"VIP bölümde bir kaç güzel kızla eğleniyor" dedi Sezer."Ne tarafta?" Diye sordum gözlerimle etrafı tararken.
"Sahnenin sol tarafında"
Gözlerim oraya gittiğinde, Sezer üstündeki kıyafetleri tarif ediyordu; ama gereksizdi. Ben onu nerde olsa tanırdım...Polat Zorlu... Polislik mesleğinin yüz karası... Yerimden ayaklandığımda ona ulaşacak olmam kalbimi tekletti. O zamanlarda, ona giderken kalbim böylesine atıyordu; çünkü onun beni kurtaracağını ümit ediyordum, ne yazık... O bölüme çıkan Demir merdivenlerden çıkarken, çok yavaştım. Onu görmem, zaten hiç unutamadığım o günlerin tekrarını yaşatacaktı. Bora da VIP bölümde, bi kaç adamıyla yerini çoktan almıştı. Önümde engel olan, bi kaç insanı geçtiğimde karşısındaydım. Henüz fark etmemişti.
Fark ettir Vera.
"Bayanlar ve baylar" diye bağırdım. Polat dahil hepsinin yüzü bana döndüğünde, Polat tutuldu.
Zaman, o an dursun istedim. Gözlerinde ki o korkuyu saatlerce, günlerce izleyebilirdim.
"Sen" dedi kekeleyerek.
Sen neymişsin Vera.
Ben bir hiçtim.
"Sen" diye yeniledikten hemen sonra gözlerini ovuşturarak ayağa kalktı.
"Sen ölmüştün" dedi. Bana doğru adam atacak gibi oldu, sonra geri çekildi, sonra attı. Korkuyordu.
Aramızdaki bi adım mesafesini de kapatarak dibime girdiğinde gözlerini kısarak bakmaya başladı."Gözlerimle gördüm... sen ölmüştün" Diye fısıldadı. Bunu bir tek ben duymuştum. Gözlerini çevirip deli gibi etrafa baktıktan hemen sonra tekrar bana döndü. Bir kaç saniye sonra, arkasında korkudan titreyen kızlara bağırmaya başladı.
"Ne verdiniz lan bana!" Bunu söylerken kafasına vuruyordu.
Senin gibi Vera.
Benim gibi...
"Hayal olmasını isterdin dimi?"
Gerçek olduğumu ancak idrak etmiş olmalı ki, eli beline gitti.
Boranın adamları arkamda yerini aldığında onları durdurdum. Her şey planlandığı gibi, müzik çoktan kapatılmış, herkes dışarı çıkartılmıştı.
"O silahı çekeceksen hemen kullanmalısın, aksi taktirde ellerini öyle bir hale getireceğim ki polat..."
Silahı masaya bırakıp, dizlerinin üstüne çöktü. Yüzünü yere kapayıp, deli gibi sallanmaya başladı.
"Sen öldün" Mütemadiyen tekrarlayıp sallanmaya devam ediyordu. Bora'ya döndüğümde, yine o anlamaya çalışır bakışlarını gördüm.
Kafamla Polat'ı işaret ettim.
"Onu bağlasınlar. Kendine gelsin, bu şekilde hiç bir yararı dokunmaz"
Kafasını salladığında aşağı indim. Deri koltuklardan birine oturup sigara yaktığımda, Sezer yanıma geldi.
"Yaklaşıyoruz ha"
"Henüz çok erken."
"Yerini söylemezse" Sesinde merak vardı.
Bunu neden soruyordu ki? Her halükarda onu öldürecektim."Söyleyecek"
"Söylemezse?" Diye direttiğinde ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V E R A
Science Fiction"Vera" dedi, ben ona dalmışken. "Efendim" "Çok güzelsin" Şimdi kalbim; ölüme atlamak üzere olduğum zamanlardaki gibi hızlı çarpıyordu...Bora, benim çok derinlere gömdüğüm duygularımın toprağını kazıyordu. Oysa gömülü olanı çıkartamaz, aksine kend...