Kıraç haberleri görüp Dicle'ye hesap sormaya gidecekken Serkan herkesi toplantıya çağırır. Kıraç kendini zor tutuyordur Dicleyle konuşmamak için, toplantının bitmesini beklemeyi tercih eder.
Serkan Feris ve Dicle'ye dönerek:
Evet! Çıkan haberlere ne söylemek istersiniz???!!!!Kıraç: Dicle! Bu ne demek? Barışla ne işin olur senin??
Feris: Kıraç sen kızınla yalnızken konuş istersen!! babalık böyle herkesin içinde azarlamakla olmuyor, bil istedim
Kıraç sertçe kalkıp odadan çıkarken:
-Dicle! Bi' Gelir misin!
Serkan: Hayir gelemez Kıraç, toplantidayiz suan, sen hep özel hayatınla işini karıştırmaya devam mi edeceksin?
Kıraç sinirli bir şekilde odadan çıkar. Feris Serkana durumu anlatır:
Dİcle'yi Barışla ben gönderdim kendim gidemediğim için, magazinciler de çıkarken çekmişler, Barış cevap vermediği için de sevgili olarak yazmışlar. Bu kadar ciddi bir şey yok
Serkan: Peki öyle olsun...
Toplantı dağılır. Dicle üzgün bir şekilde Feris'e:
-Feris Hanim ben Kıraç Beyin yanina gidebilir miyim, anlatayim durumu
-Dicle, Kıracin sana bunca sene babalık yapmamasindan sonra, sen ona gidip açıklama yapiyorsun hayatinla ılgili, Gercekten yücegönüllülüğüne saygı duyuyorum, tercih senin...
Diclenin gözleri dolar:
-Feris Hanim ben baba yokluğunu öyle derinden hissettim ki tüm hayatım boyunca, artik dayanamıyorum, bir yerden beni tutsun istiyorum çünkü ben artık olduğu halde babasız olmak istemiyorum. Baba, cok başka bir şey...
Desteği başka, güveni başka, sarılması başka...
Ve ben bunlari artık yaşamak istiyorum. Artık "babam var" diyebilmek istiyorumDicle hıçkırıklarını tutamaz, Ferisin de aklına kendi babası gelince aglamaya başlar. Birbirlerine sarılırlar. Feris ağlarken konuşur:
-Dicle ben hiç diyemedim, babam var diyemedim. Baba sevgisi ne demek, BABA NE DEMEK, bilemedim, hiç bit zaman da bilemeyeceğim. Ve doğru söylüyorsun, baban hayattayken sen kendin için bu sevgiyi hissetmelisin, emin ol şimdi çıkıp gelse, sarılsa bir kerecik...
O hissi yaşayabilmek için...Feris daha fazla hıçkırıklarini tutamaz cümlenin devamini getiremeden ağlamaya birakir kendini. Dicle'ye "çıkabilirsin" anlaminda işaret yapar.
Dicle gözyaşlarını silip Kiracin odasına girer
Kıraç hemen söze girer:
-Dicle sen o herifle nasıl görüşebilirsin? Aklım almıyor, bana da hiç bir şey söylemedin.
-Neden bu kadar sinirlendin?
- Dicle var mi aranizda bir şey? Seviyor musun Barış'ı?
-Sana başka bir şey sordum!
-Barış'ın seni üzmesinden korkuyorum. Gözüm tutmuyor zaten başından beri bu çocuğu. Sana da demiştim zaten böyle bir ilişkiyi onaylamam diye.
-Barış öyle biri değil ki, çok iyi bir kalbi var. Merak etme sevdiği birini üzmez.
-Nasil? Ne demek bu şimdi? Siz sevgili misiniz yoksa??!
- Çok uzadi bu mevzu, beni dün Feris Hanim yollamıştı Barış Beyle. Zaten toplantıda kalsaydin kendi de anlatmıştı.
-Dicle dayanamadim.
Seni başka bir erkeğin yanında görünce, bakamadım. Ben daha sana yeni kavuşmuşken, başkasının yaralarını sarma ihtimali-Dicle Kiracin sözünü keser:
-Kavustum ne demek? Beni senden kaçırdılar mi yoksa?
