Önce Dicle uyanmıştı. Bir kaç saniye nerede olduğunu anımsamak için gözlerini kırpıştırdı. Kısa sürede gülümsediğinden, nerede olduğunu anlamıştı. Soluna döndüğündr uykucu sevgilisi hala derin uykuda gibi gözüküyordu. Yanında olmasına, hatta dün gece bu yatakta bedenleriyle birlikte ruhlarını birleştirmelerine rağmen onu özlemle izledi bir süre. Dakikalar sonra Barışın alarmı çaldığında huzursuzca gözlerini açmadan el yordamıyla alarmı kapattı. Belli ki sevgilisinin yanında olduğunu unutmuştu bir anlık. Of'lamaya başlamıştı ki, çok yakından gelen, tanıdık olduğu bu koku her zamanki gibi yine onu mest etmişti. Tabi ya! Dicle burada, yanındaydı. Nasıl unuttu ahmak!
Dicle ise onu, başını yana yatırmış muzipce gülerek izliyordu. Barış onu kendine çekerek flörtöz tarzda konuştu:
-Günüm sen olmadan asla güzel başlamıyor artık farkında mısın? Ne yaptın sen bana böyle, hayranım sana♡
Dicle, Barışın kendi boynuna gömdüğü kafasından kıkırdadığı belli oluyordu. Bu bile Barışa yetmişti, zaten onun bir şey söylemesine gerek yoktu ki; Barış onu bakışlarından, beden dilinden bile tanıyordu artık.
Çiçek kokulu saçlarını kokladıktan sonra nefesi açıldı sanki;
-Ohh miss
-mmhhh...Diclenin çok hoşuna gitmişti. Bu tepki aslında kokuya edilen iltifattı bir nevi.
Dicle bu iltifata Barışa bir öpücük ile cevap vermeyi seçti. Bu kısa öpüşte bile mest olmuştu Barış. Dudaklarına başka bir kadının dudağını asla yakıştırmıyor, sanki Dicle benim için doğmuş diyordu içinden.
Tabii Diclenin de içinden aynı düşüncelerin geçtiğini bilmeden...Sabah sabah ikisinin de arzuları artmıştı bu dokunuşlar karşısında. Barış burnunu Dicleninkiyle dans ettirirken bir yandan saate baktı:
-Daha vaktimiz var, bence bir şeyler yapabiliriz..
Bunu söylerken burnunu yavaşca boynuna indiriyordu. Diclenin titrek nefeslerinden aynı fikirde olduğunu anlamıştı. Yüzünü tekrar kaldırmayla oyalanmamak icin boynuna ısırıklar bırakmaya başladı Diclenin.
Dicle tatlı acının verdiği etkiyle Barışın sırtına tırnaklarını geçiriyordu farketmeden. Barış ise dayanıklı çıkmıştı.
Barış göğsüne kadar indirdiği öpüşleri artık dudaklarını bulmuştu. Hızlı ve derin ilerleyen öpüşme Barışın hamlesiyle yavaşladı. Barış hamlelerini hızlandırırken Diclenin ufak nidaları da buna etkili oluyordu.
1 saate yakın süren eylemleri, banyoda son bulmuştu. Yorucu bir sabahın ardından saçlarını kurutmadan nemlerini alıp kahvaltıya inmişlerdi.
Dicleyle Barış sandalyede oturup kahvaltıya başlamak üzereyken, Barış, Diclenin sandelyesinin kenarından tutup kendine çekti;
-Şimdi daha iyiyiz ;) mmuahh
-Delirmişsin sen :))
-Öyle çok uzaktık, seni yanımdayken bile özlüyorum♡Diclenin aklına sabah kendisinin de aynı cümleyi Barış için söyledigi aklına geldi. Bunu nasıl başarmıştı bu çocuk? Pes doğrusu!
Dicle bunları düşünürken bir anda yaptığı hamleyle kendini Barışın kucağına yükseltti. Kulağına seksice fısıldayarak:
-Böyle daha iyiyiz..
mmuahhBarış bu hamleyi beklemediğinden sersemlemişti, ama duruma hızlıca ayak uydurdu. Belinden sarıp sarmaladığı sevgilisini elleriyle besliyordu. Bir kendi yiyordu, bir kucağındaki minik bedenin sahibine...