Mutlu olurduk değil mi? Yaşanan kötü şeyler, ağır kayıplar, açılan yaralar bir gün geçerdi ve mutlu olurduk değil mi? Kimsesizken bile kocaman gülüşlerimiz ve ballandıra ballandıra çocuklarımıza anlattığımız güzel anlarımız da olurdu değil mi?
Gözlerimi Aram'ın sesiyle açtığımda, alışmış olduğum büyük evlerin aksine hayalimdeki gibi küçük ve sevimli bir ev karşıladı beni. Bahçesi çok büyüktü ama ev çok sevimliydi, arabadan yavaşça indim Aram'ın yüzüne bakmadan bahçe kapısından girdim. Evi gezmek istiyordum nedensizce, 4+1'di gördüğüm kadarıyla 3 kişi için oldukça genişti. Çok fazla komşumuz yoktu ama yine de güzeldi, kapının önünde ve evin etrafında her zaman olduğu gibi Aram'ın korumaları vardı. Korkuyordu belki de kaçarım diye, kim bilir belki de kaçardım...Evi gezmek için içeriye girdim, beni 35-40 yaşlarında bir abla karşıladı. Sevimli yüzüyle gülümsedi
' hoş geldiniz Dilvan hanım'
Dedi. Daha öncede söylemiştim işçi patron ilişkisini sevmiyordum, üstelik burada bir esirdim arkadaşa da ihtiyacım vardı. Ben de nazikçe gülümsedim
" hoş buldum abla, senden bir şey rica edebilir miyim?"
Dediğimde başıyla onayladı beni, bende konuşmama devam ettim
" senden ricam bana hanım deme. Benim adım dilvan, sadece adımı söyleyebilirsin"
Dedim. Biraz şaşırmıştı galiba ama hemen toparlanıp gülümsedi bana
" peki öyle derim Dilvan, bu arada benim adım da çiçek."
Dedi. Mutlu olmuştum bana adımla seslendiği için, yavaşça içeriye girdim ve çiçek abla bana tek tek odaları gezdirmeye başladı. Biraz yorgundum ama uyumak istemiyordum, salon bence geniş ve rahattı. Tabi bizim oraların evlerine benzemezdi oralara göre küçüktü. Salonda gri ve oldukça rahat görünen koltuklar vardı, ön cephesi komple camdı ve etrafındaki saksılarla oldukça eşsiz görüyordu. Aram tahmin ettiğimden daha zevkliydi, köşe de siyah mermer desenli şık bir yemek masası vardı. Mutfağa doğru giden üçlü merdivenlerin hemen yanında büyükçe kitap rafları vardı. Salon çok sevimli ve şıktı, kendime ait bir evim olsa muhtemelen bu şekilde dekore ederdim.
İki koruma kendimizle getirdiğimiz birkaç bavulu yukarıya çıkarttılar, Aram yanımıza gelip elini belime koydu yanına yaklaştırıp saçlarımdan öptü.
" tamamdır çiçek abla, sen işine devam et ben gezdiririm karımı"
Dedi. Çiçek abla gidince Aram'ı kendimden uzaklaştırıp
" odaları gezelim o zaman"
Dedim. Aram elimi tutunca arkasından yürümeye başladım. Mutfak çok büyük değildi ama bize göre oldukça iyiydi. Aşağı katta olduğu gibi yukarı katta da banyo ve tuvalet vardı, yukarıya çıkıp önce yatak odasına girdik, kendime ait bir oda söz konusu olamazdı çünkü Aram'a bu konuda asla laf geçiremezdim, üstelik annem de bizimle beraber yaşayacaktı. Aramızda yaptığımız anlaşmayı bilmesi hiç iyi olmazdı. yatak odası ferahtı ve tavanın bir kısmı camdı, Aram beni ikinci kez şaşırtmıştı. beyaz, gri ve açık tonlu renklerin kapladığı oda çok güzeldi. Beğendiğim her halimden belli olurken Aram yanıma yaklaşıp
" sana güzel bir sürprizim var çiçeğim benimle gelir misin?"
dedi, başımla onayladım ve onun yönlendirmesiyle ilerledim. biraz ilerledikten sonra bir kapının önüne geldik, yavaşça kapıyı açtı ve içeriye girdik.
" burası senin için dekore ettiğim çalışma odan çiçeğim. beni görmek istemediğinde, ders çalışmak istediğinde, yalnız kalmak istediğinde burada rahat etmen için düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
General FictionBu Kitabın gerçek kişi veya kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Ben Dilvan... Dilvan TİMURAĞAOĞLU. Mardin Kızıl Tepede, Kikan aşireti adı altında yaşamaya çalışıyorum, Babamsız... Annem Meral TİMURAĞAOĞLU. Ankara'da doğup büyümüş...