( Giderek sesini yükseltir)
Sen çok istedin kızını görmeyi, seni tehdit mi ettiler yoksa? Ondan mi kavuşamadın yıllarca bana?
Yoksa öz kızını kendin hiçe sayıp yeni bir aile kurduğun için mi beni unuttun? Bunların sorumlusu sensin! Şimdi geçip karşıma yaralarını ben saricam diye gelmeHoş, zaten bir babanin açtığı yarayı kimse kapatamaz
Odadan çıkar. Ne söylediğini, ne yaptığını kendi bile idrak edememiştir. O kadar lafı söyledi ama içinde bir şeyler koptu, kaynar su dökülmüş gibiydi. Dünyayla bağlantısını kesmişti. Bağıra bağıra ağlamamak için kendini sıkıyordu. Hemen kendini terasa atıp yere çöktü. Elini ağzına bastırıp ağlamaya devam etti. Feris onu arkadan gördü ama yanına gitmedi, kendiyle kalmasının daha iyi olacağını düşündü.
Icinden:
"Ah Dicle, beni de ağlattin. Ne güçlü kızmışsın sen. Nelerle baş etmişsin tek başına.."Dicle bir süre sonra kendini toplayıp işinin başına döndüğünde Feris:
-Dicle bugün çık sen, dinlen biraz
-Gerek yok Feris hanim iyiyim ben devam edebilirim
-Dicle kendini cok yoruyorsun, ruhun yoruluyor farkında degil misin? Yapma kendine bunu, hadi bugün sözümü dinle
-Peki, sözünüzü dinliyorum...Dicle ajanstan çıktıktan sonra Barış'ın cok önceden onu götürdüğü kayalıklara gitti, bu sefer tek başına içini dökmeye, birikmişlerini bağırmaya gitti.
Kiracin aklinda ise Dicle'nin söyledikleri vardı, çok dokunmuştu çünkü onu hiç kendine karşı öfkeli görmemişti, hiç onun tarafından bakmamıştı. Dicle onu olduğu gibi kabul etmişti, aslinda ne büyük yaraları varmış" diye düşünüp duruyordu.
Dicle kayalıklara geldiğinde tüm birikmişlerini, söyleyemediklerini, içindeki sevgiye muhtaç küçük kız çocuğunu, haketmediği seyleri bir bir düşünüp hepsini bağırarak dışarı attı. Kayalıklar yankılanmıştı. Dicle rahatlayana kadar, nefesi kesilene kadar susmadi.
Sonunda nefesi bittiğinde kendini yorgun bir şekilde üzerinde durduğu kayalığa bıraktı.
Kendine geldiğinde çok rahatlamış hissetti. Bundan sonra çok daraldiginda gelip burada sakinleşecekti artık. Burayı ona Barış öğretmişti. Mesaj attı:
-Barış, sen bana çok iyi geliyorsun. Benden hiç gitme olur mu? Seni seviyorum.
Barış bu mesajı beklemiyordu. Çok sevinmişti. Ayni zamanda Dicle'nin bir şeye üzüldüğünü de anlatmıştı. Hemen Dicleyi aradi
-Sevgilim iyi misin? Canını sıkan bir sey mi oldu? Söyle yanına geleyim canim nerdesin?
-Yok yok Hiç gelme ben eve geçiyorum zaten iyiyim
-Ama aklım kalır :(
-Tamam o zaman evde buluşsak olur mu?
-Sevgilim söyle yapalim, akşam yemeğe çıkalım hem kafan dağılır konuşuruz güzelce ne dersin?
-Cok iyi olur aslında bana da iyi gelir
- 7 gibi alırım seni aşkım. Seni seviyorum, her ne için olursa olsun üzülme lütfen
-Denerim.. Ben de seni seviyorum. Görüşürüz
Kapatırlar. Dicle eve döner. Kıyafet seçmeye başlar...
AMAN AMAN AMANN NELER OLDU ÖYLE
NASIL BULDUNUZ??
DUYGUSUZ DIYENLER UTANIR MI? SANMAM...
KEYIFLI OKUMALAR, DÜŞÜNCELERINIZI YORUMA BEKLIYORUM ♡