Ajansta öğle yarısı olmak üzeredir. Feris Dicle'yi odasına çağırır.
-Buyrun Feris Hanım
-Dicle beni iyi dinle şimdi, Serkay Tütüncü gelecek yarın, menajerinden ayrılmış. Ego ajansla bir görüşmek istedi ve onu biz almalıyız
Dicle'nin yüzünde şaşkınlıkla beraber bir tebessüm belirir. Dikkati dağılmadan ortama geri döner:
-Tamam Feris Hanım merak etmeyin :)
Odadan çıkar. Diğer menajerler de aynı şekilde asistanlarıyla konuşmuştur Serkay'ı almak için. Gülin ve Emrah odaya geri döndüklerinde arı gibi çalışmaya başlamışlardır. Serkay'ın sevdiği şeyler hakkinda araştırma yapıyorlardır. Dicle ise çok rahattır, çünkü Serkay'ın hoşlandığı şeyler onun aklindadır. Rahat gözükmemek icin o da ciddi çalışkan moduna geçmiştir. Bir süre sonra öğle arası saati geldiğinde Emrah sıkıntıyla söze girdi:
Emrah: Ay! Yeter valla patlayacağım! Elle tutulur bir şey bulamadim ki ya
Gülin: Al benden de o kadar! Ne kapalı kutuymuş bu adam
Dicle uyum sağlamak için: Aynen yaa ben de öyle. N'apalim çok da fazla bakmaya gerek yok aslinda kimi seçeceği varsa onu seçer sonuç olarak 😜
Gülin: Evet ya doğru söylüyosun aslinda niye bu kadar kendimizi yıpratıyoruz sabahtan beri aklinda biri varsa onu isteyecek zaten
Emrah: Haklısınız ya saldım bu saatten sonra valla hadi gelin yemeğe çıkalım
Dicle: Siz çıkın benim başkasına sözüm var bi dahaki sefere artık
Gülin: Ooo Dicle Hanim hayırlı işler
Emrah: Gülin ayıp kızın yüzüne yüzüne denir mi öyle!
(Dicle'ye dönüp)
Sen boşver aşkım onu afiyet olsun şimdiden size hadi görüşürüzDicle: Bence de.. görüşürüz size de afiyet olsun
Onlar çıkarken Barış gelir. İmalı bakışlardan Barış'a da atarlar. Barış da köpek gibi sırıtır (Onun hoşuna gittiği için malum) Hhahahhahaha
Dicle'nin odasına girer. Dicle önündekilerle ilgilenmekten gelenin kim olduğunu farketmemiştir. Barış bunu fırsat bilip hemen Dicle'nin yanağına soft bir öpücük kondurur. Dicle sıçrar;
-Barışş n'apiyosun biri görecek! Ödüm koptu ayrıca
-Oyy kıyamam korkma, hem ne var ya görsünler sevgilimi öpüyorum. Onlar daha büyüğünü de gördüler partide zaten... ekranda...
-Sus hatırlatma ya. Zaten gördüler diye meydanı boş buldun her yerde öpüyosun. Hiç cevap verme hadi çıkalım artık
Barış sevgilisinin bu hallerine güler ve birlikte asansöre doğru ilerlerler.
O sırada Kıraç da ajanstan çıkmak icin merdivenlere yönelir. Barışla Dicle'yi yanyana görünce Barışa öldürücü bir bakış atip merdivenlerden iner.Barış üzgün bir tavırla: Bana alışamadı sanırım hala :(
Dicle: Aşkım onun alışıp alışmaması, kabul edip etmemesi zerre umrumda değil çünkü ondan onay almıyorum, almayacağım da. Onun düşünceleri beni ilgilendirmiyor sen kafana takma
Barışın yanağını okşar. Barış mutlu olmuştur. Asansör gelir ve artik öğle yemeği için bir cafeye otururlar. Açık alana geçmişlerdir. Sonuçta artik kimseden saklanmıyorlar :)
Siparişlerini beklerken sürekli şakalaşıyor, gülüp egleniyorlardır. Zaman zaman Barış Diclenin burnunu, yanağını sıkıyordur. Yemekleri ve tatlı sohbetleri bitince cafeden çıkmak için kapıya doğru yöneldiklerinde bir magazin sürüsü ile karşılaşırlar. Barış anında Dicle'nin elini tutar. Dicle'nin hoşuna gitmiştir. Sensörlü kapı açıldığı gibi magazincilerin soruları yağmur gibi yağmaya başlamıştır. Barış ve Dicle onları el ele karşılar