"İçim ağrıyor anne. Biraz olsun yaşamak istediğim her an, içim ağrıyor. Ve, bu yaşıma kadar gözümden bir yaş düşmemişken, içim ağlıyor, anne...İçim ağlıyor"
Silik hatırladığım bir anım yoktu. Bilakis hepsi çok netti. Sadece bir kaç saniyesi geçse aklımdan, akabinde çivi batma hissi bırakıyordu. Sonra, yine o hiçlik hissi geliyordu. Zaten ben hep hiçmişim gibi hissediyordum kendimi. Hayatımda sadece iki şey hissettmiştim. Hiçlik ve yokluk. Sonra iki şey bildim; Çocukluğumda öldüğüm ve sonrasında yeniden doğduğum. Biliyordum; çünkü daha öncesinde ölürken görmüştüm kendimi. Aklım hep 13. yaşımdaydı... aklım hep çocukluğumdaydı. Yine o hatıralardan biri canlandı gözlerimin ardında. Sert bir zemin vardı altımda. Sandalye ahşaptandı ve kıpırdacıkça gıcırdıyordu.Ağlamayı bıraktığım zamanlardan biriydi. İçimdeki o ilahi sesle konuşuyordum o sıralarda. "Neden" diyordum, Allah'a. İsyan mı etmiş oluyordum? Bilmiyordum... Ellerim, sandalye arkasında bağlı duruyordu. Bir gün boyunca öyle duran ellerimin, ağrısını üç gün çektiğimi hatırlıyorum. 13 yaşındayım ama ellerim nasıl küçük... şimdi düşünüyorumda bileklerimi bağlamak için 30 cmlik bir ip bile yetebilirmiş. Gözlerim, yine siyah bir bezle kapatılmış, içerisi nasıl karanlıkmış... korkuyormuşum...
Ben o zamanlar korkuyordum...
Görmediğimden değil, göreceğimden korkuyordum.
O korkuyu tekrar hissettiğimde, daldığım yerden gözlerimi ayırdım. Baktığım yer netleştiğinde boranın odağında olduğumu fark etmem çok uzun sürmemişti. Ne zamandır yanımda, tam karşımda oturmuş, beni izliyordu bilmiyordum. Bakışına karşılık verip gözlerini esir aldığımda, önündeki viski bardağını benden olan tarafa itti.
"İçer misin, Vera?"
Sorudan ziyade rica ediyor gibi gelmişti.
"İçmem" dedim.
"Seni tanımıyor olsam alkolik olduğunu düşünürdüm"
"Beni tanıyor musun, Bora?"
Gözlerini kıstı. Biraz bekledi.
"Tanıdığımı söyleyemem ama bir kitap gibi okuyorum"
"Anlıyor musun?" Diye sordum bu defa.
"Evet" dediğinde tebessüm ettim.
"Başka" dedim.
"Bittiğine üzülüyorum ve Sonra tekrar okuyasım geliyor..." bunu söyledikten sonra biraz durakladı.
"Vera..." dedi. Adımı yine içimi eriten türden söylemişti.
"Hı" dedim ağzımın içinden.
"Ezberime geçirmek istediğim bir kitap gibisin... okumuşum, sevmişim ve biri isteyecek olsa; asla vermeyecekmiş gibi..."
Ona yine bakakaldım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum o yüzden sustum. Önümdeki soda şişesiyle uğraşmaya başladığımda boranın hala bana baktığını anlayabiliyordum.
"Bir şey demeni beklemiyordum zaten" dediğinde yüzümü tekrar ona döndüm.
"Ben..." dedim. Ama devamını getiremedim.
Bora sürekli cümlelerimi yarıda kesmeme sebep oluyordu.Bora, beni heyecanlandırıyordu...
"Sen" dedi. Devam etmemi istiyordu.
"Ben, ne söyleyeceğimi bilemedim"
"Neden"
Bora beni zorlamayı seviyordu. Ama farkında değildi ki; ben en uzun cümlelerimi ona kuruyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V E R A
Science-Fiction"Vera" dedi, ben ona dalmışken. "Efendim" "Çok güzelsin" Şimdi kalbim; ölüme atlamak üzere olduğum zamanlardaki gibi hızlı çarpıyordu...Bora, benim çok derinlere gömdüğüm duygularımın toprağını kazıyordu. Oysa gömülü olanı çıkartamaz, aksine kend...