Çağan Şengül- Suzan Hacıgarip - SANCI
"Doğmuyorsa odana güneş, perdeyi değil gönlünü aç dünyaya..."
Çünkü gönlünü kapattığın sürece zaten karanlıktaydın. Karanlıktaydım. Hastalıklı beynimin bir türlü unutamadıklarıyla doluydum. Oysa insan saklamak isterdi hatıraları. Kutu kutu ayırıp, raflara dizmek isterdi. Bense o rafları kırmak, ne var ne yoksa ortadan kaldırmak istiyordum. Kafam anılarla ne kadar doluysa, içim bi o kadar dünyayı sığdırabilecek boşluktaydı. Çalan kapı sesini umursamadan geceyi izliyordum. Bora aşağıdaydı. Bir kaç dakika geçtiğinde bağırışmalar duyduğumda aşağı inmem gerektiğini anladım.
"Neden telefonlarımı açmıyorsun!" Asya olmalıydı.
Son merdiven basamağını da indiğimde görüş alanıma önce sırtı dönük Bora , sonra yüzü bana dönük Asya girdi.
Tahminim doğruydu. Asya'nın gözleri gözlerimi bulduğunda Bora da arkasını dönüp bana baktı. Onları orada bırakıp boranın mutfağına doğru ilerlediğimde Asya tekrar bağırmaya başladı."Onun yüzünden mi! Kendini öldürmeye çalışan bir orospu yüzünden mi beni görmezden geliyorsun!"
Benim orospu olduğumu söylemişti . İnsanların düşüncelerine önem veren birisi değildim. Benim için silik karakterdeki insanların hakkımda ne düşündüğü de gram umrumda değildi.
"Sözlerine dikkat et! Bi kadına asla el kaldırmayacağımı bilirsin, beni buna zorlama!" Bora o kadar tok, o kadar gürültülü söylemişti ki bunu mutfaktan bile rahatlıkla duyabilmiştim.
"Bebeğimizi kaybettim ben. Yanımda olup benimle birlikte yas tutacağına bu kadının kuyruğu gibi dolanıyorsun Bora!"
Muhtemelen ağlamaya başlamıştı. Duyabiliyordum.
"Git buradan Asya"
Bora bunu söyledikten on saniye sonra kapı kapanma sesini duydum. Dolaplarda kahve ararken, boranın ayak seslerini işittim.
"Ocağın yanındaki ikinci çekmece" Arkamı döndüğümde onu gördüm. Bana bakan iki kehribar renkli gözlerine karşılık verdim. Onun bu halleri benim için tehditti. Bora, bu bakışlarıyla bana her şeyi yaptırabilirdi. Nedensizce ona gidip sarılmak istedim.
"Neye bakıyorsun öyle" dedi tebessüm ederken.
"Hiç" dedim ve söylediği çekmeceden kahveyi aldım.
Makineye koyup düğmesine bastığımda sandalyeye geçtim. O da yanıma oturdu. Kafamı kaldıramadım. Niye utanıyordum ki ben?"Vera" dedi ılık sesiyle.
Hı diye bir ses çıkarttığımda kahkaha attı. Ona döndüğümde, tarifi eşsiz bir görüntü karşımda duruyordu. Hala gülüyordu.
Kaşlarımı çattım.
"Neye gülüyorsun"
"Utangaç Vera çok komik. Kedi gibi oldun, hep böyle olsan ya" dediğinde tekrar kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V E R A
Science Fiction"Vera" dedi, ben ona dalmışken. "Efendim" "Çok güzelsin" Şimdi kalbim; ölüme atlamak üzere olduğum zamanlardaki gibi hızlı çarpıyordu...Bora, benim çok derinlere gömdüğüm duygularımın toprağını kazıyordu. Oysa gömülü olanı çıkartamaz, aksine kend...