"Bazı geceler vardır... uyumak için değil, bir daha asla uyanmamak üzere yatarsın yatağa. Geceyi örtersin üzerine. Çünkü gece ne güzel gizler açık olanı... ve bazı sabahlar vardır... uyanmak için değil, akşam tekrar uyumak için kalkarsın yataktan. Güneş yer alır odanda. Ama istemezsin. Çünkü gündüz ne çirkin açığa çıkartırdı gizli olanı..."Gözlerimi açtığımda saate baktım. Sadece bir saat uyumuştum. Oysa dün gece "güzel uyu" demişti bir yabancı. Ama bu böyledir. Sırf biri "iyi geceler"dedi diye gecen iyi olmazdı. Bazen, belki, iyi geceler dileyen biri olmadığı için kötü geçerdi gecen. Ama ne derlerdi... "istisnalar kaideyi bozmaz" oysa ben dün gece nedensizce daha farklı koymuştum başımı yastığa. Dün gece, bir daha uyanmamayı dilememiştim. O yattığım uykunun son uykum olmasını da... Dün gece, saatlerce bir yabancının söylediği iki kelimeyi düşünmüştüm. Ve dilemiştim. İlk defa, yattığım uykunun ölüm uykusu değil de, güzel bir uyku olmasını dilemiştim. Neyse ki, bu dileğim de diğerleri gibi kabul olmamıştı.
Yataktan kalkıp mutfağa indim. Kahve içecektim. Her gün kahve içerdim. Bu saçma sapan düzen canımı sıkıyordu bazen. Uyan, kahve iç. Otur, kalk. Uyuyama. Kalk, Kahve iç. Değişirdi bazen bu alışılmışlık. Bazen aklıma gelen anılarla içerdim o kahveyi. Acı kahveyi, acı içerdim. Mecazi anlam taşıyor muydu bu durum, bilmiyorum. Acı acı, kahve içerdim. Bazen sadece düşünürken, bazen sadece canım çektiği için... her halükarda içilirdi o kahve...
İçerden ayak sesleri geldiğinde kafamı eğip kapı girişine baktım. Aziz baba gelmişti. Yedek anahtarı ona vermiştim."Evlat"
"Bunu söylemen hoşuma gidiyor"
"Biliyorum" dedi, o yanaklarını kırıştıran gülümsemesiyle.
Bazen öyle içten gülerdi ki, hayret ederdim.
İnsanı bu denli ne gülümsetebilen sebep ne olabilir ,saatlerce düşünürdüm."Senin hakkını nasıl ödeyeceğim" dedim aniden.
Çünkü bazen de , neden onun kızı olarak dünyaya gelmediğimi sorgulardım. Oysa onun kızı olsaydım, normal bir hayat yaşayacağıma dair yemin edebilirdim."Bir sebep istersen, Vera... yemininden vaz geçerek ödeyebileceğini söylemek isterim"
"Unutalım. Hakkını ödemesem de olur. Cehenneme gideceğim nasıl olsa"
"Böyle söyleme, bunu bilemezsin"
"Bilen kim"
"Allah bilir"
"Doğru ya" dedim kahveleri doldururken.
"Bazen neden meleklerinden birini yollamadığını merak ediyorum"
"Belki, sen kendi başına meleksindir"
"Birini öldürdükten sonra...Gerçekten mi" diye sordum.
"Azrail'in de bir melek olduğunu hatırlatırım" dedi uzattığım kupayı eline alırken.
"Bir dahaki getireceğim sonda, bu sözünü hatırlatırım"
Kahkaha attı.
"Ah, evlat.. sana laf yetiştiremiyorum"
"Evet" dedim, tebessüm ederken.
"Seni almaya geldim" dedi kahvesini içerken.
"Nereye gidiyoruz"
"Bora'nın evine bir paket bırakılmış"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V E R A
Science Fiction"Vera" dedi, ben ona dalmışken. "Efendim" "Çok güzelsin" Şimdi kalbim; ölüme atlamak üzere olduğum zamanlardaki gibi hızlı çarpıyordu...Bora, benim çok derinlere gömdüğüm duygularımın toprağını kazıyordu. Oysa gömülü olanı çıkartamaz, aksine kend...