit etmişti bu yüzden öyle konuşmuştu genç kadın. Unutamıyordu o bakışlarını, git diyordu dili ama gözleri yardım istiyordu. Mir her gece düşünmekten kafayı yiyordu kendini tiyatrosuna, öğrencilerine adıyordu ama olmuyordu. Tufan bile onu neşelendiremiyordu, yüzü gülmüyordu. Tek düşündüğü genç kadının nasıl olduğu ve neden korktuğuydu. Tanıyordu genç kadını asla lafını sakınmaz, dikerdi burnunu havaya karşı koyardı bütün acılara, kötülüklere. Ama bu sefer boyun eğmişti, altında yatan o büyük sebep neydi? Neden genç kadın o canavara boyun eğmişti?Dilvan'dan...
Yol bitmek bilmiyordu, aslında uçakla da gidebilirdik ama uçak fobim vardı ve her şeyi bilen Aram bunu da biliyordu... Zaten hakkımda benim bilmediğim her şeyi biliyordu. Yanımdaki Adam resmen kocamdı ama ondan ölesiye nefret ediyordum. Aldığı nefesten, yürüdüğü yola kadar sinir oluyordum, bana verdiği tek mutluluk okuldu. Hâlime bakın, kendi emeğimle kazandığım okulu kocam olacak adam bahşediyormuş gibi bahsediyorum. Bu beni daha çok delirtiyor, neyse ki evde yalnız olmayacaktık annemde bizimle olacaktı, beni rahatlatan tek şey buydu. Gözlerimi sımsıkı kapattım, çok uykum vardı ve uyumak istiyordum. Güneş tepeden yüzüme hafifçe vururken ısınıp kendimi uykunun sessiz kollarına bıraktım...
********
Selamm kafes okurlarımmm💜
Yorumlar ve voteler hiç yok olsa da (😂) beni yıldıramazsınız :))
Severek yeni bölümü yazdım ve inşallah sizde severek okursunuz ❣️
Gelecek bölüme kadar kendinize cici bakınnn💚🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
General FictionBu Kitabın gerçek kişi veya kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Ben Dilvan... Dilvan TİMURAĞAOĞLU. Mardin Kızıl Tepede, Kikan aşireti adı altında yaşamaya çalışıyorum, Babamsız... Annem Meral TİMURAĞAOĞLU. Ankara'da doğup büyümüş...