***50****

214 11 0
                                    

Bazen gerçekten bırakmak gerekiyordu... Zamanın bütün izlerini söküp alması için bırakmak gerekiyordu. Hani bazen insanın koptuğu bir nokta olurdu; hayattan, zevklerden, aileden,çevreden... İşte tam o koptuğum noktadaydım. Aldığım nefesten, yaşadığım hayattan tat almayı unutalı belki de yıllar olmuştu. Beni ölümle yaşam arasında tutan tek şey Urastı.

   Ne çok dert yandım değil mi? Oysa güçlü durmam gerekirdi her zorluğa göğüs germem asla of dememem gerekirdi değil mi? O işler öyle olmuyordu işte siz benim içimdekileri okurken ben bu hayatta yaşamaya değer şeyler arıyordum hep. Evet bir yerde kopmak bitirmek istemiştim her şeyi ama beni yakıp bitiren bu inat yine de beni hayatta tutmuştu işte. Zayıflıklarım, hırslarım ve inadım beni bu hayatta yakan şeyleri oluşturuyordu. Gel gelelim günlerdir Aram'ın hal hareketlerinde ki değişimlere. Beni ve Uras'ı görmezden geliyordu, Uras onunla oynamak vakit geçirmek istedikçe o sürekli bir işle kendini meşgul edip Uras'ın yanına gelmiyordu.

  Sabah kahvaltısını ben olmadan yapmayan Aram şuanda ben uyanmadan evden kaçar gibi gidiyordu. Ne yani kaçan kovalanır taktiğini mi yapmaya çalışıyordu şimdi? Günler belki de haftalar bu şekilde geçiyordu. Uras o kadar huzursuzluk yapıyordu ki bazen kendimi tutamayıp bir iki azarlayıveriyordum oğlumu.

" Bayım( balım) babam yeden(neden) bana küştü?"

Diye birden bire soru sormaya başladı Uras

" O nereden çıktı annecim? Baban bu ara çok fazla çalışıyor ondan bizimle vakit geçirmeye zaman ayıramıyor"

Diyerek pembe bir yalan söyledim uras'a . Çocuğuma yalan söylemenin çok kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalışan ben şuanda resmen yalan konuşuyordum.

" Ama bayım( balım) babam hiç beni öpmeden gitmezdi ki!"

Dediğinde ağlamaya hazır olan sulu gözleriyle bana bakmaya başladı

" Ama aşkım dedim ya çok çalışıyor diye. Yoksa baban da bende seni çok seviyoruz biliyorsun!"

Dediğimde elimde kalan son parçayı uras'ın minik puzzle ekledim. Sonra da yemeğini yemesi için elinden tutup mutfağa götürdüm,masasında hazır olan makarna tabağını eline aldım

" Şimdi sen yemeğini güzelce ye aşkım bende babanı bekleyeyim hem belki bu gece yanına gelip sana kocaman bir öpücük verir ne dersin?"

Dediğimde kollarını bir birine bağladı ve kafasını olumsuz anlamda sallamaya başladı

" Hayır ben babamla yemek yemek istiyorum!"

Dediğinde saçlarını koklayarak öptüm

" Ama bebeğim baban biraz geç gelebilir seninde uyku saatin yaklaştı, sabah beraber kahvaltı yaparız olmaz mı?"

Dediğimde ağlamaya başladı ve ısrarla yedirmeye çalıştığım yemeğini yemedi, tam o anda Aram mutfağa girdi ve hızla bize gelirken

" Şımarıklıklarından bıktım artık! Ya o yemeği yersin ya da ben sana zorla yediririm!"

Dediğinde Uras korkuyla bana sarıldı ve daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı. Daha fazla korkmaması için minik yüzünü ellerimin arasına aldım

" Bebeğim baba kötü bir gün geçirmiş sen şimdi odana git beni bekle tamam mı? Ben hemen geleceğim yanına sonra da baba sana güzel bir masal okur olur mu?"

