Eğer bu hayattan hem kendimi hem de sevdiklerimi kurtarabilirsem dünyada ki en mutlu kadın olacaktım. İçimde bir türlü sönmeyen umudun ışığı vardı, parıldıyormuşum gibi hissediyordum. Bu olayın üzerinden tam 5 ay geçmişti ve Komiser beni dinledikten sonra çok umut verici konuşmuştu, mahkeme emriyle hem bana hem Mir'e koruma kararı almıştım. Boşanma davası içinde bir avukat ayarlanmıştı ve Berzan beni şaşırtacak derecede maddi olarak gizlice destek çıkıyordu. Aram bir çok mesaj atmış ve bir çok kez de aramıştı, hepsini görmezden gelmiştim ve Berzan'ın dedemden gizli gönderdiği parayla kendime küçük bir ev kiraladım. Yeni bir telefon ve yeni bir ev ile hayatıma devam ediyordum, sık sık Mir ile telefonda görüşüyor ve okula yanıma geldiğinde bolca hasret gideriyorduk. İşin tuhaf kısmı ise Aram eğer gerçekten istese Mir'e zarar verir ve ne olursa olsun polisleri atlatırdı. Kendimi inanılmaz huzursuz ama özgür hissediyordum.
unutmuştum yıllardır özgürlüğün ne demek olduğunu, kendi başına nasıl yaşanıldığını... Ayaklarım bile özgürce adım atarken sendeliyordu, bana bunu yaşatan herkesten nefret ediyordum. Ama yine de özgürdüm... O komiser ile konuştuktan sonra hakkımda yapılan sahte raporlar ortaya çıkarılmıştı ve psikolojik açıdan gayet iyi olduğuma dair bir rapor düzenlenmişti. Boşanma evrakları iki tarafa da gelmişti ben imzalamıştım ama Avukatımdan duyduğuma göre Aram zorluk çıkartıyordu. Ama ne yaparsa yapsın ondan boşanacaktım...
Bugün ki deneyimlerimi ve öğrendiklerimi staj defterine eklerken bir yandan da Mir'e ulaşmaya çalışıyordum. Saat neredeyse 19.00 du ve ben ona öğlenden beri ulaşamamıştım, içten içe Aram ile karşılaştıklarını düşünüp kendimi yerken bir yandan da bir işinin olduğunu ve telefona bakmaya fırsat bulamadığına kendimi inandırmaya çalışıyordum. Asansöre binip zemin kata inmek için düğmeye bastım, telefonuma gelen mesajla hemen tuş kilidini açtım.
Mir...
' Dilvan konuşmamız gereken önemli bir şey var, iyi değilim lütfen bana gelir misin?'
Telefonu hemen çantama atıp asansörden hızla çıktım ve koşarak çıktım şirketten. Bir taksi çevirip Mir'in evine doğru yola koyuldum... Aklımdan bin bir türlü şey geçerken korkudan bayılmak üzereydim, Aram ona kötü bir şey söyleyip tehdit etmiş olabilirdi belki de bir şey yapmıştı hemen yanına gitmek zorundaydım. Bitmek bilmeyen yolun sonunda Mir'in yaşadığı daireye gelince hızla taksiciye parasını verip indim, nefes nefese kalmışken Mir'in kapısını çaldım. Tam kapıya ikinci kez vuracakken kapı kendi kendine açıldı, nefesimi tuttum ve yavaşça içeri girdim, ışıklar kapalıydı ve sadece sokağın ışığı vuruyordu pencerelerden içeriye. nefesimi düzene sokmaya çalışırken Mir'e seslenmeye başladım
' Mir iyi misin? burada mısın?'
ses yoktu, tek duyduğum kendi kalp atışım ve nefes alışverişlerimdi...
' Mir korkuyorum, lütfen ses ver! iyi misin?'
derken yavaşça salona girdim, Mir sandalyede bağlıydı koşarak yanına gittim gözlerini ve ağzını açar açmaz Mir ağlamaklı sesiyle konuşmaya başladı
' çık buradan Dilvan, çabuk çıkk! o burada çabuk çık'
dediğinde arkamdan dolanan kollarla çırpınmaya başladım, işte yine o sahneydi. yıllar önce bana bunu yapıp zorla almıştı istediğini...
' sana benden gidemezsin dedim çiçeğim!'
dedi ve saçlarımı koklamaya başladı, öyle çok titriyordum ki ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Mir dişlerini sıkarken bağırmaya başladı
' bırak kızı, neyse derdin benimle çöz ! bırak ulan kızı!'
Aram o kadar tuhaf davranıyordu ki sanki içmişti ve zırvalıyordu. yediğim tokatla yerde buldum kendimi toparlanamadan üzerime çullandı ve beni öpmeye çalışırken dişlerinin arasından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
General FictionBu Kitabın gerçek kişi veya kurumlarla bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Ben Dilvan... Dilvan TİMURAĞAOĞLU. Mardin Kızıl Tepede, Kikan aşireti adı altında yaşamaya çalışıyorum, Babamsız... Annem Meral TİMURAĞAOĞLU. Ankara'da doğup büyümüş...