Yine son anda işe yetişen Miray, Fatih'in sabah kahvesini vermek için odasının kapısını çaldı.M: Fatih Bey kahveniz.
F: Teşekkür ederim, Zafer Bey nasıl oldu?
M: Daha iyi çok şükür.
O günden sonra keyfi yerindeydi Miray'ın. Sabah babasının pastahaneyi açtığını görünce mutlu olmuştu.F: Peki sevindim. Çıkabilirsin.
Demesiyle Miray Fatih'in ona uzattığı dosyalarla birlikte odadan çıkmıştı. Gün boyu oldukça tempolu ve koşuşturma halindeydi, bu şirkette en çok iş yapan kendisiydi, ne de olsa patronun yardımcısıydı.
....
Fatih'in eski sevgilisi İpek, -Aile dostu- bahanesiyle Fatih'in babasıyla konuşmuş kendisini işe aldırmıştı. Zamanında Fatih'i terk edip yurtdışına gitmişti ama ne olduysa geri dönmüş kendisini tekrardan Fatih'e kabul ettirmeye çalışıyordu fakat Fatih bunu çoktan aşmış, kalbinden İpek'i çoktan çıkartmıştı. Çıkarttığının farkındaydı aslında ama sanki o kalpte başka biri var gibi hissediyordu. Kalp işlerini fazla kurcalamayan Fatih son zamanlarda kendini daha çok işe vermişti.İ: Neredeydin sen iki gündür?
Aniden kapısı çalınmadan açılan Fatih anlık olarak korkmuş ve bir o kadar da sinirlenmişti.F: Sana ne İpek? Ne zamandan beri sana sana hesap veriyorum? Bir de patronum ben, unuttun heralde. Bir daha odama böyle girme hatta hiç girme! şimdi çık odamdan.
İ: Yine o Miray'ın yanındaydın değil mi? Farkındaysan onunla bu aralar çok yakınsın. Onunla ve Ailesiyle!
F: Seni ilgilendirmez dedim ya! Şimdi çık hemen. Demişti sesini yükselterek. Burnundan soluyan İpek, Fatih'in gerçek anlamda sinirlendiğini görünce birşey demeden odadan çıktı.
"Benimle oyun mu oynamak istiyorsunuz siz! Peki öyle olsun, birkaç gün ortalıktan kaybolsa iyi olur. " Dedi kendi kendine yanından geçenlerin sesini duymasından endişe etmeden önce. Telaşla odasına gidip asistanını odasına çağırmıştı.
....
Koşturmacayla başlayan sıradan bir holding iş günü Miray için oldukça yorucuydu. Dosya işlerini bitirmiş, şirketin kafesinde otururken İpek elinde büyük bir içecek ile Miray'ın yanına oturur.
M: Hayırdır ne istiyorsun yine?
İ: Miraycığım öyle deme, ben seninle aramızdaki sorunları çözmek istiyorum, yani barışalım senden yaptıklarım için özür diliyorum. Duydukları karşısında kaşları şaşkınlık belirtisi olarak havaya kalkmıştı. Miray için bu hiç inandırıcı değildi fakat çok da kurcalamak istemiyordu ve hiç de endişelenmiyordu. Aralarında ufak sürtüşmeler harici bir olay yaşamamıştı, birbirlerinden hoşlanmıyorlardı fakat fazla ileriye gidilecek bir durum yoktu. İpek'in onunla uğraşması için hiçbir sebep yoktu sonuçta. İpek'in aksine hiçbir şey söylememişti Miray, elinde ki içeceği Miray'ın önüne bırakan İpek;
İ: Bu sessizliğin özürümü kabul etmek olarak algılıyorum ve bunu barış imzası olarak sana verip işimin başına gidiyorum, kendime almıştım ama al sen iç.
M: Beni böyle kandıracağını mı sanıyorsun? İki özür dileyerek sana inanmamı bekliyorsan yanılıyorsun.
İ: Tamam hemen inanmana gerek yok, sende haklısın ama kendimi sana inandıracağım. Hadi ama Miraycığım iç içeceğini, hem çok yorulmuşsun belli. Fatih'e diyeyim de sana daha az iş versin. Eline Miray'ın önüne koyduğu içeceği alıp Miray'a uzatır tekrardan. Göz devirip İpek'in bir an önce buradan gitmesi için içeceği elinden alır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ BİRİ(düzenleniyor)
Fanfiction((DÜZENLENIYOR)) Yerine göre efendi; Zengin cücüğü Fatih ile Kalabalık bir ailenin erkek evladını aratmayan hırçın kızı Miray... Bu iki farklı insan zamanla birbirlerine bağlanırsa ne olur? ........