Kızlar: Bu haliniz nee
Aydın: E sen bana icicez demedin mi kızım biz de bakmaya geldik
Kızlar bir kahkaha patlatır ve Havas'ları içeri alırlar
Bayanlar, bayları koltuğa bıraktıktan sonra kendileri de yanlarına oturdular. Dicle tam Barış'ın yanına oturacakken Barış bir hareketle belinden tutup kucağına oturttu ve kikirdemeye başladı. Dicle gözlerini kocaman açmış, şok olmuş bir şekilde karşısında halinden çok memnun gözüken Barış'a bakiyordu.
Aydın ise kafasını Meralin dizine koymuş, çoktan uykuya dalmıştı. Meral de ellerini Aydın'ın saçlarında gezdirirken yaslandığı koltukta kendini uykuya bıraktı.
Dicle Barışın üstünden zar zor kalktığında, onu kendi odasına götürdü. Odaya girdiği gibi yatağa zıplayan Barış miyavlayarak konuştu:
-Burasi daha güzelmiş
-Bak yaaBarış, Dicle'nin henüz yanına gelmediğini görünce kendine çekip yanına yatırdı. Aralarındaki mesafe yok denecek kadar azdı. Barış, Diclenin kıvırcık saçlarında kaybolurken, Dicle de Barış'ın kokusuyla mest olmuştu. Barış gözlerini kapattığında aralarındaki mesafeyi kapatıp dudaklarını birleştirdi Dicle'yle. Ara verdiklerinde çok geçmeden ikisi de uykuya dalmıştı.
Sabahın erken saatlerinde önce salondaki çiftimiz uyandı. Aydın, Meralin dizlerinden kalkarken yüzünü buruşturup başının ağrıdığını mırıldanıyordu. Onun sesi Meral'i de uyandırmıştı. Uyku sersemi konuşmaya başladı Meral:
-Burda mi uyumuşuz yaa!
-Baksana onlar odaya gitmiş bizi burda üvey evlat gibi bırakmışlar. Insan bizi de bi dürter
-Neyse, uyandılar mi acaba?
-Uyudular mi acaba desek daha doğru :)Meral hafifçe Aydın'ın omzuna vurur. Aydın ise gülmesini artırır.
Barış, Diclenin göğsünde; Diclenin kolları ise Barış'ın omzunu sarmış. Barış ilk uyandığında nerde olduğunu anımsamak için gözlerini kıstı. Dicle'nin üstünde olduğunu anlayınca gülümsedi ve bedenini kıpırdatmadan, dudaklarını uzatarak sevgilisinin boynuna bir öpücük kondurdu ve uyumaya devam etti. Bir kaç dakika sonra Dicle'nin telefonu çalınca ikisi de yerinden fırladı. Dicle hızlıca telefonu açıp:
-Buyrun Serkan Bey?
-Günaydin Dicle'cim nasılsın?
-Sagolun iyiyim? Ben geç mi kaldım saat daha erken ama?
-Yok onun için aramadım sana gelen bir teklif var onu konuşacaktım
-N-ne teklifi?
-Seni daha önce aramışlar ama hala cevap vermediğin için bana ulaştılar
-Serkan Bey kararsizim bilm-
-Dicle, bana güven ve bu teklifi kabul et, sen zaten sektörün çoğu starını aldın, adından söz ettiriyorsun; bu teklifi de kabul et ki daha çok parla☀️
-Peki Serkan Bey o zaman ben dergiye dönüş yapıp kabul ettiğimi söyleyeyim
-Ha şöyle, yardıma ihtiyacın olursa geliyorsun yanıma
-Teşekkür ederim, görüşmek üzereBarış dikkatle konuşmayı dinledikten sonra soru soran gözlerle Dicle'ye baktı. Dicle de olayları en başından anlatmak için söze girdi
Flashback
-Oyuncu için değil direkt sizin için görüşmek istiyorum Dicle Hanım
-Nasil anlamadim?
-Kariyerinizde adınızı sıkça duyuyoruz artık, sizinle bir röportaj yapıp dergi çekimi yapmak isteriz. Aynı zamanda Ego için de güzel bir PR olur. Ne dersiniz?
-Sizden düşünmek için biraz zaman istesem?
-Tabii ki. Olumlu haberlerinizi bekliyoruz görüşmek üzere