Sabah Dicle henüz yataktayken gelen bildirim sesiyle gözünü yarı uykulu açar; mesaji okuduğunda uyku mahmurluğu ile yüzünde kocaman bir tebessüm belirir
*Barış💙 kişisinden bir yeni mesaj*
Sevgilimmmm dergiyi indirdim telefonuma tekrar tekrar okudum, harikasın. Sana hayranım..
Yaa ağlarım şimdi yapmağ
Ağlama sevgilim, hele de ben yanında olmadığım zaman sakın ağlama, sana gülmek yakışıyor. Yanaklarına ıslaklık değil💙
Barışşş sabah sabah bu kadar romantizim... Düşüyorum hahahah
Hahahah o olur işte 😎
Sen ne fenasınn
Öhöm öhöm.. Kahvaltı yaptın mııı
Yok hâlâ yataktayım. Sen??
Ben de daha yapmadım gel dışarda yiyelim alayım seni hazırlan
Hmm bilemedim...
Bak bak... naz yapıyorsun demek 😏
Hahaha tamam tamam giyiniyorum şimdi
Gelince alırım ifadeni unutmadım bunu😉
Dicle gülümseyerek telefonu bırakıp yataktan kalktığında hazırlanmaya başlar. Siyah bir ceket, içine beyaz bir tişört; yüksek bel boyfriend kot pantalon giyip boynuna da sade ama zarif bir kolye taktıktan sonra saçlarını açık bırakır. Çiçek kokulu parfümünü sıkıp diger bakımlarını yaptıktan sonra hazırdır. Barış'ı beklerken biraz salonda Meralle sohbete dalmıştır.
-Yaa biliyor musunn daha ben yüklememiştim dergiyi hemen indirip okumuş🙊
-Adam seviyor kızım...
Sohbet devam ederken gelen aramayla Meralle vedalaşıp dışarı çıkar.
Arabaya biner binmez Barış Dicle'yi öpmeye başlar. Dicle şaşırmış, ama karşılık veriyordur. Bir süre sonra Dicle gülerek kendini çektiğinde "noluyor?" Der gibi bakış attı gülümseyerek.
Barış: İfadeni alırım demiştim 😎
Dicle: Çok fenasın..Barış kikirder, hoşuna gitmişti. Arabayı çalıştırdığında (multideki) şarkı eşliğinde konuşmaya başladılar. Barış heyecanla:
-Haa bu arada dergi yorumlarını kontrol ettim. Yarısından fazlası çokk olumlu her şey harika oldu sevgilim tebrik ederim
Sözlerini bitirirken bir elini direksiyondan ayırıp, Dicle'nin bacaklarında olan ellerini tutup öper. Dicle onu hayranlıkla izliyordur. Hafif kısık sesle konuşur:
-Sana daha ne kadar aşık olabilirim bilmiyorum
Kendisinin dergisiyle, başarısıyla bu kadar ilgilenip gururlanması onu çok sevindirmişti.
Barış bu cümleden sonra kafasını yana yatırıp kedi bakışı attı ve gülümsemekle yetindi. Tekrar yola döndüğünde mekana gelmek üzerelerdi. Bir kaç saniye sonra arabayı park edip mekandaki yerlerini aldılar. Siparişleri verdikten sonra Barış bir klasik olmaya başlayan şovunu yapar:
barishavas: Bu bebeğin dergisi çıktı, taze taze; linkini hesabıma bırakıyorum gerisi sizde💪💙
*yorumları kapatır*
Kahvaltılarını yaptıktan sonra Barış, Dicle'yi ajansa bırakıp kendi de sete geçer.
Dicle ajansa girdiğinde herkes büyük bir alkış patlatır ve tebrik sesleri yükselir. Dicle neye uğradığını şaşırmış gözlerle bakarken karşısında dergi fotoğraflardan birini çerçeve yapılmış bir şekilde görünce olayı anlar. Kocaman bir tebessüm yüzünde belirirken ellerini utanmış bir şekilde yanağına koyar.😱
Alkışlar ve sesler kesildiğinde Dicle mutluluktan ağlamak üzere olan sesini kontrol altına almaya çalışarak:
-Cok mutlu ettiniz beni, ne desem az. Cok teşekkür ederim.
Serkan: Asıl biz sana teşekkür ederiz. Hem ajansa katkıda bulundun hem de böyle bir menajere sahip olduğumuz için çok şanslıyız
Herkes teker teker Dicle'nin yanına gidip tebriğini ilettikten sonra Serkan çerçeveyi Dicle'ye uzatır
-Al bakalım, odana koyarsın
Dicle minnettar bir sekilde gülümseyip çerçeveyi aldıktan sonra odasına çıktı. Çerçeveyi en güzel görünüme sahip yere yerleştirdikten sonra işlerine döndü.
Herkes işinin başına döndüğünde Feris de odasına geçmişti. Bir kaç dakika sonra gelen telefonu cevaplamak için yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi:
-Efendim hayatım?
-Nasilsin Feris?
-Iyiyim canım sağol sen nasılsın?
-Ben bomba gibiyim, oyuncularından birine bir teklifim var
-Öyle mi hayatım, buyur dinliyorum
-................
-Ah süper canım sen bu senaryoyu bana mail atarsin ben de Barış'la konuşurum. Kesin bir şey söylemiyorum bir düşünelim
Telefonu kapatırlar. Feris bu teklifin Barış için olumlu olacağını düşünür. İş Barış'la konuşmaya kalmıştır. Tam telefonu eline aldığında Serkan dışardaki camdan odaya tıklatmış, muzipce gülüyordur.
Feris elindeki telefonu bırakırken kendine engel olamadan yüzüne gülümseme yayılır.
Serkan bu olumlu tepkiyi görünce içeri girip Ferisin masasına yaklaşırken:
-Sana girebilirsin dedim mi?
Bunu söylerken kızmamıştı hatta bıyık altından gülüyordu.
-Demedin amaa-
Serkanin sözünü bölen Ferisin anlık hareketiydi. Elini karnına koymuş, dudaklarından ufacık bir nida yükselmişti ve anında gözleri dolmuştu.
Serkan adımlarını hızlandırıp Ferisin yanına eğildi. Korkudan elleri titriyordu. Hafifçe koluna dokunup, canını acıtmaktan korkar gibi küçük hareketlerle diğer elini de karnına değdirdi. Sesinde korku hakimdi:
-Hadi hastahaneye gidelim
-Serkan...
-Hiç gerek yok deme gid-
-Tekme attı.
Serkan duyduğu cümle ile bedenini rahatlığa bıraktığında dolan gözlerini saklamadı karşısındaki kadından.
Zaten o da ağlamak üzereydi.
Bir süre sessizlik olduktan sonra Serkan duydugu cümlenin etkisini yeni yeni atlatıyordu. Hâlâ dizleri üstüne çökmüş Ferisin önündeydi.
Serkan titreyen elini yavaşça Ferisin karnına götürdüğünde ses tonundaki duygusallığa kendini bırakarak:-Seni seviyorum...
Sizi seviyorum..Hâlâ Ferisin karnında olan ellerine iki damla yaş aktı yukardan. Kafasını kaldırdığında gözleri, Ferisin ağlayan gözleriyle buluştu. Hafifçe doğrulup Feris'e sarıldıktan sonra saçlarını koklayarak:
-Hep yanında olacağım...