Dedim ve korkulu gözleriyle bana bakan oğlumu odasına yolladım. Aram'ın kolundan hışımla tutarak onu bahçeye çıkardım

" Derdin ne ha? Daha düne kadar oğlumu benden daha çok sevdiğini iddia ediyordun ne oldu? Nasıl bağırırsın el kadar çocuğa sen?"

Dediğimde Aram kızarmış gözlerini gözlerime dikti

" Böyle olmasını istemiyor muydun? Ona her oğlum dediğimde sinirin bozulmuyor muydu? İstediğin gibi davranıyorum işte?"

" Aptalca davranmayı bırak! Onu kendine bağlandıktan sonra mı geldi aklına başına? Bu çocuk sensiz yemek bile yemiyor Aram bana olan nefretini ondan mı çıkarıyorsun? Senin derdin benimle anladın mı onunla değil!!"

Diye bağırırken bir yandan da yanaklarımdan akan yaşlara engel olmaya çalışıyordum, az önce oğlum o kadar çok korkmuştu ki ciğerimin delindğini hissetmiştim bakışlarında

" En başından beri onun oğlum olması ihtimali seni delirtiyordu! Sırf ona bağlandığım için sevdiğim için her türlü lafı söyleyen sen değil miydin Dilvan! Onu kendime bu kadar bağlamamdan rahatsiz olan sen değil miydin? Kimse beni sevmesin hele senin parçan beni sevmesin diye debelenen sen değil miydin?"

" Her ne olursa olsun bunu ona yapmaya hakkın yok! Benim hayatımı mahvettin onun gözündeki kahraman baba rolünü de mahvedemezsin! Sırf onun için katlanıyorum hala senin gibi bir canavara! "

Dediğimde bileğimi tuttu ve morartana kadar sıkmaya başladı

" Katlanma o zaman! Defol git!"

Dediğinde tıpkı onun gibi ruh hastası bir gülüş kapladı suratımı

" Tabi ya! Gitmeyi aklımdan bile geçireyim de sende Uras dahil olmak üzere benim her şeyimi al elimden! Beni yine dipsiz bir kuyuya at değil mi? "

Dediğimde bileğimi bıraktı ve yaklaşmaya başladı

" sen oğlundan uzak durmamı istedin bende duruyorum Dilvan! Madem o senin oğlun o zaman onunda ömrü boyunca korkacağı bir canavar olacak etrafında!"

Sinirden deliye dönmek üzereydim ve Aram' ın sarhoş olduğu o kadar belliydi ki

" Beni de oğlumu da rahat bırak o zaman!"

Dediğimde sinirle kahkaha atmaya başladı

" Merak etme ikinizi de çok güzel bir son bekliyor karıcığım!" 

Sarhoş bile olsa dediği şey dehşetle gözlerimi açmama neden olmuştu. Korktuğum başıma gelmişti işte, benim ve Mir'in çocuğu olduğu için belki de artık tamamen düşmanlık besleyecekti miniğime. Beni öylece bahçede bırakıp gitmişti, nereye gittiği zerre kadar umurumda değildi ama bildiğim tek şey artık gözlerimi daha da açık tutacaktım. Hızlı adımlarla oğlumun odasına çıktım ve yatağında her şeyden habersiz yatan minik oğluma sarılarak uzandım.

  Artık aklımdan geçenlere hakim olamıyordum, o kadar masum insana eziyet eden bu adam bize neler yapmazdı. Artık kendimden hariç gerçekten de oğlumu korumak zorundaydım ve hayatta hiç zorlanmadığım kadar zorlanacaktım çünkü benim miniğim bu canavarı kahramanı olarak görüyordu...

*****************
Merhabaaa💜
Kısa ama oldukça heyecanlı bir bölüm geldi millett💃
Keyifli okumalar ❤️

KAFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin