~
Hayır hayır! Tutmalıydı kendini. Kendisi için degılse bile Ahsen'e olan saygısı için tutmalıydı kendini. Dolan gözlerini belli etmek istemiyordu. Ahsenin yanında ağlayamazdı! Sevdiği kadının yanında..
Hislerini bastırmak için kocaman sarılıp yüzünü Ahsenin boynunda gömdü. Ahsen, Denizin kokusunu hissetdikçe içinde olan duyguya engel olmaya çalışırcasına onu itmeyi düşündü bir an; fakat bedeni tam tersini yapıyordu. Düşünmeden hareket ettiği bir anda ellerini Denizin saçlarını okşarken buldu. Gözlerini kapattı; burnunu, dudaklarını ve artık tüm yüzünü Denizin saçlarıyla boynu arasında gömmüştü.
Bu anı bozan Denizin telefonuna gelen mesaj sesi oldu. Ikisi de irkilip ayrıldı. Ahsen biraz önce ne yaptığını sorguluyordu. Bunu niye yaptığını, ne anlama geldiğini bile bilmiyordu; sadece içinden geleni yapmıştı.
Deniz, telefonuna gelen mesaja uzun uzun baktiktan sonra ne hissedeceğini bilmiyordu. Sevinse miydi? Yoksa üzülmüş gibi yapsa mıydı? Kestiremiyordu
Ahsen: Deniz, iyi misin kötü bir haber mi geldi?
Denizcan: Hay- yani şey, bilmiyorum aslında kötü mü iyi mi...
Ahsen: O ne demek şimdi? Ne geldi söylesene telaşlandirma
Deniz: Yok ya telaşlanacak bir sey degil de
Ahsen: -de..? Hadii!
Denizcan: Ayrılık mesajı atmış, yani terkedildim galiba ben
Ahsen şaşkınlığını kısa süreli tuttu, cok tepki vermemeye çalıştı,onu anlayıp ona destek olmalıydı. En yumuşak ses tonuyla sordu:
-İyi misin? Nasıl hissediyorsun?
-Bilmiyorum ki iyiyim galiba
-Senin istediğin de bu degil miydi, nasıl bitireceğim diye düşünüyordun?
-Evet doğru zaten ikimiz de çok sıkılmıştık belliydi. O söylemese ben söylecektim
-O zaman sorun yok diyebilir miyiz?
Kaşlarını küçük bir çocuğun soru sormasi gibi havaya kaldırırdı, zaten sesi bebek gibiydi-Sadece ani oldu biraz o kadar, ama iyiyim sorun yok
Ahsene güven vermek için gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Ikisi de ikna olmuştu artık birbirineAhsen ortamin havasını dağıtmak için pasta yemeyi teklif etti. Pastanın üstünde
'happy deniz'
yazıyordu
(pastanin arka plani mor degil de mavi gibi düşünün)
~
Pastayi açar açmaz Deniz kikirdemeye başladı, gülmenin arasında sözleri sikistiriyordu;
-Eheheh papatyaaa eheheh sen seversinn ehehehe
-Ya napayim papatya görünce dayanamadim bunu aldim, senin doğum günün ama sen zaten pasta yemezsin kiii
-EheheJzkHhHa tamam ya, ben artik papatya da seviyorum aslında..
Sen seviyorsun diye..Ahsen utangaç bakışlarını yere indirdi. Denizcan da hemen konuyu değiştirip tabakları uzattı
Fakat kesmeden önce Denizcan hic huyu olmamasina rağmen pastanin fotoğrafını çekti. Belki sonra storye koyardı.. Kim bilir!
~
Pasta yerken bu kadar egleneceklerini düşünmemişlerdi. Fotoğraflar videolar çekip çok eğlenceli vakit geçirdiler.
~
Saat gece 02:00
Denizcan, Ahsenin aldığı eski basım şiir kitabından okuyordu. Okumaya başladığı Ümit Yaşarın bu şiiri daha ilk kelimesinden Ahseni anlatiyordu resmen. Bir cesaretle Şiirin bu kısmını çekti ve Ahseni etiketleyip storyde paylaştı; İşte Denize Ahseni çağrıştıran o şiir
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgiliBen senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Paylaştı paylaşmasına ama sonraki olacaklardan cok korkuyordu Ahsenin tepkisinden..
Bu bir aşk itirafı sayılabilir miydi?