Bu sabah her zamankinden farkli hissediyordu, sanki bir şeyler yolunda gitmeyecekmiş gibi. Içindeki bu his ağır basmaya başlayınca Toplantısını yarıda kesmek zorunda kaldi. Serkan onun her anını takip ettiğinden bir sorun olduğunu farkina varmış hemen odaya koşmuştu.
Ferisin bu hali manevi hisle birlikte fiziksel olarak kendini göstermeye başlamıştı. Koltuğuna uzandığı gibi bağırmaya başladı-BEBEK GELİYOR, SANCIM BAŞLADI!
~
Yaklaşık iki buçuk saat sonra herkes hastahanede toplanmıştı. Feris, içerde dogumhanede; Serkan kapının önünde hızla volta atıyordu. Iki saniyede bir etrafindaki insanlara dönüp içeri girmek istediğini söylüyordu. Kıraç ve Barış başta olmak üzere onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Fakat Çınar çaktırmasa da Serkan'ın içeri girmesinden yanaydı. Arkadaşının yanında olmalıydı kocası. Kaş göz yaparak Serkanla anlaştılar ve yavaşça ikisi de doğumhanenin kapısının önüne geldiler. Çınar aniden butona bastığında Serkan da hızlıca içeri girecekti; anlaşma buydu. Ve plan tıkır tıkır işe yaradı; Serkan artık doğumhanedeydi.
Hemşire: Beyefend-
Serkan ağlamaklı ses tonuyla yalvarır gibi konuştu:
Biliyorum buraya girmem yasak ama karım da beni istiyor suan hissediyorum yemin ederim lütfen izin verin cok merak ediyorum
Hemşire: Peki, ameliyat kıyafetlerini giydikten sonra gelebilirsiniz; doktorun tepki göstereceğini sanmıyorum
~
Serkan hızlıca denileni yaptıktan sonra Ferisin yanina koştu. Elleri Ferisin yumruk yaptığı ellerini buldu. Feris bağırtılar arasında konuşuyordu:
- Nerede kaldın Serkan! Doğuruyorum burda!!! AaaaaaA
O bağırdıkça Serkan da bağırmaya başladı
Doktor: Beyefendi napiyorsunuz, sakinlestirmeniz lazim eşinizi az kaldı zaten doğum bitmek üzere
Serkan talimatları uygulamaya çalışıyordu, kendi de sakin olmamasına rağmen Ferisi sakinleştirmeye çalışıyordu
~
Doğumhanenin kapısının önünde Serkanin içeri girmesinin şokunu atlatan ekip, heyecanlı bekleyişini devam ettiriyor, Ferisin çığlıklarına içleri gidiyordu
Barış ve Dicle bir köşeye çekilmiş, Barış elini Diclenin omzuna atmış ikisinin de üzerlerindeki gerginliği almaya çalışır gibiydi
Dicle: Off barış, nasıl bağırıyor Feris Hanim baksana, sandığımdan daha acılı bir iş herhalde korkmaya başladım
Barış: Aşkım aslında ben de bir tırsmadım değil
Dicle: Ne! Neyden! Çocuktan mi!?!?!
Barış: Hayır ya saçmalama, yani doğum, çok acılı sancılı oluyormuş o yüzden; senin için yani
Dicle: He tamam neyse bunları düşünmeyelim şimdi daha çok zaman var
Barış: Çok mu? (bozulur ama belli etmez, yazık yavruma)
Dicle ona doğru anlamsizca baktığında: