Hazırlanmış masaya baktım herşey tamdı ama eksiktim ben... Yüzüm düştü yine, hayatım mahvoldu ama ben gülüyorum bu insanlara. Kafamı kaldırıp beni dikkatle inceleyen Aram a baktım
" annemle konuşmam lazım!"
Dedim. Aram kafasıyla onaylayıp telefonunu verdi bana, hemen mutfaktan çıkıp salona geçtim, ezbere bildiğim annemin numarasını tuşladım... Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor...
"alo!"
Dediğinde annem, rahatlamıştım ve titrek sesimle
" anne benim. Nasılsınız!? Berzan nasıl?"
Dedim, annem ağlamaya başladı yine... Bu aralar ne çok ağlıyorduk biz böyle. Derince bir nefes aldı
" iyiyiz kızım, siz gidince deden ortalığı bir birine kattı ama iyiyiz. Berzan da iyi önemli bir şeyi yok. Sen nasılsın çiçeğim? "
Dedi. Nerede olduğumu sormadığına göre haberi vardı demek ki... İfadesiz sesimle
" iyiyim desem de inanma anne! İyim diye yalan söylerim çünkü, değilim anne kurtar beni"
Dedim. Çaresizliğim dilime vurdu sonunda, evet çaresizdim istemiyordum ve istemeyeceğim... Annemin hıçkırık sesinden sonra
" ah be çiçeğim, elimden geleni yapıyorum ama olmuyor! Seni çekip alamıyorum bu iğrenç kaderin ellerinden!"
Dedi, oda benim gibi çaresizdi işte... Annemi daha fazla üzmemek için
" Aram düğüne kadar burada kalacağımı söyledi anne bana iyi bakıyorlar merak etme arada sırada seni arayacağım, dikkatli ol tamam mı? "
Dedim. Annem çaresizce
"tamam kızım, sende dikkatli ol seni çok seviyorum çiçeğim!"
Dedi ve kapattık, diyemedim onu sevdiğimi... Biliyorum en masumlardan biri de o, ama gelmiyor içimden... Masaya dönüp telefonu arama verdim ve sessizce yemeğimi yedim, Alya ortalığı yumuşatmak için
" ya abi git artık ne işin var kız evinde senin! "
Dedi, gülmek istedim ama olmadı... Aram kaşlarını çatıp
" o ne demek kız! Kız eviymiş, oldu bide kız tarafı ol sen!"
Şakalaşıyorlardı, biliyorum beni güldürmek içindi hepsi ama olmuyordu işte... Alya kahkaha atıp
" tabi ki de ağabeyciğim, yani sonuçta kızda bizim oğlanda istediğim tarafta olurum!"
Dedi. Alya'ya dönüp gülümsedim
" merak etme Alya Aramda birazdan kalkar, bizde kız kıza bir şeyler yaparız ne dersin?"
Dedim. Bu gece biraz uzaklaşmak istiyorum bu sorunlardan, ve Alya bunun için ideal bir kız çok eğlenceli... Aram yüzünü buruşturup
" birde ağız birliği yazıklar olsun size! Gidiyorum işte mutlu musunuz!? "
Deyince kalktı, şakadan yaptığının farkındaydık Alya da bende... Onu yolcu edip masayı toparladık, bulaşıkları da halledip mısır patlattık. Kanepelere kendimizi atıp televizyonu açtık...
" sana bir şey sorabilir miyim Alya? "
Dedim. Alya gülümseyip
" tabi ki de Dilvan"
Dedi. Bende gülümsemesine karşılık verirken
" okuyor musun?"
Diye sordum. Alya derince nefes alıp
" evet tabi ki okuyorum, İstanbul da arkeoloji okuyorum, bu sene 2.sınıfım"
Dedi. Sevinmiştim, okul konusu açılınca hep mutlu olurdum zaten... Tekrar Sormaya başladım
" kaç yaşındasın ki sen?"
Dedim. Güldü buna
" 20 ama 18 derler!"
Dedi. Bende kahkaha attım
" gerçekten de öyle, peki bana Aram dan bahsetsene nasıl biri o?"
Dediğimde, sorduğum soruya kendim de şaşırdım ama çok geç sordum artık... Alya önündeki mısırları yerken anlatmaya başladı
" seni çok sevdim Dilvan bu yüzden doğru düzgün konuşacağım... Abim iyidir ama yerine göre, mesela sevdiklerine çok yumuşaktır ama aynı zamanda en çok da onlara sinirlenir. Aşırı kıskançtır, sana karşı bam başka bir kıskançlığı var, bazen öyle sinirlenir ki zarar verecek kıvama gelir, yani birazda senin elinde aslında... Uysalsan uysaldır ama seni gerçekten çok seviyor. "
Dedi. Kafamda şekillenmiş bir aram vardı artık... Seçeneğim yoktu ki benim.
" bende İstanbul'da hukuk kazandım Alya, okumak istiyorum ama... "
Dediğimde Alya'nın da yüzü düştü. Sonra hemen kendini toparlayıp
" biliyorum abim anlattı, sana şartını da sunmuş... Ne düşünüyorsun bu konuda?"
Dedi. Durdum, sustum açamadım ağzımı... Diyemedim istemiyorum... Alya sıkıntımı anlamış olacak ki konuyu değiştirdi
" abim hakkında başka sorun var mı?"
Dedi. Evet vardı, en merak ettiğimi sordum
" bana zarar verir mi? "
Dediğimde, Alya'nın rengi değişti, söylemek istediği bir şey varmış gibi dudaklarını araladı ama sustu, ona ne oldu demek ister gibi bakınca hızla yerinden kalkıp
" şey... Yani bu tuhaf bir soru oldu hem Senin uykun gelmedi mi Dilvan, bak saat 3 olmuş... "
Dedi. Saate baktım ve konuşmak istemeyişine şaşırsam da başımla onayladım
" evet yorgunum biraz, ama bu konuda daha sonra seninle konuşmak isterim Alya... o zaman ben odaya geçeyim iyi geceler Alya"
Dedim, soğuktu bu sefer ses tonum. Nedense kayıp parçalar vardı bir yerlerde, Oda iyi geceler deyince odaya girip kapıyı kapattım, neden böyle davranmıştı bana... Neden susmuştu o soruyu sorunca, ama umurumda bile değil hata bendeydi neden ona istemediğim biri hakkında sorular sordum ki!? Böyle yaparak istekli gibi davrandım... Aptal Dilvan!!
Karar vermem lazım ya kaçacağım buradan okuluma gideceğim ve kimseye hesap vermeden hayatıma devam edeceğim ya da Aramla evlenip her aldığım nefesin hesabını vererek ve ailemin güvende olduğunu bilerek okuluma gideceğim...
Önümde iki şık vardı ve benim hemen bir karar vermem lazımdı, her şey için çok geç olmadan ne yapacağımı bilmem lazım... Ve evet artık kararımı verdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
General FictionBu Kitabın gerçek kişi veya kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Ben Dilvan... Dilvan TİMURAĞAOĞLU. Mardin Kızıl Tepede, Kikan aşireti adı altında yaşamaya çalışıyorum, Babamsız... Annem Meral TİMURAĞAOĞLU. Ankara'da doğup büyümüş...